Uğur Mumcu

Uğur Mumcu
Bu toplum, bedeninden hiç eksilmeyen yaralarla yaşıyor…

Gözden kaçanı, görülmeyeni, yok sayılanı, değer verilmeyeni, fark edilmeyeni fark ettirmek için...




24 Ekim 2010 Pazar

Madem bedenimiz bizim, biz karar verelim

Kadının kaderi meta olmanın, öteki olmanın dışına bir türlü çıkmıyor, çıkamıyor.

Biz kadınların nedir bu çilesi, bir yandan gericiler tarafından tüm vücudumuz kapatılmaya çalışılırken,  bir yandan da kapitalistler tarafından kabak çiçeği gibi açtırılmaya çalışılıyoruz. Ne ilginçtir ki buna da sadece erkekler karar veriyor.

Kadının gördüğü her türlü şiddetin, her türlü ötekileştirilmenin, her türlü yok sayılmanın erkekler tarafında sürekli bir cevabı var...

Kadını örtmeye başladıklarında sorun çıkmaya başladı. Kadının örtünmesi gördüğü baskıların bir başlangıcıdır. Örtünmek, utanmak sadece bedeni değil, özel enerjileri de kapatandır, çünkü bunlar bilinci de kapatır. Kadının kabul ettiği, boyun eğdiği her baskı, bilincinde bir Gerçeği daha örtmesi demektir. Ve günümüzde gelinen noktada, kadının bilincinde, bedeninde olduğundan çok daha fazla, binlerce-milyonlarca örtüler var.

İki gün önce bir haber düşüyor gazeteye,
Urfa'da kot pantolon giydiği için 17 yaşındaki yeğenini döven dayıdan bahsediyor. Yeğenini dövme sebebi olarak dayı bey şöyle bir açıklama yapıyor. 'Bizi rezil ediyor.' İddiaya göre, komşuların 'Yeğenin köy yerinde kot pantolon giymeye utanmıyor mu?' sözleri üzerine öfkeleniyor dayı bey. Kızının dövülmesine karşı çıkan anne de dayı beyden nasibini alıyor, o da bir güzel dayak yiyor. Ana, kız hastanelik oluyorlar...

Sakarya'da bir grup gerici, kürek çeken gençlere saldırıyor. Onların da bir nedeni var, 'tayt giymeye utanmıyor musunuz?' diye. Pardon ama ne giyeceklerdi? Üstlerine cüppe giymiş, kürek çeken gençleri düşünemiyorum... Hoş o gençler de gericilerden nasibini alıyor, sonuç hastanelik...

Yılbaşı kutlamalarında da bir grup sapık düşünceli adamlar, Taksim'e çıkan turist kadınların iç çamaşırlarına varana kadar parçalıyorlar. Onların da bir nedeni var 'ne işleri var o saatte orada' diye...

Lise öğrencisi türbanlı bir kızı okula almıyorlar, alınmadığı gibi, okul müdürü tarafından dövülüyor. Nedeni 'burası laik bir ülke, dışarıda dahi türban takamazsın'; yine farklı bir lisede etek boyu kısa olan bir kız öğrenci öğretmeni tarafından dövülüyor, nedeni 'o....... mu olacaksın?'

Bu gerçek! Kadın bundan binlerce yıl önce bedeninden utandı, çünkü bedeni küçük düşürüldü. Kadın bu baskıya boğun eğdi ve bilinci örtüler giymeye başladı.

Gazetelerin üçüncü sayfalarında kadınların nasıl sunulduğunu görüyoruz, ya da nasıl şiddete maruz kaldıklarını görüyoruz.

Saydığım bütün bu kadını yok sayan zihniyetin karşısında ataerkil sistemin, kendilerine göre hep bir nedenleri var... Şüphesiz kendilerine göre düzenlenmiş nedenler.

Biraz da çuvaldızı kendimize batıralım: Biz kadınlar sosyal statümüz ne olursa olsun, aynı yöntemlerle büyütülüyoruz ve yetiştiriliyoruz ve birbirimizden hiçbir farkımız yok. Peki, bize yapılan ve yapılmak istenen bu kadar saçmalıklara rağmen neden sesimiz az çıkıyor.

Günümüz hâlâ Ortaçağ'ın baskıcı kültürü hakim ama ne yazık ki buna itiraz eden kadın toplulukları çok az.

Aslında kadını kapatmaya çalışan ve kapatan zihniyetle olabildiğine açmaya çalışan ve açan zihniyetin şunu anlaması lazım. Ne adına yapılırsa yapılsın, kadınların bedenlerinin metalaştırılması, kadınlara karşı işlenen suçları, özellikle de cinsel suçları artırıyor ve hepimizin geleceğini bir cehenneme sürüklüyor.

Bizi olabildiğince çarşafların altına kapatmaya çalışan gericiliğe ve bizi bir meta olarak tepsiyle sunan kapitalist anlayışa karşı çıkmak gerek.

Erkek egemen sistem tarafından desteklenen, kadını ötekileştiren bu anlayış karşısında kadınların daha çok birlik olmaları gerekiyor. İdeolojik, siyasal, kişisel bakmamaları gerekiyor.



Madem bedenimiz bizim, biz karar verelim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder