Uğur Mumcu

Uğur Mumcu
Bu toplum, bedeninden hiç eksilmeyen yaralarla yaşıyor…

Gözden kaçanı, görülmeyeni, yok sayılanı, değer verilmeyeni, fark edilmeyeni fark ettirmek için...




9 Ağustos 2024 Cuma

Dünyanın En Acı Çikolatası

Dünyanın En Acı Çikolatası

Belçika Kralı II.Leopold 1908'e kadar sömürdüğü Kongo'da 15 milyon insanı katletti. Kauçuk hasatını eksik yapan kölelerin ceza olarak ellerinin kesildiği bir vahşeti sergiledi. ‘’Kesik el çikolatası’’ ile ünlü Belçika’ya kakao Kongo’dan geliyordu...

El kesme cezası korkutucu ve ''ucuzdu''. Leopold'a göre bir mermi, bir yerlinin hayatından daha değerli bir malzemeydi. Kesilen ellerin konulması için özel sepetler yapılmıştı. Fotoda yeteri kadar kauçuk toplayamayan bir babanın 5 yaşındaki çocuğunun kesilen el ve ayağı önünde...



Belçika'da 1958 yılına kadar, zaman zaman ''Human Zoo''lar kuruldu! Türkçe'ye çevrilmesi utandırıcı ama en yakın anlam sanırım ''İnsanat Bahçesi''.

Hayvan yerine insan, Batılılara göre ''İnsanımsı / Semi-Humane'' zencilerin kafeste, çitlerin ardında beyazlara 'sergilenmesi'...




Bugün fiziken olmasa da batının zihin dünyasında ''Human Zoo''lar halen caridir. Bunun en somut örneklerini ABD'de görürsünüz.




1885'te toplanan Berlin Konferansı'nda büyük güçler tarafından "Kongo'nun Hâkimi" olarak kabul edilen II.Leopold tam bir yayılma politikası güdüyordu. Afrika'da kalan tek ''Terra Incognita'' (Tanımlanmamış Toprak) olan Kongo'ya büyük bir iştahla yöneldi. Kongo'nun tapusu onundu!



Leopold hemen maceracı ve hırslı bir İngiliz olan Henry Morton Stanley'i Kongo'ya keşfe ve olabildiğince fazla toprağa el koymaya gönderdi.

Stanley Kongo halkını hızla köleleştirirken, Leopold Avrupa'da 'Kölelik insanlık suçudur, sona erdirmeliyiz' propagandası yapıyordu!

Doğal zenginlikleriyle iştah kabartan Kongo’da Stanley, yönetimini kurmuş, şiddet ve hileyle 450 kabile reisini dize getirmiş, topraklara el koymuş, halkı ağır şartlarda köle olarak çalıştırmaya başlamıştı. “Hristiyanlık-insanlık-uygarlık” sosu yaşananları gözlerden gizliyordu.


Kongo halkını köleleştiren II. Leopold şiddetle “köleliğin kaldırılması”nı savunuyordu. Bu nedenle ABD tarafından ödüllendirildi ve ABD, “Kongo Bağımsız Devleti’ni tanıyan ilk devlet oldu! Belçika Kralı öncelikle ülkedeki tüm filleri öldürmeye yöneldi. Fildişi para demekti!

Siyasi Forum Siyasi-Politik Haber - Makale - Yazılar -- Sosyoloji Toplum bilimi , sosyoloji ders notları


Belçika, ilk on yıl fildişi talebini karşılamak üzere köleleştirdiği Kongo halkını fil katliamına zorladı. Sadece filler değil, bir gecede yüzlerce su aygırı da zevk için katlediliyor, ay ışığı altında Avrupalılar için “su aygırı avı” partileri düzenleniyordu.

İnsanlık dışı koşullarda çalışmaya zorlanan Kongo halkının en az yarısının (10-15 milyon) Kongo’nun II. Leopold’un özel mülkü olduğu dönemde hayatını kaybetti. Kongo tarihinin en kanlı ve acımasız bu döneminde on binlerce Kongolu çocuğun eli kesildi.

"Komşularınızı taklit edin; fırsat çıktığı anda denizlerin ötesine yayılın. Orada ürünleriniz için kıymetli pazarlar, ticaretiniz için gıda ve büyük Avrupa ailesi içinde daha iyi bir konum bulacaksınız.” II.Leopold'un sömürgecilik yarışında geç kalan Belçikalılara öğüdü buydu.



İnsanlık dışı koşullarda çalışmaya zorlanan Kongo halkının en az yarısının (10-15 milyon) Kongo’nun II. Leopold’un özel mülkü olduğu dönemde hayatını kaybettiği kabul edilmekte. 1908 yılına kadar süren bu dönem Kongo tarihinin en kanlı ve acımasız dönemi olarak biliniyor.

Kauçuk üretimi fildişine göre çok daha kârlıydı. Otomobil adlı icadın lastiklerinde kullanılmak üzere Good Year ve Dunlop adlı üretici firmaların kauçuk ihtiyacı giderek artıyordu. Zaten fildişi ticareti artık eskisi kadar para getirmiyordu çünkü avlana avlana fil kalmamıştı.



Fil avından yeterince fildişi ile dönemeyen yerliler, su aygırı derisinden yapılan ve ucu düğümlü kırbaçlarla kırbaçlanıyor, bedenlerinde kalıcı hasar bırakan ağır cezalara çarptırılıyorlardı. Kauçuk ve kakao için de ormanlar acımasızca yakılıp yeni tarlalar açılıyordu.



Kendi ülkelerinde köleleştirilip kauçuk elde etmek için ormanlara 'salınan' Kongolular, yoğun akışkan ve yapışkan kauçuk salgısını tüm vücutlarına sürerek adeta yürüyen kauçuk şeklinde geri dönüyorlardı. Donarak iyice vücuda yapışan kauçuk sökülürken derileri de kalkıyordu...

Tüm bunları yapan 'Kongo'nun Hâkimi' II.Leopold Kongo'ya bir kere bile gitmedi. Başkent Kinşasa'nın adı o zaman Leopoldville'ydi, kendi adını vermişti. Ve bu câni zalime ''Köleliğin Kaldırılmasını Savunma'' ödülü veriliyordu!






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder