•İklim Kanunu, ‘2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi ve Yeşil Büyüme’ doğrultusunda hazırlanmış, iklim değişikliğinin yol açtığı krizlerin ve zararların etkilerini en aza indirmeyi amaçlayan bir yasal düzenlemedir.
•Kanun; iklime dirençli şehirlerin kurulması, afet risklerinin azaltılması, su ve gıda güvenliğinin sağlanması, doğal kaynakların korunması ve yenilenebilir enerji kapasitesinin artırılması gibi alanlarda yol gösterici olacaktır. Aynı zamanda
Kaldırıma damladı hepimizin yüreğinden bir damla kan --------------- Sosyoloji Toplum bilimi , sosyoloji ders notları
Uğur Mumcu
Bu toplum, bedeninden hiç eksilmeyen yaralarla yaşıyor…
Gözden kaçanı, görülmeyeni, yok sayılanı, değer verilmeyeni, fark edilmeyeni fark ettirmek için...
Gözden kaçanı, görülmeyeni, yok sayılanı, değer verilmeyeni, fark edilmeyeni fark ettirmek için...
13 Nisan 2025 Pazar
12 Nisan 2025 Cumartesi
Stereotip Nedir? Stereotipleştirme Ne Demek?
Stereotipler ve stereotipleştirme, sosyal bilimler, psikoloji ve iletişim alanlarında sıkça tartışılan kavramlardır.
İnsanların bireyleri, grupları ya da kültürleri anlamaya çalışırken kullandığı zihinsel kısayollar olarak ortaya çıkan bu kavramlar, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde derin etkilere sahiptir. Bu makalede, stereotip ve stereotipleştirme kavramlarını
İnsanların bireyleri, grupları ya da kültürleri anlamaya çalışırken kullandığı zihinsel kısayollar olarak ortaya çıkan bu kavramlar, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde derin etkilere sahiptir. Bu makalede, stereotip ve stereotipleştirme kavramlarını
Devrim,siyasal,emperyalizm,demokrasi,faşizm
Ne Demek,
Stereotip Nedir,
Stereotipleştirme
9 Nisan 2025 Çarşamba
Trump’ın Övgüleri ve Erdoğan’ın Rahatlığı
ˢᵉᵈᵃ ᴾᴱᴷᴳÖᶻ
@Mi_DeliMiDeli
Tarih 9 Nisan 2025. Donald Trump’ın, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Beyaz Saray’da gerçekleştirdiği görüşme sırasında Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik övgü dolu sözleri, uluslararası diplomasi sahnesinde dikkat çekici bir an olarak kayda geçti. Trump, “Erdoğan çok akıllı bir lider. Onu seviyorum, o da beni seviyor” diyerek, Türkiye ile İsrail arasındaki olası gerilimlerde arabulucu olabileceğini ima etti.
Ancak bu çarpıcı açıklamalara rağmen, Erdoğan’dan gelen yanıt dikkat çekici bir şekilde sessizlikle sınırlı kaldı. Peki, bu sessizlik ne anlama geliyor?
Ancak bu çarpıcı açıklamalara rağmen, Erdoğan’dan gelen yanıt dikkat çekici bir şekilde sessizlikle sınırlı kaldı. Peki, bu sessizlik ne anlama geliyor?
Sessizliğin Diplomasideki Yeri
Diplomaside sessizlik, çoğu zaman bir liderin en güçlü silahlarından biri olabilir. Erdoğan’ın Trump’ın övgülerine yanıt vermemesi, daha derin bir stratejik hesaplamanın ürünü olarak değerlendirilebilir. Erdoğan, 20 yılı aşkın liderlik tecrübesiyle, uluslararası arenada sözlerin ve eylemlerin zamanlamasının ne kadar kritik olduğunu çok iyi bilen bir figür. Trump’ın övgüleri, samimi bir dostluk jesti olabileceği gibi, ABD’nin Orta Doğu politikalarında Türkiye’yi bir denge unsuru olarak konumlandırma çabasının bir parçası da olabilir. Erdoğan’ın bu noktada sessiz kalması, hem bu niyetleri tarttığını hem de Türkiye’nin pozisyonunu riske atmadan önce somut adımları beklediğini gösteriyor.
Bu sessizlik, aynı zamanda Erdoğan’ın “devlet aklı” ile hareket etme prensibine olan bağlılığını da yansıtıyor. Trump’a karşı kişisel bir sempati beslediği bilinse de, Erdoğan’ın önceliği her zaman Türkiye’nin ulusal çıkarları oldu. Suriye’deki güvenlik kaygıları, NATO içindeki pozisyon ve ABD ile geçmişte yaşanan inişli çıkışlı ilişkiler düşünüldüğünde, Erdoğan’ın övgüleri coşkuyla karşılamak yerine temkinli bir duruş sergilemesi şaşırtıcı değil. Bu, “Ben bu oyunu görüyorum ve kartlarımı henüz açmıyorum” mesajı taşıyan bir tavır.
