6 Mart 2025 itibarıyla Donald Trump ve Volodymyr Zelensky arasındaki ilişki, uluslararası ilişkiler bağlamında oldukça gergin ve karmaşık bir noktada bulunuyor. Bu durum, özellikle Şubat 2025’te Beyaz Saray’da gerçekleşen ve medyaya yansıyan hararetli bir görüşmeyle belirginleşti. Uluslararası ilişkiler literatüründe bu tür bir gerilimin "yumuşama" (detant) veya "yakınlaşma" (rapprochement) sürecinden uzak olduğu açıkça görülüyor.
Arka Plan
Trump ve Zelensky’nin ilişkisi, 2019’daki ünlü telefon görüşmesiyle (Trump’ın Joe Biden hakkında bilgi talep ettiği ve bunun impeachment sürecine yol açtığı olay) başlayan inişli çıkışlı bir geçmişe sahip. Trump, 6 Kasım 2024’te yeniden ABD Başkanı seçildikten sonra Zelensky ile ilk etapta diplomatik bir ton benimsemiş, Zelensky de Trump’ı tebrik ederek "güçlü bir ABD liderliği" beklentisini dile getirmişti. Ancak, 2025’e girerken Rusya-Ukrayna savaşına dair görüş ayrılıkları ve Trump’ın Ukrayna’ya yönelik politikaları, ilişkileri hızla gerginleştirdi.
Şubat 2025’teki Kriz
28 Şubat 2025’te Beyaz Saray’da gerçekleşen görüşme, iki lider arasındaki en açık çatışmayı gözler önüne serdi. Trump, Zelensky’yi ABD’nin Ukrayna’ya verdiği desteği yeterince takdir etmemekle suçladı ve "teşekkür etmiyormuş gibi davranıyorsun" diyerek sert bir üslup kullandı. Görüşme sırasında Trump ve Başkan Yardımcısı JD Vance, Zelensky’yi Rusya ile barış yapmaya zorlama niyetlerini ifade ederken, Zelensky ise Putin’in önceki anlaşmaları ihlal ettiğini vurgulayarak güvenlik garantileri olmadan barışın mümkün olmadığını savundu. Bu tartışma, planlanan bir mineral anlaşmasının imzalanmadan kalmasıyla sonuçlandı ve Zelensky görüşmeyi erken terk etti.
Trump, ardından Truth Social’da "Zelensky barışa hazır olduğunda geri gelebilir" diyerek Ukrayna liderine kapıyı açık bıraktığını ima etti, ancak aynı zamanda ABD yardımını "durdurma ve gözden geçirme" talimatı verdiğini açıkladı. Zelensky ise Fox News’ta yaptığı açıklamada özür dilemeyi reddetti, ancak ilişkilerin "iki başkandan fazlasını kapsadığını" söyleyerek ABD ile bağları kurtarma isteğini belirtti.
Mevcut Durum (Mart 2025)
Trump’ın Pozisyonu: Trump, Rusya ile bir barış anlaşması yapmayı ve Ukrayna savaşını hızla sonlandırmayı dış politikasının önceliği haline getirdi. Zelensky’yi "diktatör" olarak nitelendirdi ve Ukrayna’nın savaşın başlamasından sorumlu olduğunu ima eden söylemlerine devam etti. 3 Mart’ta TIME’a göre, Trump Ukrayna’ya yardımları "durdurma" talimatı verdi ve Zelensky’nin "barış istemediği" yönündeki eleştirilerini sertleştirdi. Bu, uluslararası ilişkilerde "detant"tan ziyade bir baskı politikasına işaret ediyor.
Zelensky’nin Pozisyonu: Zelensky, Trump’ın desteğinin "hayati" olduğunu kabul etse de, Ukrayna’nın "varoluşsal bir mücadele" içinde olduğunu ve Putin’e taviz vermeden barışın mümkün olmadığını savunuyor. 1 Mart’ta X’te yaptığı paylaşımlarda, mineral anlaşmasının "güvenlik garantilerine ve barışa giden ilk adım" olduğunu belirtti. Avrupa liderleriyle görüşmeler yaparak ABD olmadan bir çözüm arayışına yöneldi.
Uluslararası Tepkiler: Avrupa liderleri, Zelensky’ye desteklerini artırdı. Ursula von der Leyen ve Keir Starmer gibi isimler, Trump’ın tutumunu eleştirirken, Avrupa’nın barış sürecinde daha aktif rol alması gerektiği görüşünü savundu. Rusya ise gelişmeleri memnuniyetle karşıladı; Medvedev, Zelensky’yi "nankör" olarak nitelendirdi.
Uluslararası İlişkiler Terimiyle Durum
Trump ve Zelensky arasındaki mevcut durum, "detant" (yumuşama) veya "rapprochement" (yakınlaşma) değil, daha çok bir "çatışma ve baskı dönemi" olarak tanımlanabilir. Trump’ın yaklaşımı, Ukrayna’yı Rusya ile anlaşmaya zorlayarak bir nevi "dayatılan normalizasyon" (imposed normalization) hedefliyor gibi görünüyor. Ancak Zelensky’nin direnci ve Avrupa’nın desteği, bu sürecin henüz bir yumuşamaya evrilmediğini gösteriyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder