Uğur Mumcu

Uğur Mumcu
Bu toplum, bedeninden hiç eksilmeyen yaralarla yaşıyor…

Gözden kaçanı, görülmeyeni, yok sayılanı, değer verilmeyeni, fark edilmeyeni fark ettirmek için...




23 Mart 2016 Çarşamba

Küçük Yaşta Tanıştık Parayla..

Tarih öncesi zamanlarda doğada tek başına yaşayamayan insanoğlu beraber yaşayabileceği topluluklar oluşturduğunda, yemek, korunma gibi temel ihtiyaçlarnı birlikte karşılarlardı.

Belki de o dönem en önemli şey hayatta kalmaktı. Sonra medeniyetler kuruldu, şehirler inşaa edildi, insanların ürettikleri ya da sahip olduklar şeyleri adaletli bir şekilde alıp satması için para icat edildi. 
Kalabalık-Şehir-indigodergisi
İnsan emeğinin alınıp satılması için kullanılan bir nesneydi para. Başlangıçta bakırdı, gümüştü, altındı. Sonra hiçbir değeri olmayan metallere ve kağtlara dönüştü. Topluluklar önemli kişilerinin resimlerini ve ekonomik durumlarna göre de sıfırlarını bastırdı paralarına…
İnsanlar küçük yaşta tanıştılar parayla. İstedikleri şeker ya da oyuncağı alabilmek için

19 Mart 2016 Cumartesi

Umutsuzluk ve çaresizlik duygularını tetikleyen şiddet olayları


Son dönemlerde artan terör olayları, pek çok inanda akut stres ve travma gibi psikolojik sorunların ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Umutsuzluk ve çaresizlik duygularını tetikleyen şiddet olayları, daha ciddi sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına zemin hazırlıyor.

Son dönemlerde artan terör olayları, pek çok inanda akut stres ve travma gibi psikolojik sorunların ortaya çıkmasına neden olabiliyor.

Çocuklarda stres bozukluğu görülebiliyor

Memorial Şişli Hastanesi Psikoloji Bölümünden Klinik Psikolog Zeren Okçuoğlu Kadıoğlu,

4 Mart 2016 Cuma

Bedeli ‘ölüm’ olan bir kazançtan söz edilemez.


Savaşın Nedeni Barışsa eğer!
Hiç düşündünüz mü, kimse istemediği ve taraf olmadığı, herkesin gereksiz, saçma, akıldışı bulduğu, korkunçluğunu herkesin bildiği halde, neden savaşılır bu dünyada? Neden insanlar sürekli savaşarak ölür ve savaşarak öldürürler?
Savaşı önlemenin yolu, öncelikle söz konusu ortama gerekçe olan mantığın sorgulanmasından geçer. Kime sorarsanız sorun, bütün savaşlar ya kaçınılmazlıktandır ya da zorunluluktan.
iyi kötü çirkin
Diyelim ki ‘ölüm-kalım’ ikileminde ortaya atılan bir savaş söz konusu. Bırakınız bir tarafın hayatta kalmasını, her iki taraf için ‘ölümü ve yıkımı artırma olasılığı’ her zaman daha fazladır.

SAVAŞIN OLMADIĞI BİR DÜNYA HAYAL EDELİM

“Birisi barışı başlatmalı, tıpkı savaşı başlattığı gibi.” – Stefan Zweig
Tasarımcı Oğuzhan Cin, dünyada yaşanan savaş ortamını farklı bir perspektifle resmederek, aslında olması gerekenleri bize hatırlatıyor. 
savaşın_olmadığı_dünya

25 Ekim 2015 Pazar

Sadece evcilleştirdiğiniz kişiyi anlayabilirsiniz.

Küçük Prens ile ilgili yazmak ne kadar da zor, güya kısacık bir kitap!
12 yaşındaki Henna birkaç gün önceki doğum gününde kitabı okuyup, çok güzel deyip anlatmaya başladığında onun kötü biri olmama, sorumluluk sahibi ve sorgulayıcı olma yolunda ciddi bir donanım daha kazandığını düşündüm.
“Onu size anlatmaya çalışmamın nedeni, onu unutmak istemiyor olmam.”
Antoine de Saint-Exupéry’nin ölümünden bir yıl önce yani 1943’te 43 yaşındayken yayımlattığı

16 Temmuz 2015 Perşembe

Türkiye'nin Ezber Bozan Haber Gazetesi: Kenan İmirzalıoğlu, Deniz Gezmiş rolü için hazırla...

Türkiye'nin Ezber Bozan Haber Gazetesi: Kenan İmirzalıoğlu, Deniz Gezmiş rolü için hazırla...: Senaryosunu Can Dündar'ın kaleme aldığı Deniz Gezmiş rolü için kamera karşısına geçecek olan Kenan İmirzalıoğlu rolü için hazırlıklara...  Son haberler.Spor, Finans, Kültür Sanat Magazin, Ekonomi, Dış Haberler, Politika Haberleri - - - - facebook, Instagram, internet, Pinterest, sosyal medya, Twitter, vine

14 Temmuz 2015 Salı

Fazıl Say : Özür dilerim


Devlet Korosu bana bir kınama yollamıştı, yetmemiş şimdi de ihtarname yollamışlar sağ olsunlar, zahmet etmişler dostlarım...
Özür dilemem gerekiyormuş Devlet Korosu’nun şefinden...
Yoksa...
***
O zaman başlayalım özürlerimize;
Mesele hatırlarsanız, Nâzım Oratoryosu’nun Antalya’da programdan çıkarılması ile başladı. Yani “sansür” ile...
Sansürü onlar yaptı ama ben özür dilerim.
Sonra ben bir iki makale yazdım, sorular sordum ve dayanışma bekledim, özür dilerim.
Konu Carmina Burana’nın içeriğine de gelmişti.
Carmina Burana’dan özür dilerim.
Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan makalelerimdeki cümleler de sorun oluşturmuş;
“Carmina gazisi dostlarım”...
“...şefin değnek sallaması yetmez keşke dayanışma gösterse”...
“...memur sanatçı arkadaşım”... gibi hakaret ve küfür dolu cümleler kurmuşum yazılarımda, özür dilerim.
Şimdi;
Bu yazılarımın ardından bu koro tarafından bana “kınama yazısı” yollandı ve 3 bin 500 web sitesinde haberleri çıktı bu “kınama” yazısının;
“Fazıl Say’a meslektaşlarından veto” diye...