Trump’ın Övgüleri ve Erdoğan’ın RahatlığıTrump’ın Erdoğan’a yönelik övgüleri yeni değil. İki lider arasındaki ilişki, zaman zaman gerginliklerle sınansa da, genellikle pragmatik bir zeminde ilerledi. Trump’ın “Erdoğan’la çok iyi ilişkilerim var” ifadesi, geçmişte Suriye’de YPG’ye destek gibi konularda yaşanan anlaşmazlıklara rağmen, kişisel bir uyumun varlığına işaret ediyor. Erdoğan’ın bu övgülere sessizlikle yanıt vermesi, bu uyumun zaten farkında olduğunu ve bunu bir koz olarak masaya sürmeye gerek duymadığını düşündürüyor.
Belki de Erdoğan, Trump’la ilişkisinin sağlamlığını övgülerle değil, somut diplomatik kazanımlarla ölçmeyi tercih ediyor.
7 Nisan 2025 Pazartesi
Trump’ın Stratejik Denge Oyunu: Erdoğan’a Övgü, Netanyahu’ya Sert Çıkış
ˢᵉᵈᵃ ᴾᴱᴷᴳÖᶻ
@Mi_DeliMiDeli
Donald Trump’ın uluslararası ilişkilerdeki tavırları, ilk bakışta çelişkili gibi görünebilir. Netanyahu’ya sert bir üslupla “Sen sus, ben halledeceğim” derken, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik nazik ve övücü yaklaşımı dikkat çekiyor. Ancak bu durum, Trump’ın duygusal tepkilerden çok stratejik bir zekâyla hareket ettiğini gösteriyor. Hem bir poker oyuncusu gibi kartlarını ustalıkla masaya diziyor hem de liderlerle kurduğu ilişkileri kendi senaryosuna uydurmaya çalışıyor.
Netanyahu’ya Sert Tutum: Kontrol ve Güç Gösterisi
Trump’ın Netanyahu’ya karşı sert çıkışı, yüzeyde mantıksız görünebilir; sonuçta İsrail,
Dünya Sahnesinde Menfaat Dansı: Uluslararası İlişkiler
ˢᵉᵈᵃ ᴾᴱᴷᴳÖᶻ
Hayatımızda bazen "herkes kendi çıkarını düşünür" dediğimiz anlar olur ya, işte uluslararası ilişkiler de tam olarak böyle bir sahne. Devletler, koskoca bir dünya tiyatrosunda, hem kendi halklarının refahını garantilemek hem de global arenada güçlü bir yer edinmek için adeta bir dansa kalkar. Peki, bu dansın ritmi nasıl belirleniyor?
Neden her adımda menfaat ön planda?
Öncelikle şunu kabul edelim: Devletler de insanlar gibi. Tıpkı bizim günlük hayatta "önce
Küreselleşmenin Köprüleri: Uluslararası Kuruluşlar ve Egemenliğin Dönüşümü
Bu makale, küreselleşmenin devlet egemenliği üzerindeki etkilerini ve uluslararası kuruluşların bu süreçteki rolünü ele alıyor, ancak konuya alışılmadık bir perspektiften yaklaşıyor: devletlerin egemenliklerini yeniden tanımlama stratejileri ve uluslararası kuruluşların "yumuşak egemenlik" aracı olarak işlev görmesi.
Küreselleşme Sürecinde Uluslararası Kuruluşlar ve Devlet Egemenliği
Küreselleşme, 20. yüzyılın son çeyreğinden itibaren dünya siyasetini, ekonomisini ve kültürünü dönüştüren bir olgu olarak tanımlanır. Bu süreçte uluslararası kuruluşlar (Birleşmiş Milletler, Dünya Ticaret Örgütü, Uluslararası Para Fonu gibi), devletlerin geleneksel egemenlik anlayışını hem tehdit eden hem de yeniden şekillendiren aktörler olarak ortaya çıkmıştır. Ancak, yaygın kanının aksine, küreselleşme devlet egemenliğini
Devrim,siyasal,emperyalizm,demokrasi,faşizm
Devlet Egemenliği,
Uluslararası Kuruluşlar
6 Nisan 2025 Pazar
"Bir kalemin sorumluluğu" Levent Ersin Orallı yazdı
Levent Ersin Orallı
@levent_ersinn
Doç Dr / Hukukçu / Dış Politika Uzmanı
Kalem, yalnızca kelimeleri sıralayan bir araç değildir; o, inançla yoğrulmuş bir iradenin, kökleri derinlere uzanan bir medeniyetin ve vicdanın sesi olmalıdır. Bugün, bu satırları yazarken yalnızca bir yazar değil, aynı zamanda bu milletin tarihine, kültürüne ve
Devrim,siyasal,emperyalizm,demokrasi,faşizm
köşe yazısı,
Levent Ersin Orallı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)