Uğur Mumcu

Uğur Mumcu
Bu toplum, bedeninden hiç eksilmeyen yaralarla yaşıyor…

Gözden kaçanı, görülmeyeni, yok sayılanı, değer verilmeyeni, fark edilmeyeni fark ettirmek için...




İzleyiciler

8 Aralık 2025 Pazartesi

Yeni Yıl Kararları

2025’in sonunda, 2026’ya girerken alabileceğimiz “Yeni Yıl Kararları” da artık “daha çok spor yapayım, sigarayı bırakayım” tadında masum kaçıyor. Daha keskin, daha dürüst, daha “hayatta kalma ve insan kalma” odaklı kararlar gerekiyor.



İşte benim içimden geçen, 2026 kararları :
  1. Daha az tüketmek, daha çok tamir etmek.
    Alışveriş sepetimizi her açtığımızda “Buna gerçekten ihtiyacım var mı, yoksa yalnızlığımı/anksiyetemi mi bastırıyorum?” diye sormak. Bir şey bozulduğunda önce tamir ettirmeye çalışmak. 2026’da gardırobumuzdaki kıyafet sayısını %30 azaltmak mesela. Bu hem ekolojiye hem ruh sağlığına iyi geliyor.
  2. Dijital detoks değil, dijital dürüstlük.
    Telefonu tamamen bırakmak gerçekçi değil ama şu kararı alabiliriz: “Bir içeriği 3 saniyede öfkeyle yorum yapmayacağım, önce 3 dakika düşüneceğim.” Algoritmalara köle olmaktan çıkmanın tek yolu bu. Öfke pornosuna para vermeyi bırakmak.
  3. Her hafta bir “gerçek insan” ritüeli.
    Komşuya ekmek götürmek, yaşlı akrabayı aramak, arkadaşla telefonsuz kahve içmek… Yalnızlık salgını kanserden daha ölümcül şu anda. 2026’da “görüldü atmak” yerine “görülmek” için çaba sarf edeceğiz.
  4. Kendi karanlığımızla yüzleşmek.
    Terapi, meditasyon, günlük tutmak, oruç, sessizlik inzivası… Hangisi olursa. Çünkü dünyanın yangını önce içimizdeki yangınla besleniyor. Kendi öfkemizi, kıskancımızı, korkumuzu tanımazsak başkalarına da merhem olamıyoruz.
  5. Küçük ölçekli isyanlar.
    Her ay bir “sisteme hayır” eylemi: Zincir kahveci yerine mahalle kahvesi, Amazon yerine yerel esnaf, uçak yerine tren… Küçük gibi duruyor ama toplamda devrim oluyor.
  6. Çocuklara ve toprağa borcumuzu ödemek.
    Ya bir fidan dikmek ya bir çocuğa düzenli olarak kitap/oyuncak/zaman hediye etmek. Geleceği olmayan bir dünyada “benim mutluluğum” diye bir şey yok çünkü.
  7. “Affetme pratiği” başlatmak.
    Kendimize de başkalarına da. Çünkü kin tuttuğumuz her insan, her eski sevgili, her aile üyesi içimizde bir ur gibi büyüyor. 2026’da en az bir kişiyi (en zorunu) affetmeye niyet edebiliriz. Bu bencillik değil, özgürleşmek.
  8. Ölümü hatırlamak.
    Stoacılar gibi: Her sabah “Bu belki son günüm” diye uyanmak. O zaman gereksiz tartışma, ertelediğimiz özür, söylemediğimiz “seni seviyorum” kalmıyor. Ölümü hatırlayan insan daha az korkuyor, daha çok seviyor.
  9. Az ama derin tüketmek.
    Yıl boyu izleyeceğim film/dizi sayısı 12’yi geçmeyecek ama her biri beni sarsacak. Okuyacağım kitap 30’u geçmeyecek ama altını çizeceğim. Çünkü nicelik bizi aptallaştırıyor, nitelik uyandırıyor.
  10. Son olarak, radikal bir şefkat.
    Hem kendine hem dünyaya. “Hata yaptım” diye kendini dövmek yok. “Dünya yanıyor” diye donup kalmak yok. Her sabah aynı dua gibi:
    “Bugün bir canlıya (insan, hayvan, bitki, kendim) şefkat göstermezsem günüm eksik geçsin.”
2026’yı “bir yıl daha hayatta kaldık” diye değil, “bir yıl daha insan kaldık” diye hatırlamak istiyorsak… işte bu kararlar yeterli olur mu bilmiyorum ama hiç olmazsa vicdanımızı biraz rahatlatır


Siyasi Forum Siyasi-Politik Haber - Makale - Yazılar -- Sosyoloji Toplum bilimi , sosyoloji ders notları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu analizde seni en çok düşündüren nokta ne, ya da kendi gözlemlerinle nasıl yorumluyorsun?

Senin yorumların paylaşımlarımı zenginleştirecek !