Uğur Mumcu

Uğur Mumcu
Bu toplum, bedeninden hiç eksilmeyen yaralarla yaşıyor…

Gözden kaçanı, görülmeyeni, yok sayılanı, değer verilmeyeni, fark edilmeyeni fark ettirmek için...




bilinç etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bilinç etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Mart 2025 Cuma

"Geçmişi hiçbir zaman tam anlayamayız. Zaman içinde bilinç düzeyimiz geliştikçe olayların geçmişleri de değişir."

"Geçmişi hiçbir zaman tam anlayamayız. Zaman içinde bilinç düzeyimiz geliştikçe olayların geçmişleri de değişir."
                                                        ˢᵉᵈᵃ ᴾᴱᴷᴳÖᶻ

Bu söz, insan deneyiminin dinamik doğasına ve tarihsel algılarımızın sürekli evrimine işaret ediyor. İlk bakışta, geçmişin sabit bir gerçeklik olduğu düşünülebilir; sonuçta, olanlar olmuş, bitmiştir. Ancak, geçmişi anlamanın yalnızca olayların kendisine değil, aynı zamanda onları nasıl yorumladığımıza bağlıdır.

Geçmişi "tam anlamıyla" kavrayamamak, insan bilincinin sınırlı doğasından kaynaklanır. Her birey, her toplum ve her çağ, kendi değerleri, bilgileri ve perspektifleriyle geçmişi yeniden şekillendirir. Örneğin, antik bir savaşın nedenlerini bir Orta Çağ tarihçisi dini kaderle açıklarken, modern bir tarihçi ekonomik çıkarlar veya politik stratejiler üzerinden değerlendirebilir. Olay aynıdır, ancak bilinç geliştikçe ona yüklenen anlam değişir. Bu, geçmişi bir ayna gibi düşünmemize neden olur: Olaylar sabit kalsa da, aynaya bakan gözler değiştikçe yansıma da dönüşür.



Zaman içindeki bilinç gelişimi, yalnızca bilgi birikimimizle sınırlı kalmaz; aynı zamanda duygusal olgunluğumuz, etik anlayışımız ve dünyaya bakış açımızla da şekillenir.

1 Mayıs 2011 Pazar

1 Mayıs... Sınıfsal Bilinç... - Hikmet Çetinkaya

Emekçinin bilinci ve sınıflaşması çağdaşlığın temelini oluşturur...

Emek...

Yurttaşlık bilinci...

Sendikalaşma...

Demokratik hak ve özgürlükler...

24 Ekim 2010 Pazar

Madem bedenimiz bizim, biz karar verelim

Kadının kaderi meta olmanın, öteki olmanın dışına bir türlü çıkmıyor, çıkamıyor.

Biz kadınların nedir bu çilesi, bir yandan gericiler tarafından tüm vücudumuz kapatılmaya çalışılırken,  bir yandan da kapitalistler tarafından kabak çiçeği gibi açtırılmaya çalışılıyoruz. Ne ilginçtir ki buna da sadece erkekler karar veriyor.

Kadının gördüğü her türlü şiddetin, her türlü ötekileştirilmenin, her türlü yok sayılmanın erkekler tarafında sürekli bir cevabı var...