Uğur Mumcu

Uğur Mumcu
Bu toplum, bedeninden hiç eksilmeyen yaralarla yaşıyor…

Gözden kaçanı, görülmeyeni, yok sayılanı, değer verilmeyeni, fark edilmeyeni fark ettirmek için...




5 Eylül 2011 Pazartesi

Telaş - Mümtaz Soysal Köşe Yazısı

RAMAZAN akşamlarının iftar telaşını anlamak kolaydır da tatil öncelerinin ve sonlarının telaşı anlaşılır şey midir?
Tatile çıkarken gideceğiniz yerde koltuk, yatak yahut oda kapacak değilsiniz. Aylar öncesinden planlanmış, tutulmuş ya da düşünülmüştür. Üstelik günlerce, haftalarca, aylarca sürecek bir tatildir; düşündüğünüz hemen olmazsa uzun süre mutsuz kalmazsınız.
Peki, şu tatil sonrasının telaşı, itiş kakışı ve hele ölümlü kazaları, sakatlanmaları anlaşılır şey mi? O telaş niyeydi? Nihayet, evinize, işinize dönmekteydiniz; kaçırılacak bir şey yoktu. Yola çıkışta son dakikaya kalmanıza gerek var mıydı? Kısacası, neresinden bakılırsa bakılsın, mutlaka bir mantıksızlık var bu işte. Üstelik, uzun tatilin sonunda dinlenmiş ve sakin düşünebilir bir durumda olmalıydınız.
Yoksa, tasarladıklarını hemen yapma telaşında olanlar mı var?
Herhalde şimdiki iktidar sahipleri değildir onlar. Bırakın şu son dokuz günlük tatili, en geç temmuz başında başlayıp neredeyse iki aya yaklaşan, hatta kimileri için daha da sürecek bir tatil söz konusu.
Kaldı ki iktidar çevresi, niyetlendiklerinin çoğunu bu tatilde gerçekleştirmiş değil mi? Kanun hükmünde kararnameler, yasama döneminde çıkarılmış yasalarla değiştirilen ya da düzenlenenden daha çok konuyu istenen biçime sokmaya olanak vermiş sayılır.
Hem de pek fazla çabaya gerek kalmadan, kararname taslaklarını bakandan bakana elden dolaştırıp imzalatarak.
O kadar ki, bir 30 Ağustos haftasında bile asker-sivil ilişkilerine yönelik kritik konulara da el atılmış, o konuların da kararnamelerle yeniden düzenlenmesine başlanmıştır. Telaş, olsa olsa, bu gibi işleri Meclis açılmadan karara bağlayabilmek içindir.
Ciddi toplumlarda benzerine aynı ölçüde rastlanmayan bir özelliğimiz daha var: Tatiller iklimin ve takvimin gösterdiğinden daha önce başlar ve öngörüldüğünden daha sonra biter. Meclis’in ve dairelerin son çalışma günleri erken ayrılmalar ve mevsim sıcakları dolayısıyla gevşediği gibi, çalışmaya başlama günleri de çoğu zaman tatilden dönüş gecikmeleri ve izin uzamalarından ötürü boş geçer.
Dolayısıyla, genel olarak pek telaşlanma gerektirmeyen bir ülkedeyizdir; telaş varsa, ister istemez pireleniriz.

Makale Makaleler,Köşe Yazısı,Köşe Yazarları,gazete köşe yazıları
Siyasi Forum Siyasi-Politik Haber - Makale - Yazılar

2 yorum:

  1. Helikoncu cevher mesela bir Prof. Kemal Kurdaş, bir Prof. Yılmaz Büyükerşen ve kimilerine göre de Şövalye Doğramacı gibi çok çok müstesnâ insanlarda bulunur. Şu anıtsal köşe yazısında Mümtaz hoca bu cevheri Fetullah Gülen hocaefendide de bulmaktadır [bkz: Mümtaz Soysal, “FCP” (tek sütun üzerine) başlıklı Açı köşe yazısı, Cumhuriyet gzt., İmtiyaz Sahibi Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç, Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız, Yazıişleri Müdür Yrd.-Sorumlu Müdür Aykut Küçükkaya, ISSN 977-1300-0934, 89.Yıl, Sayı 32258, 31 Ocak 2014 CUMA, Baskı DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt İstanbul, s.8].

    YanıtlaSil
  2. “Faşist” general Faik Türün’e, millet vekilliği, Adalet Partisi’nden önce ERBAKAN teklif etmiştir. Prof. Mümtaz Soysal ise ‘CHP'nin en doğal iktidar ortağı MSP'dir’ buyurmuştur [bkz: (--1--) Ahmet Kahraman, «Cephe'nin paşaları» (tek sütun üzerine) başlıklı Başkentten İzlenimler köşe yazısı, Yeni Ortam gzt., Sahibi Kemal Bisalman, Genel Yönetmen İlhan Turalı, Yazıişleri Müdürü Eren Güvener, Yıl 3 Sayı 1010, 30 Haziran 1975 Pazartesi, Dizgi - Baskı Ortam Matbaacılık, Ankara Baskısı Halkçı Matbaası İşletmesi, s.8 ve (--2--) «Prof. Soysal: ‘CHP'nin en doğal iktidar ortağı MSP'dir’» (tek sütun üzerine) başlıklı haberi, Yeni Ortam gzt., Sahibi Kemal Bisalman, Haberlerden Sorumlu Müdür Yavuz Kösemen, Yıl 2 Sayı 396, 16 Ekim 1973 Salı, Dizgi - Baskı Ortam Matbaacılık, Ankara Baskısı Halkçı Matbaası İşletmesi, s.1].

    YanıtlaSil