Uğur Mumcu

Uğur Mumcu
Bu toplum, bedeninden hiç eksilmeyen yaralarla yaşıyor…

Gözden kaçanı, görülmeyeni, yok sayılanı, değer verilmeyeni, fark edilmeyeni fark ettirmek için...




14 Temmuz 2012 Cumartesi

Toplumla ve İktidarla aydınların arası bir uçurum

 Nedir Bu Entelektüel?

Ünlü caz saksofoncusu Ornette Coleman, hayatının bir döneminde Bedevi kabilelerinin yanına gitmiş ve bir süre onlarla yaşamış.
Çöl hayatında kabiledeki herkesin önemli bir görevi var. Erkekler avlanıyor, yiyecek buluyor, barınma sorununu hallediyor. Kadınlar çocuklara bakıyor, yemek yapıyor.
Kabilenin en işe yaramaz insanları müzisyenler.

Arada sırada törenler, ayinler veya eğlence için müzik yapıyorlar ama önemli bir işlevleri olmadığı için aşağılanıyorlar. Günde bir kap pirinç karşılığı yine de çalmaya devam ediyorlar.
Ornette Coleman, bunu gördükten sonra, “gerçek müzisyenlerin” onlar olduğunu, çünkü ne para, ne şöhret, ne manevi tatmin hiçbir karşılık bulamadıkları halde çalmaya devam ettiklerini söylüyor.
Yani onlar yalnızca içlerinden geldiği ve belki de başka bir şey yapamadıkları için müzik yapıyorlar.
***
Türkiye’deki entelektüelleri Bedevi müzisyenlere benzetiyorum.
Çünkü genel olarak entelektüellere ihtiyaç duyan bir toplum değiliz. Hem kitleler hem de iktidarlar her zaman aydınlara kızıyor.
Bu da yetmiyor, aydınlar da birbirlerine kızıyor.
Toplumsal sorunlara uzak kalmakla, fildişi kulelerinde yaşamakla, Boğaz’a nazır rakı içmekle suçlanıyorlar. Genel olarak toplumla aydınların ilişkisi yıllardan beri bir türlü çözülmüyor.
İktidarla aydınların arası ise hiçbir zaman düzelmiyor.
İktidarlar, onları gereksiz bir muhalefet olarak görüyor, fazla konuşurlarsa halka şikâyet ediyor. Hemen her iktidar döneminde, azar işitmekle kalmıyorlar, işlerinden oluyorlar, kovuşturmaya uğruyorlar, hapse düşüyorlar, başları dertten kurtulmuyor.
Kimi zaman yalnızca iktidarın değil, çeşitli radikal grupların veya saplantılı tiplerin hedefi haline geliyorlar.
***
Entelektüellerin toplumsal hayatın her alanında etkili olmadığı ülkelerin gelişmesi mümkün mü peki?
Olmadığını anlamak için onların başlarının dertten kurtulmadığı ülkelerin haline bakmak bile yeter.
Entelektüel, yalnızca siyasi alanda görüş bildiren insanlar değil çünkü. Dere yatağına yapılan evlerden kullandığınız teknolojiye, kendi markalarını üretmekten dünyayı değiştirecek buluşlara, çocuklarınızın hayatta kalmasını sağlayacak tıbbi gelişmelerden ülkenin zenginliklerini en iyi biçimde değerlendirecek formüllere, yönetim anlayışından ekonomik yapılanmaya kadar her şey aslında iyi eğitilmiş, uzman entelektüellerle yürüyebilir.
Türkiye iyi yetişmiş çocuklarına bile kötü davranan, onları kolay yoldan para kazanma dışında hiçbir şeye yönlendirmeyen, farklı düşünceler geliştirmelerine yardımcı olmak yerine aksine köstekleyen bir ülke olduğu sürece ne kavgası bitecek ne de dünya üzerindeki yeri değişecek.
Yine de siz bilirsiniz, İslamcı entelektüel, liberal entelektüel, solcu entelektüel, muhalif entelektüel gibi garabetlerle uğraşıp kavgaya devam edebilirsiniz.
Kürşat Başar
14 Temmuz 2012 - Cumhuriyet

Siyasi Forum Siyasi-Politik Haber - Makale - Yazılar -- Sosyoloji Toplum bilimi , sosyoloji ders notları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder