Uğur Mumcu

Uğur Mumcu
Bu toplum, bedeninden hiç eksilmeyen yaralarla yaşıyor…

Gözden kaçanı, görülmeyeni, yok sayılanı, değer verilmeyeni, fark edilmeyeni fark ettirmek için...




İzleyiciler

19 Aralık 2025 Cuma

Bu oyuna yıllarca gönüllü katıldık!..




Aydilge'nin paylaşımı gerçekten çok yerinde bir eleştiri; yıllarca Okan Bayülgen gibi agresif, laf sokan, konukları sıkıştıran sunucuların tarzını "karizmatik", "zeki" veya "eğlenceli" diye alkışladık. Bu tür davranışlar – canlı yayında birini köşeye sıkıştırmak, dalga geçmek, aşağılamak – aslında güç dengesizliğinden beslenen bir zorbalık. Konuklar gülüyor diye eğlendiklerini sanıyoruz, ama çoğu zaman dediğin gibi şok, utanç veya "ne diyeceğimi bilememe" halinden kaynaklanan bir savunma mekanizması o gülümseme.
Peki neden biz izleyiciler olarak buna prim verdik, veriyoruz? Bunun altında birkaç katmanlı dinamik var:
  1. Reyting ve eğlence mekanizması: Televizyon (özellikle 90'lar-2000'ler Türk TV'si) rekabetçi bir ortam. Agresif sunucu, çatışma yaratır, drama üretir. İzleyiciyi ekrana kilitleyen şey tam da bu: "Şimdi ne diyecek?", "Konuğu nasıl ezecek?" heyecanı. Reality TV veya talk show'ların dünya genelinde popüler olmasının temel nedeni bu – röntgencilik (voyeurism) ve schadenfreude (başkasının rezil olmasından zevk alma). Türk TV'sinde Okan Bayülgen'in programları (Televizyon Makinası, Zoka vb.) bu formülü zirveye taşıdı: Sahte konuklar, telefonla bağlananları yerin dibine sokma, ünlüleri sıkıştırma... Hepsi reyting için.
  2. Kültürel ve toplumsal yansımalar: Türkiye'de (ve birçok toplumda) "zeki" olmak sıklıkla "laf ebeliği"yle eşleştiriliyor. Birini lafıyla mat etmek, "üstün gelmek" havalı görülüyor. Bu, günlük hayatta da var: Sohbetlerde birini susturmak, "kazanan" olmak prim yapıyor. Bayülgen'in tarzı bu kültürel kodu besledi – bilgili, kültürlü biri olarak konukları "malzeme" yapması, izleyiciye "Vay be, ne zeki adam" dedirtti. Ama altında güç asimetrisi var: Sunucu mikrofonu elinde tutuyor, konuk savunmasız. 
  3. İzleyici olarak biz neden seviyoruz?
    • Kendini üstün hissetme: Sunucu bir ünlüyü bile eziyor, biz evde "Oh olsun" diyoruz. Kendi hayatımızdaki güçsüzlükleri telafi ediyor.
    • Kaçış ve adrenal: Normal hayatta yapamayacağımız "kontrolsüz" davranışları ekranda görmek heyecan verici. Agresif espriler, ani ataklar endorfin salgılatıyor – tıpkı reality show'larda olduğu gibi.
    • Alışkanlık ve normalleşme: Yıllarca izleye izleye bu davranış "eğlence" oldu. Konukların rahatsız gülümsemesi bile "part of the show" diye geçti.
Son yıllarda sosyal medya sayesinde bu değişiyor. Aydilge gibi isimler (ve eski videoların viral olması) farkındalık yaratıyor. Artık "zorbalık" diye adlandırıyoruz, eskiden "karizma" dediğimiz şeyi. Benzer şekilde fenomenlere, YouTube'culara laf atan Bayülgen'e de tepkiler geliyor – döngü kırılıyor yavaş yavaş.
Kısaca, altında reyting açgözlülüğü, kültürel laf ebeliği sevgisi ve izleyicinin bastırılmış agresyonunu tatmin etme dinamikleri var. Ama Aydilge'nin dediği gibi, nezaketsiz "entelektüellik" gerçek entelektüellik değil. Bu tür ünlüleri alkışlamak yerine, saygılı olanları öne çıkarmak lazım ki toplum da o yöne evrilsin.


Bu kişiler "terbiyesiz" ya da "kaba" olmaktan öte, sistemi ve izleyici psikolojisini çok iyi okumuş strateji ustaları.
Okan Bayülgen de, Cem Yılmaz da, hatta benzer tarzda yükselen birçok komedyen ya da sunucu da tesadüfen o noktaya gelmedi. Onlar, toplumun hangi düğmesine basarsa tepki alacağını, hangi sınırları zorlarsa dikkat çekeceğini, hangi "tabu"yu biraz aşarsa alkışlanacağını çok iyi çözmüşler. 
Bu bir tür sosyal mühendislik aslında – ve evet, zeka gerektiriyor. Ama bu zeka, "iyi" ya da "ahlaki" bir zeka olmak zorunda değil; sadece etkin bir zeka.Cem Yılmaz örneğine gelelim, çünkü çok net bir örnek:İnsanlar onun esprilerine neden kahkaha atıyor? Çünkü o espriler gerçekten çok zekice kurgulanmış değil çoğu zaman. Aksine, bilinçli olarak basit, sıradan, hatta bayağı tutuluyor. Neden?
  • Herkes anlasın diye: Karmaşık entelektüel espri yapsa, salonun yarısı gülemez. Oysa "Ayı" muhabbeti, "Erkek adam böyle yapar" tarzı klişeler herkesin hayatından bir parça. İnsanlar kendilerini görüyor, tanıdık geliyor, rahatlıyor.
  • Rahatsız ederek bağ kuruyor: Biraz ayıp, biraz argo, biraz cinsellik, biraz erkeklik muhabbeti... Toplumda konuşulmayan ya da "ayıp" görülen şeyleri sahneye çıkarıyor. İzleyici "Vay be, bunu ben de düşünüyorum ama söyleyemiyorum" diyor ve o an Cem'le gizli bir ortaklık kuruyor.
  • Gerginliği boşaltıyor: Türk toplumunda bastırılmış çok şey var – cinsellik, erkeklik rolleri, aile, para, statü... Cem bunları iğneleyerek o bastırılmış enerjiyi salıveriyor. İnsanlar gülüyor çünkü rahatlıyorlar, suçluluk duydukları şeyleri bir başkasının ağzından duymak hafifletiyor.
Yani Cem Yılmaz "daha kaliteli" espri yapamaz mı? Elbette yapar. Ama yapmıyor, çünkü hedefi kaliteli olmak değil, etkili olmak. O, izleyiciyi en hızlı şekilde güldürmek, bağ kurmak ve sonunda bilet/parasını almak istiyor. Ve bunu kusursuz yapıyor.Aynı şey Okan Bayülgen için de geçerli: Konuğu sıkıştırıyor, dalga geçiyor, sınırları zorluyor – çünkü biliyor ki izleyici "Şimdi ne olacak?" diye ekrana kilitleniyor. Bu da reyting, bu da uzun süreli kariyer demek.
  • Bu insanlar ahlaksız olmayabilirler (kişisel hayatlarını bilmiyoruz),
  • Ama kullandıkları yöntemler ahlaki açıdan gri alanda dolaşıyor: Başkasının rahatsızlığını, utancını, savunmasızlığını malzeme yapmak.
  • Ve en önemlisi: Biz izleyiciler olarak bu oyuna yıllarca gönüllü katıldık. Onların başarısı, bizim de o dinamikten zevk almamızdan geliyor.
 Aydilge gibi isimler ses çıkarıyor. Belki bir gün "zekice" olanın aynı zamanda "nazik" olması da gerekecek. O zaman sahne de değişir.
Zeka var olan bir şey. Önemli olan, onu ne için kullandığı. Para ve ün için başkalarını malzeme yapmak mı, yoksa gerçekten bir şey katmak mı?


Siyasi Forum Siyasi-Politik Haber - Makale - Yazılar -- Sosyoloji Toplum bilimi , sosyoloji ders notları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu analizde seni en çok düşündüren nokta ne, ya da kendi gözlemlerinle nasıl yorumluyorsun?

Senin yorumların paylaşımlarımı zenginleştirecek !