Uğur Mumcu

Uğur Mumcu
Bu toplum, bedeninden hiç eksilmeyen yaralarla yaşıyor…

Gözden kaçanı, görülmeyeni, yok sayılanı, değer verilmeyeni, fark edilmeyeni fark ettirmek için...




27 Aralık 2011 Salı

Kendi Kendimizi Kandırmak... - Hikmet Çetinkaya | habergüncel

Kendi Kendimizi Kandırmak... - Hikmet Çetinkaya | habergüncel: Bir yıl daha geride kalıyor...
Güneşli ama insanın içini üşüten bir sabahın ilk saatlerinde haberleri izlerken, yaşamı çoğaltan kelimelerin içinde dolaşmak istiyordum.
Yıllar akıp gidiyordu.
Bir aydınlığın çarpıntısında, bildik mevsimler gelip geçmiş, nice umutlar nedense yok olup gitmişti.
Umutsuz bir umutla ölmek gibi bir şeydi bu aslında...
ABD’nin Irak’tan çekilmesi, işgalci askerlerin aileleriyle buluşması o umudu sevince dönüştürürken, geride ölüm, gözyaşı ve etnik çatışma kalmıştı.
Kuzey Irak’a sığınan Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık el Haşimi, İran’ın Irak’ta denetimi ele geçirmek çabasında olduğunu vurgulayarak şöyle diyordu:
“Büyük abi Türkiye bize sahip çıksın!”
***

- Sent using Google Toolbar

Siyasi Forum Siyasi-Politik Haber - Makale - Yazılar-- Sosyoloji Toplum bilimi , sosyoloji ders notları

Masamdaki Kitaplar... - Oktay Akbal | habergüncel

Masamdaki Kitaplar... - Oktay Akbal | habergüncel: Lütfi Özkök'ü tanıtmaya kalkmak!..
Şair,yazar,fotoğraf sanatçısı...
Dünya ölçüsünde bir şöhret demek hiç de yanlış olmaz...
Dünyanın en ünlü yazarları,şairleri,bu arada bizim şairlerimiz,yazarlarımız onun çektiği birbirinden anlamlı fotoğraflarda yaşıyor,yaşayacak...
Osman İkiz," Rüzgârların Yolunda "adlı bir kitapla Özkök'ü anlatıyor.Bir yaşam boyu rüzgârların estiği esmediği yerlerde gezmiş,resimlerini çekmiş,şiirlerini yazmış;
" Hiçbir zaman/bu ebedi üçgenin dışına/çıkamayacağım/İstanb/l.Paris/Stockholm/İstanbul'da doğdum/Paris'te aşkı/Stockholm'de kendimi buldum"
Lütfi ile aynı yaştayız.İstanbul sanat havasında birlikte yaşadık.Uzakta yakında,nerde olursak olalım,güzel bir dostlukta...

- Sent using Google Toolbar

Siyasi Forum Siyasi-Politik Haber - Makale - Yazılar-- Sosyoloji Toplum bilimi , sosyoloji ders notları

Hoş geldin yeni yıl boşa geçtin eski yıl - Bülent Soylan | habergüncel

Hoş geldin yeni yıl boşa geçtin eski yıl - Bülent Soylan | habergüncel: Bu yazıyı okuduğunuz günlerde bir yılı geride bırakıp diğerine giriyor olacağız.
İnsanlar pek o kadarını yapmasa da, medyamız geçen 365 günün “en”lerini, acılarını ve tatlılarını sayfalarına dökecek, ekranlarına getirecek.
Hayatın acılı tatlılı iki yönü gözlerimizin önüne getirildiğinde, bu bir yılın çoğumuz için pek de hayırlı geçmediğini kendi gözlemlerimizle değil de, her nedense daha çok gazete sayfalarından ve televizyonların yılbaşı öncesi programlarından öğreneceğiz.

Pek çok ülkede demokrasi beklerken gelen “kargaşa ve ölümler”; borçla yaşamanın sınırına gelip çöken ekonomiler ve adım adım gelen “yoksulluk”; insanlarını sağlıklı binalarda oturtacak kadar varlıklı olamayan ülkemizde yaşanan “deprem”; her şeye rağmen baş edilemeyen doğanın gücü karşısında yaşanan “diğer felaketler”…
Buna, geçen yılbaşındaki beklentilerimizin hiç de umduğumuz gibi gerçekleşmemesini, ömürden bir yılın daha şöyle-böyle geçtiğini de ekleyin.

Çok mu karamsar bir tablo çıktı ortaya dersiniz?

- Sent using Google Toolbar

Nedir, Neden, Nasıl, Nerede, Ne zaman, Hangi

13 Aralık 2011 Salı

12 Eylül kurbanı Erdal Eren anıldı

ODTÜ öğrencisi Sinan Suner'in öldürülmesini protesto etmek için 2 Şubat 1980’de eylem yaparken, bir eri öldürdüğü iddasıyla yargılanan ve 1980 askeri darbesinden sonra 17 yaşında idam edilen Erdal Eren, ölümünün 31'inci yıldönümünde mezarı başında anıldı.

Emek Partisi ve gençlik örgütü mensupları, Devrimci 78’liler Federasyonu temsilcileri, CHP Afyon Milletvekili Ahmet Toptaş, BDP İstanbul Milletvekili Levent Tüzel, CHP Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar, CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz ve CHP Bursa Milletvekili Kemal Ekinci törende hazır bulundular.
Anma töreninde konuşan BDP İstanbul Milletvekili Levent Tüzel, 12 Eylül 2010 anayasa referandumu sürecinde gerçekleştirdiği mitinglerde Erdal Eren’den bahsederken ağlayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı anımsatarak, “Bakmayın gözyaşlarına, özürlerine. Bunlar samimi değildir” açıklamasını yaptı. Eren, idamının 31. yıl dönümünde Tunceli’de anıldı. Çarşı merkezi sanat sokağında toplanan Emek Gençliği üyelerine sanatçı Ferhat Tunç da destek verdi.

 http://www.yasamoyunu.net/siyasi_politik/59168-12_eylul_kurbani_erdal_eren_anildi.html

Büyü
Büyü de baban sana, büyü de büyü
Büyü de baban sana, büyü de büyü
Acılar atacak yokluklar alacak büyüde baban sana
Acıtar atacak yokluklar alacak büyüde baban sana
Büyü de baban sana büyü de büyü
Büyü de baban sana büyü de büyü
Baskılar işkenceler kelepçeler gözaltılar, zindanlar
Atacak
Baskılar işkenceler kelepçeler gözaltılar, zindanlar
Alacak
Büyü de baban sana büyü de büyü
Büyü de baban sana büyü de büyü
Acılar atacak yokluklar atacak, büyüde baban sana
Acılar alacak yokluklar alacak, büyüde baban sana
Büyü de baban sana büyü de büyü
Büyü de baban sana büyü de büyü
Büyüyüp de on yedine geldiğinde baban sana idamlar atacak
Grup Yorum


Son fotoğrafı
Siyasi Forum Siyasi-Politik Haber - Makale - Yazılar -- Sosyoloji Toplum bilimi , sosyoloji ders notları

11 Aralık 2011 Pazar

Deniz Gezmiş - 40 yıl sonra ortaya çıkan fotoğraflar

40 yıl sonra ortaya çıkan fotoğraflar

6 Mayıs 1972'de idam edilen Deniz Gezmiş’in, hakkında idam kararı verildiği mahkemeye giderken fotoğrafları ortaya çıktı.







Ankaralı İşadamı ve Koleksiyoner Muhammet Yüksel'in arşivinde yer alan fotoğraflarda, Deniz Gezmiş’in mahkemeye götürülürken koridorlarda askerlerle tartışması, mahkeme salonunda hakim karşısında görülüyor. Beyaz gömlek giyen Gezmiş’in mahkeme koridorlarında kendini götüren askerlerle tartışması ve hakim karşısına çıktığında da oldukça sakin duruşu dikkat çekiyor.

4 Aralık 2011 Pazar

Çocuklar Gelin Olmasın !

Çocuklar Gelin Olmasın !



Çocuk gelin kocasının ailesi için iş gücü olmak amacıyla okuldan alınıyor. Eğitim ve iş fırsatlarından mahrum ediliyor. Sadece bir dini tören ile evlenmişse özellikle kırılgan oluyor. Çünkü Türk yasalarına göre, sosyal hizmetlere erişemiyor ve evlilik süresince kazanılan mülklerde hakkı yok




Siyasi Forum Siyasi-Politik Haber - Makale - Yazılar -- Sosyoloji Toplum bilimi , sosyoloji ders notları

1 Aralık 2011 Perşembe

Tekerlekli Sandalyedeki Beyin Öldü Ama - Emre Kongar - Yaşam Oyunu - Ezber Bozan Sıradışı Hareketler

Tekerlekli Sandalyedeki Beyin Öldü Ama - Emre Kongar - Yaşam Oyunu - Ezber Bozan Sıradışı Hareketler: Server Tanilli büyük bir beyindi…
Çirkin tezgâhların, karanlık güçlerin, tekerlekli sandalyeye mahkûm ettiği bir beyin!
Yediği kahpe bir terörist kurşunu ile belden aşağısı tutmaz olmuştu…
Ama o yılmadı…
Çalıştı, didindi, üretti…
Muhteşem yazılar ve kitaplar armağan etti bize!

- Sent using Google Toolbar

Siyasi Forum Siyasi-Politik Haber - Makale - Yazılar-- Sosyoloji Toplum bilimi , sosyoloji ders notları

Cehalet Başta Olunca - Bekir Coşkun - Yaşam Oyunu - Ezber Bozan Sıradışı Hareketler

Cehalet Başta Olunca - Bekir Coşkun - Yaşam Oyunu - Ezber Bozan Sıradışı Hareketler: Kimsenin dili varmıyor söylemeye…
“Soykırım tasarısı” ABD Kongresi’nden geçmesin diye yırtınıyordunuz… Ama Türkiye “soykırımı” Başbakan’ın dilinden onayladı…
Alkışladınız…

- Sent using Google Toolbar

Siyasi Forum Siyasi-Politik Haber - Makale - Yazılar-- Sosyoloji Toplum bilimi , sosyoloji ders notları

Profesör Doktorlar Anlatıyor - Emin Çölaşan - Yaşam Oyunu - Ezber Bozan Sıradışı Hareketler

Profesör Doktorlar Anlatıyor - Emin Çölaşan - Yaşam Oyunu - Ezber Bozan Sıradışı Hareketler: SEVGİLİ okuyucularım, iki gün önce bir yerde üniversite öğretim üyesi olan birkaç hoca ile karşılaştık. Bunların muayenehanesi vardı. Durumlarını anlatırken hem güldük, hem üzüldük.
Komediyi, ya da hükümetin yarattığı bu rezaleti onların ağzından özetliyorum:
“Bizler en az 28 yıllık öğretim üyeleri rofesörler olarak görev yapıyoruz. Hükümet kanun hükmünde kararname ile hastanelerimizde hasta bakmamızı yasakladı.
Şu anda yapabildiğimiz tek şey, tıp fakültesi öğrencilerine haftada birkaç saat teorik ders vermek. Sadece bunu yasaklamadılar.
Geri kalan her şey yasak.
Örneğin hastaları göremiyoruz, muayene edemiyoruz, ameliyatlara giremiyoruz. Hasta geliyor, uzman arkadaşlarımız belli konuları bize danışmak zorunda kalıyor. Masa başından talimat veriyoruz ama hastayı görmeden ne diyeceksiniz!

- Sent using Google Toolbar

Siyasi Forum Siyasi-Politik Haber - Makale - Yazılar-- Sosyoloji Toplum bilimi , sosyoloji ders notları

AB’nin Bilinmeyen Yüzü... - Hikmet Çetinkaya - Yaşam Oyunu - Ezber Bozan Sıradışı Hareketler

AB’nin Bilinmeyen Yüzü... - Hikmet Çetinkaya - Yaşam Oyunu - Ezber Bozan Sıradışı Hareketler: Doç. Dr. Mehmet Hasgüler, 24 Nisan 2004’te yapılan Annan Planı’nın halkoylamasında Çanakkale 18 Mart Üniversitesi’nde öğretim üyesiydi.
Bilindiği gibi oylama Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin oylarıyla reddedilmişti.
Kıbrıs Türkleri oylamada “evet” derken Rumlar neden buna karşı çıkmıştı?
Çünkü AB’ye girecekleri için işlerine yarıyordu.
13 Haziran 2004 Avrupa Parlamentosu seçimlerinden önce Mehmet Hasgüler KKTC’ye geldi, seçmen kütüklerine adını “Mehmet Hasan” olarak yazdırıp seçme ve seçilme hakkını kazandı.

- Sent using Google Toolbar

Siyasi Forum Siyasi-Politik Haber - Makale - Yazılar-- Sosyoloji Toplum bilimi , sosyoloji ders notları
Köşe Yazıları / Makale Makaleler,Köşe Yazısı,Köşe Yazarları,gazete köşe yazıları

Olanlar Olmazlar - Cüneyt Arcayürek - Yaşam Oyunu - Ezber Bozan Sıradışı Hareketler

Olanlar Olmazlar - Cüneyt Arcayürek - Yaşam Oyunu - Ezber Bozan Sıradışı Hareketler: Şu sıralar ülkenin önde giden sorunu nedir?
Yanıtınız; Kürt, Dersim, CHP, Cumhuriyetin temellerine konulan siyasal dinamit, ülkenin bölünmesi
olasılığı, 1000 gündür tutuklu milletvekili, işsizlik, enflasyon ise tarihsel yanılgı içindesiniz demektir.
Bakın neden: Çünkü, amiral gemisi namıyla ünlü Hürriyet’in dört kaptanından üçü Enis Berberoğlu, Ahmet Hakan, Sedat Ergin.

- Sent using Google Toolbar

Siyasi Forum Siyasi-Politik Haber - Makale - Yazılar-- Sosyoloji Toplum bilimi , sosyoloji ders notları
Köşe Yazıları / Makale Makaleler,Köşe Yazısı,Köşe Yazarları,gazete köşe yazıları

Müstahak!.. - Ümit Zileli - Yaşam Oyunu - Ezber Bozan Sıradışı Hareketler

Müstahak!.. - Ümit Zileli - Yaşam Oyunu - Ezber Bozan Sıradışı Hareketler: Derin kederler içindeyim...

Böyle mi olmalı ya da hep böyle mi olur?.. Acı, elem, keder hep üst üste mi gelir?.. İlle de yüreğinin delik deşik olması, kanlar içinde kalması mı gerekmektedir?.. Bir kere de bir acı yetmez mi ki, hep daha fazlası yüklenir üzerine?..

- Sent using Google Toolbar

Köşe Yazıları / Makale Makaleler,Köşe Yazısı,Köşe Yazarları,gazete köşe yazıları

23 Kasım 2011 Çarşamba

Yaşasın Yenilenler

Yaşasın Yenilenler : 12 Eylül döneminin ilk yılındaki Mamak Cezaevi

Yaşasın Yenilenler

Yaşasın Yenilenler'de 12 Eylül döneminin ilk yılındaki Mamak Cezaevi'ni tanıyacaksınız.
Öner Yağcı, 12 Eylül döneminde yargılandığı TÖB-DER Davası nedeniyle birkaç yıl Ankara Mamak Askeri Cezaevi'nde kaldı (1980-1983). Orada ve gönderildiği Çanakkale E Tipi, İmralı Yarıaçık cezaevlerinde sürekli yazdı. Cezaevlerinde yazdıklarının çoğuna el konuldu.

Kitap Özetleri, Kitap Özeti / E-Kitap - E-book: Nazım Hikmet'in Açlık Grevi Dosyası

Kitap Özetleri, Kitap Özeti / E-Kitap - E-book: Nazım Hikmet'in Açlık Grevi Dosyası: Bilgi Üniversitesi Yayınları tarafından Tüyap'ın son günü düzenlenen 'Nazım Hikmet'in Açlık Grevi' başlıklı söyleşide Hikmet'in 28 yıllık...

Siyasi Forum Siyasi-Politik Haber - Makale - Yazılar-- Sosyoloji Toplum bilimi , sosyoloji ders notları

Kitap Özetleri, Kitap Özeti / E-Kitap - E-book: Dinler ve Devrimler - Rıza Algül

Kitap Özetleri, Kitap Özeti / E-Kitap - E-book: Dinler ve Devrimler - Rıza Algül: Dinler ve Devrimler Rıza Algül, dine ve devrimlere ilişkin kaba bakış açılarına karşı bizi uyarıyor. Yazar Rıza Algül, geniş bir tarihse...

Siyasi Forum Siyasi-Politik Haber - Makale - Yazılar-- Sosyoloji Toplum bilimi , sosyoloji ders notları

Kitap Özetleri, Kitap Özeti / E-Kitap - E-book: Devrim ve Zaman - Ergin Yıldızoğlu

Kitap Özetleri, Kitap Özeti / E-Kitap - E-book: Devrim ve Zaman - Ergin Yıldızoğlu: Devrim ve Zaman Kapitalizm tarihinin en büyük, en derin krizlerinden birini yaşıyor. ABD hegemonyası geriliyor, yerine aday "büyük güçle...

Son haberler.Spor, Finans, Kültür Sanat Magazin, Ekonomi, Dış Haberler, Politika Haberleri

15 Kasım 2011 Salı

893 Türk kobay, ilaç şirketlerinin kurbanı oldu

893 Türk kobay, ilaç şirketlerinin kurbanı oldu

Amerika'da yaptıkları araştırmalarda ürettikleri ilacın yararlı olduğuna dair herhangi bir onay almayan dev ilaç şirketlerinin aralarında Türkiye'nin de bulunduğu bir çok ülkede insanlar üzerinde deney yaptıkları iddia edildi. İngiliz Independent gazetesi, son 3 yıl içerisinde bu deneylerde 893 Türk'ün öldüğünü yazdı.
Hayvanlar üzerinde gerçekleştirilen ilaç deneyleri tüm dünyada dev kampanyalar yürütülürken Amerika’nın 1 milyonu aşkın tirajlı dergisi Vanity Fair bu yılın Ocak ayındaki sayısında, “Ölümcül ilaçlar” başlığıyla dünyanın dört bir yanında insanlar üzerinde gerçekleşen ilaç deneylerini haber yapmıştı. Haberde ABD’deki birçok ilaç şirketinin yasalardan kaçınmak ve araştırma maliyetini düşürmek için, insanlarla yapılan deneyleri fakir ülkelere taşıdığı ve bunlardan Türkiye’nin 6’ncı sırada yer aldığı belirtildi.

Daha Çok İlaç Satmak İçin Hastalıklar İcat Edelim

13 Kasım 2011 Pazar

Atatürk’ü Tartışmak - Deniz Kavukçuoğlu Yazısına yorum

 Deniz Kavukçuoğlu'nun kalemine beynine sağlık.

Yazıya burdan
http://www.yasamoyunu.net/kose_yazilari_makale/57045-8216ataturk8217u_tartismak8217_deniz_kavukcuoglu.html#post70495 ulaşabilirsiniz.
Atatürk bizim milli liderimiz... Onu anlıyorsak gerçekten ülkemizi hatta insanlığı ileri adımlar arttıracak yenilikler yaratabilmeliyiz.

Kişi ve oluşumlar fikirlerinin desteklenmesi için 'Atatürk'te böyle isterdi' söylemini bırakmalı Atatürk'ü bir meta olarak kullanmaktan vazgeçmelidir.
Aslında bu söylemler Atatürk'ü ne denli içlerine sindiremediklerinin, onu öğrenemediklerinin göstergesidir.
'Atatürk hazır bir malzemedir.. Biz bunla yürür gideriz!..' diyenler artık bu yanılgıdan dönsünler.

Yazık ki, Atatürk'ün yolunda yürümeyi beceremeyen bizlerin yeni yollar yaratması, bulması sadece hayal.
Atatürk yolu; insan, ülke ve dünya için atılacak adımlarla yürünebilir.
Siyasi Forum Siyasi-Politik Haber - Makale - Yazılar -- Sosyoloji Toplum bilimi , sosyoloji ders notları

11 Kasım 2011 Cuma

Fasizme karsi mizah, ya da mizaha karsi fasizm!

Fasizm ve Mizah
Fasizme karsi mizah, ya da mizaha karsi fasizm!
Ilk bakista iki ayri kategori. Ancak aralarindaki bu karsitlik incelenmeye deger.
Fasizm, mizahi deyim yerindeyse, her gordugu yerde ezmeye çalismis. Mizahçilar da mizah silahi ile fasizme vurmuslardir hep. Ünlü Ispanyol karikatürcüsü Vasquez de Sola:
"Benim ülkemde, Ispanya'da karikatür korkunç bir silahtir yoneticiler için, yani Franco için. Franco karikatür disidir. Bakanlari da oyle. Paris'te yayimlanan Canard gazetesine bir boga güresi cizmistim. Güresi

Faşizmin 14 Tipik Özelliği

Siyaset bilimci Dr. Lawrence Britt, en tipik faşist rejimleri (Hitler'in Almanya'sı, Mussolini'nin İtalya'sı, Franco'nun İspanya'sı, Suharto'nun Endonezya'sı, Pinochet'nin Şili'si, Bush'un ABD'si) inceleyerek faşizmin 14 karakteristik özelliğini tespit etmiş.

Britt'in çok tartışılan, hatta Umberto Eco'nun bir yazısından fazlaca esinlendiği söylenen ünlü makalesi, 'Yeni başlayanlar için 14 Derste Faşizm'i anlatıyor:

1. Güçlü ve Sürekli Milliyetçilik: Faşist rejimler, sürekli olarak vatansever şiarlar, sloganlar, semboller, marşlar ve diğer ıvır zıvırı kullanma eğilimindedir.

Türkiye'nin Ezber Bozan Sıradışı Haber Gazetesi: Soğukla uyandılar karla uyuyacaklar

Türkiye'nin Ezber Bozan Sıradışı Haber Gazetesi: Soğukla uyandılar karla uyuyacaklar: Van'da başlayan yoğun kar yağışı ve soğuk hava, barınma problemi yaşayan depremzedelerin hayatını daha da zorlaştırdı Devlet Meteoro...

Son haberler.Spor, Finans, Kültür Sanat Magazin, Ekonomi, Dış Haberler, Politika Haberleri

7 Kasım 2011 Pazartesi

1 Mayıs 1977 Video

1 Mayıs 1977


Siyasi Forum Siyasi-Politik Haber - Makale - Yazılar -- Sosyoloji Toplum bilimi , sosyoloji ders notları

6 Kasım 2011 Pazar

Besi Hayvanları Hakları Nerede?

Hayvan dediğin nedir ki!

Bugün bayram, yine ülkenin her yanından kanlı görüntüler düşecek ekranlara; canlı hayvan ithalatıyla övünülecek! Perde arkasındakini çok az kişi görecek. Kilometrelerce uzaktan, daracık alanlarda birbirini ezerek, aç-susuz 'yenilsin' diye getirilen hayvanların çığlığını duyan da olmayacak.
Siz bu yazıyı okurken birazdan anlatacağım hak ihlalleri tavan yapacak, bıçaklar bilenmiş, kanlar akıtılmış olacak. Çünkü bugün Kurban Bayramı! Haliyle koyunlar, danalar çoktan sizler için bonfile, bifteğe dönüştü. Daha da acı olan kendini “hayvansever” olarak tanımlayan çoğu insan da bu katliama ortak oldu. Çünkü hayvan hakları dendiğinde Türkiye’de sadece evcil hayvanlar akla geliyor. Oysa tabaklarımızda yemeklik olarak gördüğümüz “besi hayvanları”nın da hakları var. Hatta belki de en çok onlar muhtaç bu haklara. Çünkü Türkiye dahil pek çok ülkedeki endüstriyel çiftliklerde, yayla görmeden, gerçek ot tatmadan, annelerinden çok erken yaşta koparılıp dışkılarından oluşan göllerde yaşamaya zorlanarak, küspe ve kimyasal takviyelerle besleniyorlar. Bu da yetmiyor, “yenilsin”ler diye, kilometrelerce uzaklıklara, daracık alanlarda, birbirlerini ezerek taşınıyorlar. İşte günlerdir ballandıra ballandıra anlatılan, bayram için daha da yoğunlaşan hayvan ithalatının ardındaki gerçek bu. Bakanlık mevzuatında “kasaplık” ya da “kesimlik” diye tabir edilen, “tüketilecek” meta olarak görülen bu hayvanlar için Yeryüzüne Özgürlük Derneği uluslararası kampanyalar düzenliyor. Söz onlarda.

1 Kasım 2011 Salı

Şarkımızı tamamlamak için...78 kuşağı

Şarkımızı tamamlamak için...78 kuşağı


30. yılında 78’lilerden Mayıs’ta Toprağa Düşenlere: 6 mayıs’ da idam edilen Denizlere, 17 Mayıs’da Diyarbakır’da işkencede katledilen İbrahimlere, Nurhak’da ve Maltepe’de katledilen Sinanlara, Cevahirlere; Diyarbakır vahşetinin ateş çocukları Dörtlere Şarkımızı tamamlamak için…; Ferhat Kuntaylara… Tüm kaybettiklerimize…

BİZLER KİMİZ?

30 Ekim 2011 Pazar

Cumhuriyeti Korumak - Öztin Akgüç

Cumhuriyetin ilanının seksen sekizinci yılını kutluyoruz. Bu dönemde, Cumhuriyeti kurabildik, gereğince koruyabildik mi? Yaşatabilecek miyiz? Bu soruları içtenlikle yanıtlamalıyız. Basmakalıp, klişe demeçlerle, coşkusu tartışılabilir törenlerle, Anıtkabir ziyaretleri ile bu soruları geçiştiremeyiz. Açık yürekli olmalıyız.
Cumhuriyetten ne anlıyoruz? Amacı, ilkeleri nelerdir? Soruları, kuşkuları yanıtlayabilmek için amacı ve kuralları ortaya koymak gerekir.

Suç Doğada mı, Bizde mi? - Oktay Akbal

Seller basar, yangınlar olur, depremler kentleri köyleri yıkar…
Suçlu ararız!
Doğadır suçlu, ama sen, doğayı nasıl suçlarsın?
Bizleriz suçlu olan!
Yıllardır bunu hep yazarız, söyleriz. Ama boşa gider!
İktidarda kim varsa, o, bu, öteki, beriki, hepsi duyar, konuşur, çaresini bulacağız. Depremleri, sel baskınlarını, daha nice felaketi önleyeceğiz, der.

Modern Türkiye'nin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk: Mustafa’m, Mustafa Kemal’im... - Hikmet Çetinkaya

Modern Türkiye'nin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk: Mustafa’m, Mustafa Kemal’im... - Hikmet Çetinkaya: Bir alevin hüzünlü titreyişini düşünürken, bir tükenişi, garip bir ikilemi, yaşamın eytişiminin gölgesinde kaybolan tümceleri anımsadım. B...

Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatı, anıları, fotoğrafları, nutukları, mektupları, devrimleri

29 Ekim 2011 Cumartesi

Cumhuriyet Armağanı - Mümtaz Soysal

MUSTAFA KEMAL’İN seksen sekiz yıl önce kurduğu Türkiye Cumhuriyeti, insanlığın uygarlık tarihine bu ülkenin çok değerli bir armağanı sayılmalıdır. Bunun böyle olduğunu ne biz tam anlatabildik insanlığa ne de insanlık anlamak istedi.
Galiba kendimiz doğru anlamadığımız için böyle oldu. Çünkü, daha kuruluştan başlayarak içimizden çok kişi, hem de okumuş, iyi yetişmiş, gün görmüş eyyam geçirmiş bildiğimiz yaşlı başlı koskoca adamlar ve “aydın” olduğunu söyleyen ya da öyledir denen insanlar, aslında bir mucize olan bu armağanı yanlış, kötü, hatta günah saydılar.
Hâlâ var öyleleri. Cumhuriyetin insanları inançlarından uzaklaştırdığını, geçmişten kopardığını, geleceklerini şaşırttığını anlatıp yazmaktalar.
Oysa Kemalist devrimin bütün işlevleri ve aşamaları inançların daha iyi anlaşılmasına, düşünülmesine ve ancak sonra içtenlikle benimsenmesine yönelikti. Zorla inkâr, ret ya da koparılma söz konusu olmadı. Yasaklama ve cezalandırma hep inanç sömürüsünü, sahteciliği, dolandırıcılığı, hatta halkın soyulmasını önlemeye yönelikti.

Ölümün yüzü!.. Çığlıklar! Çaresizlik!

Bir acıyı, seslenişi, öfkeyi, yalnızlığı anlatmak değil amacım...
Ölümün yüzü!..
Çığlıklar!
Çaresizlik!


İnsan kendi kimliğini, yurttaşlık bilincini, dinsel baskıları, aşiretlere, tarikatlara, siyaset cambazlarına boyun eğmemeyi nasıl öğrenecek, o önemli.

Köşe Yazısı,Köşe Yazarları,gazete köşe yazıları

Doğa, kendisine aykırı işler yapanlara her zaman olduğu gibi bu sefer de acımadı ve yine galip geldi. İnsan eliyle var edilip yaşanan, sosyal, ekonomik, politik, kültürel tüm gerçeklerin, daha da önemlisi tüm yalanların önüne geçti. Anayasayı unuttuk, kara harekâtını, şehitlerimizi, trafik kazalarını, kadına şiddeti bile bir süreliğine unuttuk, hafızalarımızda dondurduk. İnsaniyet vasfımızı hepsinin önüne tüm samimiyetiyle koyduk. Koymalıydık da.
Van'da deprem

Van'a yardım için

Saatler sonra gelen mucizeler!

Evlerimizi sıcak, huzurlu, güvenilir birer yuva olmaktan çıkarıp katil birer binaya çeviren hırsız kafalar 1939’da Erzincan’da, 1966’da Varto’da, 1995’te Dinar’da, 1999’da İzmit ve Düzce’de ve bugün bir kez daha Van’da yüzlerce, binlerce insanımızı bu hayattan kopardı. Ardı arkası bir türlü kesilemeyen proje yanlışlıkları ve denetimsizlik kim bilir bundan sonra ne zaman, nerede, hangi kentlimizin, hangi köylümüzün başına yıkılacak…

