Tarihçi Enver Ziya Karal Hoca’nın deyişiyle “Osmanlı’nın dört paşası”ndan “Cumhuriyetin dört paşası”na geçiş pek zor olmamıştı. Bugün, tutuklu olarak yargılanan paşaların dramını, “demokrasinin bir zaferi veya bedeli” olarak yorumlayan gençler, ülkemiz askeri bir vesayetten sıyrılmaya çabalarken, sivil giysili bir “vasi” yaratmasının rahatlığı içinde mi görünmek istiyorlar?
Kaldırıma damladı hepimizin yüreğinden bir damla kan --------------- Sosyoloji Toplum bilimi , sosyoloji ders notları
Uğur Mumcu
Bu toplum, bedeninden hiç eksilmeyen yaralarla yaşıyor…
Gözden kaçanı, görülmeyeni, yok sayılanı, değer verilmeyeni, fark edilmeyeni fark ettirmek için...
Gözden kaçanı, görülmeyeni, yok sayılanı, değer verilmeyeni, fark edilmeyeni fark ettirmek için...
1 Ocak 2012 Pazar
Yaşamın Sevinci... - Hikmet Çetinkaya Köşe Yazısı
Gözlerinin kül rengi ışığında, çocuksu bir gülümsemeyi anımsıyorum, 2012’nin ilk gününde...
Duru göğün altında kapalı bir sessizlik.
Işıksın, sabahsın sen...
Bir şiirsin yaşanmamış günlerden saklı.
Yırtıcı köklerisin sen yaşamımın...
Bir günbatımını özlüyorum, bir kayanın yamacından bakarken.
Çiçekleri, kuşları, denizin pembe çevresinde yeni doğan su perisini.
Donmuş tarlalardan geçiyorum seninle, doğa yeniliyor kendini, yeniden boyamak için çayırları, çatlayan toprağı.
Resmi yalanlarla dolu bir suç ortaklığı dünyayı kuşatırken, dürüst olmanın bedelini ödüyoruz.
Yağmalanan dağlarımızı, ovalarımızı gördükçe içimiz sızlıyor.
Koylarımız, büklerimiz satıldıkça görünmeyen bir okyanusun içine gömülüyoruz.
Dünyanın tüm sorunları açan bir tomurcuk gibi geldiğinde bize, açlıktan ölen çocukları düşünüyoruz.
Katliamları, faili meçhulleri!
***
Kaygılarımız karanlığa yolluyor bizi...
Aşk bir yerlerde güneşi tahta çıkarırken haberimiz bile olmuyor.
Tepeden tırnağa pişmanlıklar, ağlamalar...
Alın yazısı mıdır bilmiyoruz!
Ateş buza vurur ve yaşama...
Gizli bir yeraltı sevinci şafak sökerken mavi sulara.
Edmond Jabes’in “Hayat İçin Yazı Sayfası” ya da “Hayat ile Ölüm Arasındaki Söyleşi” benim ülkemde kız çocuklarını, kadınları anlatır.
Adına töre denilen o vahşeti, çocuk gelinleri...
Duru göğün altında kapalı bir sessizlik.
Işıksın, sabahsın sen...
Bir şiirsin yaşanmamış günlerden saklı.
Yırtıcı köklerisin sen yaşamımın...
Bir günbatımını özlüyorum, bir kayanın yamacından bakarken.
Çiçekleri, kuşları, denizin pembe çevresinde yeni doğan su perisini.
Donmuş tarlalardan geçiyorum seninle, doğa yeniliyor kendini, yeniden boyamak için çayırları, çatlayan toprağı.
Resmi yalanlarla dolu bir suç ortaklığı dünyayı kuşatırken, dürüst olmanın bedelini ödüyoruz.
Yağmalanan dağlarımızı, ovalarımızı gördükçe içimiz sızlıyor.
Koylarımız, büklerimiz satıldıkça görünmeyen bir okyanusun içine gömülüyoruz.
Dünyanın tüm sorunları açan bir tomurcuk gibi geldiğinde bize, açlıktan ölen çocukları düşünüyoruz.
Katliamları, faili meçhulleri!
***
Kaygılarımız karanlığa yolluyor bizi...
Aşk bir yerlerde güneşi tahta çıkarırken haberimiz bile olmuyor.
Tepeden tırnağa pişmanlıklar, ağlamalar...
Alın yazısı mıdır bilmiyoruz!
Ateş buza vurur ve yaşama...
Gizli bir yeraltı sevinci şafak sökerken mavi sulara.
Edmond Jabes’in “Hayat İçin Yazı Sayfası” ya da “Hayat ile Ölüm Arasındaki Söyleşi” benim ülkemde kız çocuklarını, kadınları anlatır.
Adına töre denilen o vahşeti, çocuk gelinleri...
