Ahlaksızlığı, Atatürk adını ya da İslam dinimizi karıştırmadan tartışamaz mısınız yahu…
— Nedim Şener 🇹🇷 (@nedimsener2010) December 15, 2025
Ahlaksızın, yolsuzun, hırsızın, rüşvetçinin; sağcısı solcusu, Kemalist’i muhafazakarı olmaz https://t.co/pgvwVv6Ajh
Ben ne koyu bir Atatürkçüyüm ne de dindar bir insanım. Bu meselelerle pek işim yok, ilgilenmiyorum bile. Ama uzaktan, sakin bir kafayla baktığımda gördüğüm şu: Türkiye anayasal olarak laik bir ülke. Kararlar dine göre değil, seküler hukuka göre veriliyor. Bir liderin “Allah yardım etsin” demesi ya da birinin günlük hayatında inancını yaşaması, devletin dinle yönetildiği anlamına gelmiyor. Tıpkı ABD’de başkanların “God bless America” demesi, paraların üstünde “In God We Trust” yazması ya da Kongre’de İncil üzerine yemin edilmesi gibi. Bunlar sadece çoğunluğun inancının hayatın içine doğal olarak sızması; hepsi bu.
Asıl üzücü olan şu: Bu kadar masum, bu kadar sıradan yansımalar bile bir kesimi “laiklik gidiyor” diye paniğe sürüklüyor, diğer kesimi “bize dinsizlik dayatılıyor” diye öfkelendiriyor. Halbuki ortada gerçekten “çözülmemiş” bir laiklik-din meselesi yok. Bunu çözülmemiş gibi gösteren, bizim aşırı hassasiyetimiz, karşılıklı suçlama alışkanlığımız ve birbirimize güvenmeyişimiz.
Din, sonuçta kişisel bir tercih. Kimsenin kimseye zorla inanç dayatma hakkı yok; ama kimsenin inancını yaşadığı için dışlanma hakkı da yok. Devlet tarafsız kalmalı – ve zaten kalıyor. Geriye kalan kavga, tamamen yapay.
Keşke bu kadar basit bir gerçeği içimize sindirip, birbirimizi yormadan bırakabilsek. Keşke enerjimizi Atatürk’ü suçlamaya ya da dini kalkan yapmaya değil; eğitimimize, adaletimize, yoksulluğumuza, çocuklarımıza harcasak. O zaman belki gerçekten ilerleriz – hem ülke olarak hem insan olarak.
Siyasi Forum Siyasi-Politik Haber - Makale - Yazılar
-- Sosyoloji Toplum bilimi , sosyoloji ders notları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu analizde seni en çok düşündüren nokta ne, ya da kendi gözlemlerinle nasıl yorumluyorsun?
Senin yorumların paylaşımlarımı zenginleştirecek !