Millete Görünme Asker, Kışlada Kal - Emin Çöleşan Köşe Yazısı

SEVGİLİ okuyucularım, Cumhuriyet bayramınız kutlu olsun ama bayramı bile bize çok görüyorlar. Türkiye dün şok bir kararla daha sarsıldı. 29 Ekim günü Cumhuriyet Bayramı nedeniyle yapılacak geçit törenleri “Deprem nedeniyle (!)” iptal edildi. Olacak şey değildir.
Tayyip’in imzasıyla dün Resmi Gazetede yayınlanan genelge aynen şöyle:
“23 Ekim 2011 tarihinde Van ili ve çevresinde meydana gelen deprem felaketi nedeniyle 29 Ekim bayramı kutlama törenlerinin sadece çelenk koyma ve tebrikleri kabul törenleri şeklinde icra edilmesi; tören geçişi, resepsiyon gibi diğer kutlama faaliyetlerinin yapılmaması uygun görülmüştür. Bilgilerini ve gereğini rica ederim.”
Şimdi burada sormak gerekiyor:
Van depremi ile Cumhuriyet Bayramında yapılan geçit törenlerinin ne ilgisi var?
Türkiye deprem nedeniyle ulusal yas mı ilan etti?
Eğer öyleyse, nasıl oluyor da bütün eğlence yerleri açık? Gece kulüpleri, diskotekler, barlar ve pavyonlarda eğlence dibine kadar devam ediyor. Ekranlarda şen şakrak magazin programları alabildiğine sürüyor.
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!
Varsayalım ulusal yas ilan edilmişti. İyi de, bunun geçit törenleri ile ne ilgisi olabilir?
***
Dünkü gazetelerde kısacık verilen bir haber yer alıyordu:
“Gül, Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Necdet Özel arasında MGK toplantısı öncesinde yapılan üçlü toplantıda, geçit törenlerinin iptal edilmesine karar verildi.”
Bunu dün sabah okuduğum zaman inanmadım. Dedim ki “Mutlaka yanlıştır. Bay Abdullah Gül ve Tayyip bunu isteyebilir. Ancak Genelkurmay Başkanı Necdet Özel bu isteğe mutlaka karşı çıkar. Onlar Cumhuriyet’in bir geleneğini daha yok etmek isteyebilir ama Genelkurmay bu tuzağa düşmez…”
Dün Tayyip’in depremi bahane eden (!) genelgesi Resmi Gazetede yayınlanınca, bu inanılmaz haberin doğru olduğu ortaya çıktı.
Belki de şöyle düşünmüşlerdi:
“Hem Güneydoğu operasyonları, hem de Van depreminde epeyce para harcadık. Hiç değilse geçit törenlerini iptal edip bir miktar tasarruf yapalım!”
Olmaz olmaz demeyin lütfen, Türkiye’de olmaz olmaz!
***
Ama asıl neden başka. Şimdi bu olayı ülkemizde daha önce yaşananlarla birlikte değerlendirip, gerçek yüzüne bakalım:
AKP hükümeti, askeri ortalıktan toz etmeye çalışıyor ve bu amaçla elindeki bütün kozları kullanıyor.
Medyadaki entel-liboş-şeriatçı-sözde demokrat takımı da, onların bu amacına bütün gücüyle destek veriyor. Bunlar askerin tümüyle ortadan çekilmesini, 30 Ağustos ve 29 Ekim günlerinde yapılan geçit törenlerinin tümüyle kaldırılmasını istiyor.
Anladığım kadarıyla, AKP hükümeti tarafından Genelkurmay Başkanı yapılan Necdet Özel de aynı fikirleri paylaşıyor. Belki de bu fikirleri siyasetçilerin karşısına o getiriyor.
(Şimdi bunları yazarken, Paşa’nın 30 Ağustos günü Bay Abdullah Gül’ün karşısındaki duruşu gözümün önüne geliyor! Gül’ün karşısında topuk selamı veren, esas duruşta ve başını öne eğmiş bir Orgeneral!.. Genelkurmay Başkanı! Zaten bu fotoğraf her şeyi anlatıyor!)
***
Hükümetin niyeti belli… Ordumuzu halkın gözünden saklamak… Onu kışlasında tutmak… Ve bu amaçla, gerekirse Türkiye Cumhuriyeti’nin 1923 yılından beri süregelen geleneklerini bile yok etmek.
Siyasi iktidar bunu isteyebilir. İyi de, Genelkurmay Başkanı bu uygulamaya nasıl “Evet” der? Niçin itiraz etmez? Böyle anlamsız bir karara nasıl katılır?
Deprem falan işin palavrası…
Amaç, yukarıda anlattığım gibi. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın.
Şimdi belki bana sorarsınız:
“Adamlar bir karar almış. Bunu niçin bu kadar büyütüyorsun be kardeşim?..”
Büyütmüyorum çünkü bu ilk örnek değil. Şimdi size yakın geçmişten bir örnek daha vereceğim.
Mustafa Kemal Paşa, 27 Aralık 1919 günü Ankara’ya geldi. Meclis açılacak, uzun soluklu kurtuluş mücadelesi Ankara’da başlayacaktı. Ankara ahalisi ve Seymenler tarafından Dikmen sırtlarında törenle karşılandı.
Bu tarih her yıl Ankara’da törenlerle kutlanır.
Törenlerin en ilginç olanı ise, Harp okulu subay ve öğrencilerinin okullarından başlayıp Ulus’ta biten uygun adım koşusudur. Türkiye’de bu göz yaşartıcı tablonun başka bir örneği yoktur. Binlerce öğrenci bayrakları ve silahları ile Ankara caddelerinde uygun adımla koşar… Ve binlerce Ankaralı bu koşuyu ve Seymenlerin yürüyüşünü seyreder, alkışlar (dı).
Geçen yıl (27 Aralık 2010 günü) Ankara Valiliği bu olayı yasakladı.
Gerekçe ilginçti:
“Trafikte aksama yaşanmasın, genel hayat olumsuz etkilenmesin!”
Valiliğe bu emir yine bu hükümet tarafından verilmişti. Koşu böylesine anlamsız bir gerekçe ile yasaklanırken, Genelkurmay’dan aynı gün gelen açıklamada ise “Geleneksel garnizon koşusu, güzergâh verilmediği için yapılmayacaktır” denilmekte idi!
Genelkurmay aynen bugün yaptığı gibi bir kez daha başını eğmiş, olanları kabullenip teslim bayrağını çekmişti.
Kaynağını taa 1919 yılından alan, 1932 yılında Atatürk’ün onayı ile başlatılan Seymen yürüyüşü ve garnizon koşusu geleneği böylece el birliği ve Genelkurmay işbirliği ile yok edilmişti.
***
Dün Tayyip tarafından iptal edilen geçit törenlerinin depremle mepremle uzaktan yakından ilgisi yok. Amaç, Türk ordusunun burnunu mümkün olduğunca sürtmek ve askeri kışladan dışarı çıkarmamak…
Askerin, milletimizden alkış almasını sona erdirmek…
Cumhuriyet’in gelenekleri bu iktidarın elinde birer birer yok edilirken Genelkurmay Başkanlığının bu olanlara sessiz kalması, bırakın sessiz kalmayı da bir yana, çanak tutup onay vermesi, aklın alacağı bir şey değildir.
Paşa’ya bir yerde rastlasam, soracağım:
“Ne oluyor Necdet Paşa, bunları içinize nasıl sindiriyorsunuz?..”
Çünkü el ele vermişler, hedefe doğru adım adım, yavaş yavaş, çeşitli bahanelerle yaklaşıyorlar.
Ya trafik aksıyor, ya deprem oluyor!.. Ve törenler böyle saçma sapan gerekçelerle, Genelkurmay’ın da –ne yazık ki- onayı ile iptal ediliyor.
Olan Cumhuriyet’in geleneklerine ve Türk ordusunun onuruna oluyor. Ordumuzun onuru yara alıyor.
Bunu biz dışarıdan görüyoruz da, karargâhların ta göbeğinde yaşayan en yüksek rütbeliler acaba görmüyor mu? Ya da, siyasi iktidarın oyununa nasıl düştüklerini görmek istemiyorlar mı?
Ayıptır yahu, yakışmıyor.
 