Devrim,siyasal,emperyalizm,demokrasi,faşizm
hikmet çetinkaya,
köşe yazısı
27 Aralık 2011 Salı
Kendi Kendimizi Kandırmak... - Hikmet Çetinkaya | habergüncel
Kendi Kendimizi Kandırmak... - Hikmet Çetinkaya | habergüncel: Bir yıl daha geride kalıyor...
Güneşli ama insanın içini üşüten bir sabahın ilk saatlerinde haberleri izlerken, yaşamı çoğaltan kelimelerin içinde dolaşmak istiyordum.
Yıllar akıp gidiyordu.
Bir aydınlığın çarpıntısında, bildik mevsimler gelip geçmiş, nice umutlar nedense yok olup gitmişti.
Umutsuz bir umutla ölmek gibi bir şeydi bu aslında...
ABD’nin Irak’tan çekilmesi, işgalci askerlerin aileleriyle buluşması o umudu sevince dönüştürürken, geride ölüm, gözyaşı ve etnik çatışma kalmıştı.
Kuzey Irak’a sığınan Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık el Haşimi, İran’ın Irak’ta denetimi ele geçirmek çabasında olduğunu vurgulayarak şöyle diyordu:
“Büyük abi Türkiye bize sahip çıksın!”
***
- Sent using Google Toolbar
Siyasi Forum Siyasi-Politik Haber - Makale - Yazılar-- Sosyoloji Toplum bilimi , sosyoloji ders notları
Güneşli ama insanın içini üşüten bir sabahın ilk saatlerinde haberleri izlerken, yaşamı çoğaltan kelimelerin içinde dolaşmak istiyordum.
Yıllar akıp gidiyordu.
Bir aydınlığın çarpıntısında, bildik mevsimler gelip geçmiş, nice umutlar nedense yok olup gitmişti.
Umutsuz bir umutla ölmek gibi bir şeydi bu aslında...
ABD’nin Irak’tan çekilmesi, işgalci askerlerin aileleriyle buluşması o umudu sevince dönüştürürken, geride ölüm, gözyaşı ve etnik çatışma kalmıştı.
Kuzey Irak’a sığınan Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık el Haşimi, İran’ın Irak’ta denetimi ele geçirmek çabasında olduğunu vurgulayarak şöyle diyordu:
“Büyük abi Türkiye bize sahip çıksın!”
***
- Sent using Google Toolbar
Siyasi Forum Siyasi-Politik Haber - Makale - Yazılar-- Sosyoloji Toplum bilimi , sosyoloji ders notları
Masamdaki Kitaplar... - Oktay Akbal | habergüncel
Masamdaki Kitaplar... - Oktay Akbal | habergüncel: Lütfi Özkök'ü tanıtmaya kalkmak!..
Şair,yazar,fotoğraf sanatçısı...
Dünya ölçüsünde bir şöhret demek hiç de yanlış olmaz...
Dünyanın en ünlü yazarları,şairleri,bu arada bizim şairlerimiz,yazarlarımız onun çektiği birbirinden anlamlı fotoğraflarda yaşıyor,yaşayacak...
Osman İkiz," Rüzgârların Yolunda "adlı bir kitapla Özkök'ü anlatıyor.Bir yaşam boyu rüzgârların estiği esmediği yerlerde gezmiş,resimlerini çekmiş,şiirlerini yazmış;
" Hiçbir zaman/bu ebedi üçgenin dışına/çıkamayacağım/İstanb/l.Paris/Stockholm/İstanbul'da doğdum/Paris'te aşkı/Stockholm'de kendimi buldum"
Lütfi ile aynı yaştayız.İstanbul sanat havasında birlikte yaşadık.Uzakta yakında,nerde olursak olalım,güzel bir dostlukta...
- Sent using Google Toolbar
Siyasi Forum Siyasi-Politik Haber - Makale - Yazılar-- Sosyoloji Toplum bilimi , sosyoloji ders notları
Şair,yazar,fotoğraf sanatçısı...
Dünya ölçüsünde bir şöhret demek hiç de yanlış olmaz...
Dünyanın en ünlü yazarları,şairleri,bu arada bizim şairlerimiz,yazarlarımız onun çektiği birbirinden anlamlı fotoğraflarda yaşıyor,yaşayacak...
Osman İkiz," Rüzgârların Yolunda "adlı bir kitapla Özkök'ü anlatıyor.Bir yaşam boyu rüzgârların estiği esmediği yerlerde gezmiş,resimlerini çekmiş,şiirlerini yazmış;
" Hiçbir zaman/bu ebedi üçgenin dışına/çıkamayacağım/İstanb/l.Paris/Stockholm/İstanbul'da doğdum/Paris'te aşkı/Stockholm'de kendimi buldum"
Lütfi ile aynı yaştayız.İstanbul sanat havasında birlikte yaşadık.Uzakta yakında,nerde olursak olalım,güzel bir dostlukta...
- Sent using Google Toolbar
Siyasi Forum Siyasi-Politik Haber - Makale - Yazılar-- Sosyoloji Toplum bilimi , sosyoloji ders notları
Hoş geldin yeni yıl boşa geçtin eski yıl - Bülent Soylan | habergüncel
Hoş geldin yeni yıl boşa geçtin eski yıl - Bülent Soylan | habergüncel: Bu yazıyı okuduğunuz günlerde bir yılı geride bırakıp diğerine giriyor olacağız.
İnsanlar pek o kadarını yapmasa da, medyamız geçen 365 günün “en”lerini, acılarını ve tatlılarını sayfalarına dökecek, ekranlarına getirecek.
Hayatın acılı tatlılı iki yönü gözlerimizin önüne getirildiğinde, bu bir yılın çoğumuz için pek de hayırlı geçmediğini kendi gözlemlerimizle değil de, her nedense daha çok gazete sayfalarından ve televizyonların yılbaşı öncesi programlarından öğreneceğiz.
Pek çok ülkede demokrasi beklerken gelen “kargaşa ve ölümler”; borçla yaşamanın sınırına gelip çöken ekonomiler ve adım adım gelen “yoksulluk”; insanlarını sağlıklı binalarda oturtacak kadar varlıklı olamayan ülkemizde yaşanan “deprem”; her şeye rağmen baş edilemeyen doğanın gücü karşısında yaşanan “diğer felaketler”…
Buna, geçen yılbaşındaki beklentilerimizin hiç de umduğumuz gibi gerçekleşmemesini, ömürden bir yılın daha şöyle-böyle geçtiğini de ekleyin.
Çok mu karamsar bir tablo çıktı ortaya dersiniz?
- Sent using Google Toolbar
Nedir, Neden, Nasıl, Nerede, Ne zaman, Hangi
İnsanlar pek o kadarını yapmasa da, medyamız geçen 365 günün “en”lerini, acılarını ve tatlılarını sayfalarına dökecek, ekranlarına getirecek.
Hayatın acılı tatlılı iki yönü gözlerimizin önüne getirildiğinde, bu bir yılın çoğumuz için pek de hayırlı geçmediğini kendi gözlemlerimizle değil de, her nedense daha çok gazete sayfalarından ve televizyonların yılbaşı öncesi programlarından öğreneceğiz.
Pek çok ülkede demokrasi beklerken gelen “kargaşa ve ölümler”; borçla yaşamanın sınırına gelip çöken ekonomiler ve adım adım gelen “yoksulluk”; insanlarını sağlıklı binalarda oturtacak kadar varlıklı olamayan ülkemizde yaşanan “deprem”; her şeye rağmen baş edilemeyen doğanın gücü karşısında yaşanan “diğer felaketler”…
Buna, geçen yılbaşındaki beklentilerimizin hiç de umduğumuz gibi gerçekleşmemesini, ömürden bir yılın daha şöyle-böyle geçtiğini de ekleyin.
Çok mu karamsar bir tablo çıktı ortaya dersiniz?
- Sent using Google Toolbar
Nedir, Neden, Nasıl, Nerede, Ne zaman, Hangi
13 Aralık 2011 Salı
12 Eylül kurbanı Erdal Eren anıldı
ODTÜ öğrencisi Sinan Suner'in öldürülmesini protesto etmek için 2 Şubat 1980’de eylem yaparken, bir eri öldürdüğü iddasıyla yargılanan ve 1980 askeri darbesinden sonra 17 yaşında idam edilen Erdal Eren, ölümünün 31'inci yıldönümünde mezarı başında anıldı.
Emek Partisi ve gençlik örgütü mensupları, Devrimci 78’liler Federasyonu temsilcileri, CHP Afyon Milletvekili Ahmet Toptaş, BDP İstanbul Milletvekili Levent Tüzel, CHP Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar, CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz ve CHP Bursa Milletvekili Kemal Ekinci törende hazır bulundular.
Anma töreninde konuşan BDP İstanbul Milletvekili Levent Tüzel, 12 Eylül 2010 anayasa referandumu sürecinde gerçekleştirdiği mitinglerde Erdal Eren’den bahsederken ağlayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı anımsatarak, “Bakmayın gözyaşlarına, özürlerine. Bunlar samimi değildir” açıklamasını yaptı. Eren, idamının 31. yıl dönümünde Tunceli’de anıldı. Çarşı merkezi sanat sokağında toplanan Emek Gençliği üyelerine sanatçı Ferhat Tunç da destek verdi.
