12 Eylül darbesinin son generali Tahsin Şahinkaya'nın ölümüyle bir dönem "kapanmış" oldu. Ama o karanlık sayfalar tarihe not edildi. Tıpkı 12 Eylül'ün simgesine dönüşen o fotoğraf gibi.
Spor salonundan bozma mahkemenin sanık kürsüsünde, don-atlet dizilmiş siyasi tutuklular…
Fotoğrafın en sağında, tarihi an için deklanşöre basan gazeteciye göz ucuyla bakan isim Rahmi Yıldırım.
Yıldırım, 12 Eylül darbesinden yalnızca iki gün sonra Çanakkale'nin Çan ilçesinde Sıkıyönetim Asayiş Kuvvet Komutanı olarak görevlendirilir. Genç bir teğmendir.
İki yıl sonra ise Yıldırım'ın nitelemesiyle "sosyalist
olduğu" için ordudan ilişiği kesilir. Ama ilişik kesmekle bitmez. Yıldırım ondan sonra sorgu merkezinde işkenceyle sorgulandığını, ardından da tutuklandığı söyledi. Tutukluğu 2 buçuk yıldan fazla sürdü.'Şahinkaya'nın ölmesine üzüldüm'
Tahsin Şahinkaya'nın ölümüne üzüldüğünü söyleyen Yıldırım, 'gerçeği mi söylüyor yoksa ironi mi yapıyor' diye sorduğumda "Daha çok yaşamalıydı, hesabını vermeliydi. Hesabı sorulamadan gitti tıpkı Kenan Evren gibi" cevabını verdi.
Tahsin Şahinkaya'yı "emek düşmanı politikaları, süngü zoruyla uygulayan" biri olarak tanımlayan Rahmi Yıldırım, darbe yönetiminin çok ağır insanlık suçlarına imza attığı görüşünde. Yıldırım, 50 kişinin idam edildiğini, pek çok insanın işkencede öldürüldüğünü, yüzlerce insanın da sokak çatışması adı altında öldürüldüğünü anlattı.
Şahinkaya davası ne olacak?
Hem Kenan Evren, hem de Tahsin Şahinkaya hakkındaki ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası kesinleşmeden öldüler. Bu nedenle dosyaları düşecek. Böylece mahkemenin kararı kesinleşmemiş, Evren ve Şahinkaya darbe suçundan hüküm giymemiş oldu.
Rahmi Yıldırım, kendilerinin bunu öngördüğünü söylüyor ve ekliyor: "Ceza yargılamasının usul hukuku labirentlerinde dolaştırıldı, geciktirildi, hesabı sorulamadı. Burjuva hukuku ancak bunu yapabilirdi."
Kenan Evren'i ve suç ortaklarını affetmediği gibi Tahsin Şahinkaya'yı da affetmeyeceğinin ısrarla dile getiren Yıldırım, "Halklarımıza, emekçi insanlara karşı işlenmiş insanlık suçunu affetmiyorum, lanetliyorum…" diyor ve darbenin mimarlarını "12 Eylül cuntasının emperyalizmin çizdiği çerçeve içerisinde Türkiye'deki sermaye birikimini güvenceye alma cuntası" olarak tanımlıyor.
Yıldırım, 'bu darbe henüz Türkiye'de Harbiye Marşıyla ilan edilmeden, CIA'nin Türkiye İstasyon Şefi tarafından dönemin ABD Başkanı'na "Bizim çocuklar başardı" sözleriyle aktarıldığını' iddia ediyor.
Tarihi fotoğrafın bilinmeyen öyküsü
Yıldırım'ın anlattığına göre, 12 Eylül darbe yönetiminin sosyalist harekete yönelik cezaevlerinde 'pasifikasyon politikası' izlendi, bunun özünde de siyasi tutukluları onurlarından, kişiliklerinden arındırmak vardı. Tek tip elbise de bunun simgesi olarak dayatıldı. Siyasiler ise tek tip elbise giymeyi reddediyordu.
O atmosferde aralarında teğmenlerin de bulunduğu sanıklar mahkeme salonuna alınır. O andan sonra yaşananları Rahmi Yıldırım şöyle anlatıyor:
"Cezaevlerindeki zulüm ve işkence politikasına dikkat çekebilmek amacıyla üzerimizdeki elbiseleri yırtıp attık. Mahkeme bizi dinlemedi. Rahmetli gazeteci Deniz Teztel tam o anda fotoğrafı çekmeyi başardı. O sayede sesimizi bir parça duyurabildik."
Siyasi Forum Siyasi-Politik Haber - Makale - Yazılar -- Sosyoloji Toplum bilimi , sosyoloji ders notları
Sitenizi sürekli olarak takip ediyorum. Sizi de maral en güzel hikayem dizisini izlemek için sitemize bekleriz.
YanıtlaSil