Emin Çöleşan Köşe Yazısı
Siyasi Forum Siyasi-Politik Haber - Makale - Yazılar -- Sosyoloji Toplum bilimi , sosyoloji ders notları

23 Ekim 2011 Pazar

Yaşam Oyunu - Ezber Bozan Sıradışı Hareketler: Şirinler ve Kominizm

Yaşam Oyunu - Ezber Bozan Sıradışı Hareketler: Şirinler ve Kominizm: Şirinler yıllardır Komünizm propagandası yapmakla suçlanmış ABD'de bir dönem gösterimi yasaklanmıştır. Bunun nedeni para olmadan komünal...

Siyasi Forum Siyasi-Politik Haber - Makale - Yazılar-- Sosyoloji Toplum bilimi , sosyoloji ders notları

Yaşam Oyunu - Ezber Bozan Sıradışı Hareketler: 'Güneşin batmadığı ülke'nin Çocuk Köleleri

Yaşam Oyunu - Ezber Bozan Sıradışı Hareketler: 'Güneşin batmadığı ülke'nin Çocuk Köleleri: GÜNEŞİN BATMADIĞI ÜLKENİN ÇOCUK KÖLELERİ Hindistan'ın başkenti Yeni Delhi'de 3-14 Ekim tarihlerinde düzenlenecek olan İngiliz...

Nostalji,Nostalji Resim,Nostalji Film,Nostalji Şarkı

Hapiste Yatacak Olana Öğütler - Emre Kongar

Yazının başlığı aslında bir kitap adı:
Tuncay Özkan’ın son kitabı.

22 Ekim 2011 Cumartesi

24 Genç Şehidin Ardından - Sadek Çelik Yazısı

24 Genç Şehidin Ardından

Demokratik haklar, barış, özgürlük, açılım... Sonra bunların hiçbiriyle ilgilenmediğini artık bize iyiden iyiye gösteren örgüt, hain saldırılarından birini daha gerçekleştiriyor ve tekrar yanmaya başlıyoruz. Siyah kurdeleler asıyoruz yakalarımıza ve sosyal medya platformlarındaki profillerimize. Aynı nakarat 30 senedir tekrar ediyor, farklı kelimeler bulamıyoruz.
Sadek Çelik
22 şehirde aynı anda başlayan ve tüm ülkenin bağrına yayılan 24 yangın... Piyade Çavuş Birol Elmas; biri özürlü üç kardeşiyle annesinin yaşadığı evin elektriği borç yüzünden uzun süredir kapalı, karanlıkta yaşıyorlardı. İki gün önce evlatlarının şehit düştüğü haberini aldılar. SEDAŞ geldi, elektriklerini açtı. Oysa anne ve üç kardeş artık öyle bir karanlığa düşmüşlerdi ki hiçbir elektrik aydınlatamazdı yüreklerini…

21 Ekim 2011 Cuma

Bütünlükçü Planlama - Mümtaz Soysal Köşe Yazısı

EVET, “şehitler ölmez”, ama her gün arkalarında yaslı ana-babalar, dullar, yetimler bırakarak toprağa giderler.

Türkiye'nin Ezber Bozan Sıradışı Haber Gazetesi: Ahmet Taner Kışlalı'yı anıyoruz

Türkiye'nin Ezber Bozan Sıradışı Haber Gazetesi: Ahmet Taner Kışlalı'yı anıyoruz: Ahmet Taner Kışlalı'yı anıyoruz Evinin önünde uğradığı bombalı saldırı sonucu 21 Ekim 1999 tarihinde yaşamını yitiren Cumhuriyet gazetes...

Tıp Bilimleri - Tıp Fakültesi Dersleri Tıp Ders Notları

20 Ekim 2011 Perşembe

Türkiye'nin Ezber Bozan Sıradışı Haber Gazetesi: Türkiye'nin dört bir yanına ateş düştü!..

Türkiye'nin Ezber Bozan Sıradışı Haber Gazetesi: Türkiye'nin dört bir yanına ateş düştü!..: Bu acıya yürek dayanmaz Hakkari'nin Çukurca ilçesinde düzenlenen ve 24 askerin şehit düştüğü terörist saldırı Türkiye'nin dört bir yanın...

Siyasi Forum Siyasi-Politik Haber - Makale - Yazılar-- Sosyoloji Toplum bilimi , sosyoloji ders notları

Türkiye'nin Ezber Bozan Sıradışı Haber Gazetesi: Şehitler uğurlandı

Türkiye'nin Ezber Bozan Sıradışı Haber Gazetesi: Şehitler uğurlandı: Hakkari'deki hain saldırıda şehit olan 24 Mehmetçik, Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Helikopter Filosu'ndan memleketlerine uğurl...

Son haberler.Spor, Finans, Kültür Sanat Magazin, Ekonomi, Dış Haberler, Politika Haberleri

12 Ekim 2011 Çarşamba

İdeoloji Nedir? Marx ve Althusser'e göre ideoloji

İdeoloji Nedir? Marx ve Althusser'e göre ideoloji

İdeoloji, her şeyden önce fikir (idée) demektir. İdeoloji, bir bütün, bir teori, bir sistem, hatta bazen bir zihniyet oluşturan fikirlerin tümüdür. Diğer bir deyişle, Siyasal veya toplumsal bir öğreti oluşturan, bir devletin, bir hükümetin, bir partinin, bir sınıfın ya da toplumsal bir kesimin davranışlarına yön veren politik, hukuksal, bilimsel, felsefi, dinsel, moral, estetik düşünceler bütününe ideoloji denir.

7 Ekim 2011 Cuma

Pornografi Şiddet ve Kapitalizm - 3

Her türlü cinsel ilişki temsilini muğlak bir genel ahlak adına yasaklayan bir sistemi de savunamayız. Alternatifi, toplumdaki tüm cinsiyetçi yapılara karşı çıkmaktan ve ötekileştirme, ezme üzerine kurulu olmayan doğal ve insani ilişkileri savunmaktır.

Konuşmamın başında
http://www.yasamoyunu.net/kadina_dair/55369-pornografi_siddet_ve_kapitalizm.html#post68198
bir konuya daha değinmek istediğimden bahsetmiştim: erkek egemen ve kapitalist bir toplumda pornografiyi nasıl görmemiz gerektiği, pornografiye karşı nasıl bir politik tutum belirlememiz gerektiği.
Pornografi Şiddet ve Kapitalizm

Pornografi Şiddet ve Kapitalizm 2

İnternet sayesinde erişimi kolaylaşan, yaygınlaşan ve eskisine göre çok daha fazla şiddet içeren pornografi, kadına yönelik şiddetin üzerinde yükseldiği toplumsal cinsiyet rollerini güçlendirerek kadınları erkek şiddetine açık hale getiriyor.

Bugün piyasada yaygın olarak bulunan pornografinin en temel özelliği, hemen hemen her yaştan, her ırktan, her meslek grubundan kadının, pornografi tüketicisi erkeğin beğenisine sunuluyor olması. Örneğin ortalama bir pornografi sitesine baktığımızda, düzenli pornografi tüketenlerin bir süre sonra aşina olacağı standart kadın sınıflandırmaları görüyoruz. Bu sınıflandırmalar, pornografide yer alan kadınların fiziksel özellikleri, yaşları, etnik/ırksal/ulusal aidiyetleri, meslekleri, medeni durumları/sosyal konumları ve sosyal statüleri üzerinden yapılıyor.

Pornografi Şiddet ve Kapitalizm 1

Pornografi şiddet içeren cinsellik kurgusuyla kadınlara haddini bildiriyor, erkeklerin güçlü hissetmelerini sağlıyor. Bir cinsin öteki üzerinde kurduğu hiyerarşi ve şiddeti erotikleştiren bir cinsellik temsilini bireysel özgürlük diye savunamayız.

Bu oturumda, pornografinin kadına yönelik şiddetle ilişkisi üzerine bildiklerimi, düşündüklerimi paylaşmak sizlerle. Üzerinde durmak istediğim iki temel soru şu: birincisi pornografide kadına yönelik şiddet ne ölçüde yer alıyor? İkincisi pornografi içerdiği temsiller ve kurgularla gerçek hayatta kadına yönelik şiddeti ne yönde etkiliyor?

17 Eylül 2011 Cumartesi

İki 12 Eylül - Ataol Behramoğlu Köşe Yazısı

Yılın en güzel, en özgün aylarından biri olan eylülü bizim ülkemizde iki 12 Eylül zedeleyip kirletti.
Buna 11 Eylül faciasını da eklememiz gerek.
Fakat olup bitenlerden şu ya da bu ayın kabahati yok ki.
Suçlu olan biz insanlarız.

13 Eylül 2011 Salı

Kitap Özetleri, Kitap Özeti / E-Kitap - E-book: Darbe Şakacıları Sevmez - Bir ailenin 12 Eylül gün...

Kitap Özetleri, Kitap Özeti / E-Kitap - E-book: Darbe Şakacıları Sevmez - Bir ailenin 12 Eylül gün...: Bir ailenin 12 Eylül günlüğü TRT Muhabiri Yasemin Küçükkaya'nın "Darbe Şakacıları Sevmez" adlı kitabı dün okuyucusuyla buluştu. 10 kişil...

E-Kitap - E-book :kitap özetleri, kitap özeti, yeni çıkan kitaplar, romanlar, hikayeler, biyografiler, kitap oku, bedava kitap

12 Eylül 2011 Pazartesi

Uğur Mumcu'yu kim öldürdü

Uğur Mumcu'yu gerçekte kim öldürdü?

Uğur Mumcu'yu kim öldürdü? Daha doğrusu Mumcu cinayetinin arkasındaki isimler kimler? Yıllardır cevaplanmayı bekleyen bu soru Adnan Gerger'in Umut Operasyonu'nu belgelediği kitabıyla bir kez daha gündemde. Gerger, kitabını ve ayrıntıları anlattı...



Vurulduk Ey Halkım Unutma Bizi

Uğur Mumcu öldürüldüğü zaman evinin bir sokak üstünde oturuyordum. Çocuktum ve bomba patladığı an tabii ki korkmuştum. Bağırışlar, kalabalık, sirenler... Dünyadan bihaber vatandaş olsaydım bile sırf bu sebepten dolayı bu olayı unutamayabilirdim ama ondan daha kötüsü vardı. Uğur Mumcu'yu kim, neden

9 Eylül 2011 Cuma

Kitap Özetleri, Kitap Özeti / E-Kitap - E-book: Darbe Şakacıları Sevmez - Yasemin Küçükkaya / ‘’Bi...

Kitap Özetleri, Kitap Özeti / E-Kitap - E-book: Darbe Şakacıları Sevmez - Yasemin Küçükkaya / ‘’Bi...: Darbe Şakacıları Sevmez 12 Eylül'ün acı ve hüzün dolu hikayesini hiç sıradan bir ailenin kaleminden okudunuz mu? yeni çıkan kitaplar - Cu...

E-Kitap - E-book :kitap özetleri, kitap özeti, yeni çıkan kitaplar, romanlar, hikayeler, biyografiler, kitap oku, bedava kitap

5 Eylül 2011 Pazartesi

Telaş - Mümtaz Soysal Köşe Yazısı

RAMAZAN akşamlarının iftar telaşını anlamak kolaydır da tatil öncelerinin ve sonlarının telaşı anlaşılır şey midir?
Tatile çıkarken gideceğiniz yerde koltuk, yatak yahut oda kapacak değilsiniz. Aylar öncesinden planlanmış, tutulmuş ya da düşünülmüştür. Üstelik günlerce, haftalarca, aylarca sürecek bir tatildir; düşündüğünüz hemen olmazsa uzun süre mutsuz kalmazsınız.

3 Eylül 2011 Cumartesi

29 Ağustos 2011 Pazartesi

İlhan Selçuk, o seçkin yazılarını yaşama dayalı fıkralarla süslerdi.

Ensemizdeki Sillenin Sahibi...
İlhan Selçuk, o seçkin yazılarını yaşama dayalı fıkralarla süslerdi. Böylece, güldürürken düşünmeyi de sağlardı.

Bilge yazar İlhan Selçuk’tan okumuştum. Adamın biri, caddede yürürken arkadan gelen, öndekinin ensesine ikide bir şamar indiriyor. Nedir, Ne oluyor, sorusuna ise adamdan, “Allah’tandır!” yanıtını alıyor. Bizimki sonunda adama der ki, “Evet, biliyorum Allah’tandır ama Allah onu hangi pezevengin eliyle kullanıyor? Merak ettiğim o. Onu öğrenmek istiyorum…”