http://www.yasamoyunu.net/siyasi_politik/59168-12_eylul_kurbani_erdal_eren_anildi.html
Büyü
Büyü de baban sana, büyü de büyü
Büyü de baban sana, büyü de büyü
Acılar atacak yokluklar alacak büyüde baban sana
Acıtar atacak yokluklar alacak büyüde baban sana
Büyü de baban sana büyü de büyü
Büyü de baban sana büyü de büyü
Baskılar işkenceler kelepçeler gözaltılar, zindanlar
Atacak
Baskılar işkenceler kelepçeler gözaltılar, zindanlar
Alacak
Büyü de baban sana büyü de büyü
Büyü de baban sana büyü de büyü
Acılar atacak yokluklar atacak, büyüde baban sana
Acılar alacak yokluklar alacak, büyüde baban sana
Büyü de baban sana büyü de büyü
Büyü de baban sana büyü de büyü
Büyüyüp de on yedine geldiğinde baban sana idamlar atacak
Grup Yorum
Son fotoğrafı
Siyasi Forum Siyasi-Politik Haber - Makale - Yazılar -- Sosyoloji Toplum bilimi , sosyoloji ders notları
Emek Partisi ve gençlik örgütü mensupları, Devrimci 78’liler Federasyonu temsilcileri, CHP Afyon Milletvekili Ahmet Toptaş, BDP İstanbul Milletvekili Levent Tüzel, CHP Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar, CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz ve CHP Bursa Milletvekili Kemal Ekinci törende hazır bulundular.
Anma töreninde konuşan BDP İstanbul Milletvekili Levent Tüzel, 12 Eylül 2010 anayasa referandumu sürecinde gerçekleştirdiği mitinglerde Erdal Eren’den bahsederken ağlayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı anımsatarak, “Bakmayın gözyaşlarına, özürlerine. Bunlar samimi değildir” açıklamasını yaptı. Eren, idamının 31. yıl dönümünde Tunceli’de anıldı. Çarşı merkezi sanat sokağında toplanan Emek Gençliği üyelerine sanatçı Ferhat Tunç da destek verdi.
http://www.yasamoyunu.net/siyasi_politik/59168-12_eylul_kurbani_erdal_eren_anildi.html
Büyü
Büyü de baban sana, büyü de büyü
Büyü de baban sana, büyü de büyü
Acılar atacak yokluklar alacak büyüde baban sana
Acıtar atacak yokluklar alacak büyüde baban sana
Büyü de baban sana büyü de büyü
Büyü de baban sana büyü de büyü
Baskılar işkenceler kelepçeler gözaltılar, zindanlar
Atacak
Baskılar işkenceler kelepçeler gözaltılar, zindanlar
Alacak
Büyü de baban sana büyü de büyü
Büyü de baban sana büyü de büyü
Acılar atacak yokluklar atacak, büyüde baban sana
Acılar alacak yokluklar alacak, büyüde baban sana
Büyü de baban sana büyü de büyü
Büyü de baban sana büyü de büyü
Büyüyüp de on yedine geldiğinde baban sana idamlar atacak
Grup Yorum
Son fotoğrafı
Siyasi Forum Siyasi-Politik Haber - Makale - Yazılar -- Sosyoloji Toplum bilimi , sosyoloji ders notları
Devrim,siyasal,emperyalizm,demokrasi,faşizm
Erdal Eren
11 Aralık 2011 Pazar
Deniz Gezmiş - 40 yıl sonra ortaya çıkan fotoğraflar
40 yıl sonra ortaya çıkan fotoğraflar
6 Mayıs 1972'de idam edilen Deniz Gezmiş’in, hakkında idam kararı verildiği mahkemeye giderken fotoğrafları ortaya çıktı.
Ankaralı İşadamı ve Koleksiyoner Muhammet Yüksel'in arşivinde yer alan fotoğraflarda, Deniz Gezmiş’in mahkemeye götürülürken koridorlarda askerlerle tartışması, mahkeme salonunda hakim karşısında görülüyor. Beyaz gömlek giyen Gezmiş’in mahkeme koridorlarında kendini götüren askerlerle tartışması ve hakim karşısına çıktığında da oldukça sakin duruşu dikkat çekiyor.
6 Mayıs 1972'de idam edilen Deniz Gezmiş’in, hakkında idam kararı verildiği mahkemeye giderken fotoğrafları ortaya çıktı.
Ankaralı İşadamı ve Koleksiyoner Muhammet Yüksel'in arşivinde yer alan fotoğraflarda, Deniz Gezmiş’in mahkemeye götürülürken koridorlarda askerlerle tartışması, mahkeme salonunda hakim karşısında görülüyor. Beyaz gömlek giyen Gezmiş’in mahkeme koridorlarında kendini götüren askerlerle tartışması ve hakim karşısına çıktığında da oldukça sakin duruşu dikkat çekiyor.
Devrim,siyasal,emperyalizm,demokrasi,faşizm
deniz gezmiş,
fotoğraflar
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)