Uğur Mumcu

Uğur Mumcu
Bu toplum, bedeninden hiç eksilmeyen yaralarla yaşıyor…

Gözden kaçanı, görülmeyeni, yok sayılanı, değer verilmeyeni, fark edilmeyeni fark ettirmek için...




16 Ekim 2025 Perşembe

Kırgızistan Borç Silme Kararı

Uzun Vadeli Vizyon: Kırgızistan Borç Silme Kararı ve Stratejik Kazanımların Değeri

ˢᵉᵈᵃ ᴾᴱᴷᴳÖᶻ

Bir Aile Hikâyesiyle Başlayan Düşünce
Çocukluğumda annemden harçlık istediğimde, "Paramız yok" derdi. Cüzdanında para olduğunu gördüğüm halde içimden hayıflanırdım: "Neden bana vermiyor ki?" Oysa büyüyünce anladım ki, o "saklı bütçe" evin geleceği içindi – okul masrafları, zor günler veya uzun vadeli bir yatırım için. Bugün, Türkiye'nin Kırgızistan'a olan 58,8 milyon dolarlık borcu silme kararını eleştirenlere bakınca, o çocuksu hayıflanmayı hatırlıyorum. "Neden içerideki emeklilere, asgari ücretlilere harcamıyorsun?" diye veryansın edenler var. Haklı bir öfke taşıyorlar; enflasyonla boğuşan bir ülkede her kuruş kıymetli. Ama bu karar, kısa vadeli bir "lüks" değil; tıpkı o aile bütçesindeki gibi, geleceğe tohum ekmek. Uzun vadeli düşünmek, günlük popülizmden kurtulmak demek – ve bu, hem bireysel hem ulusal refahın anahtarı.
Kısa Vadeli Öfke, Uzun Vadeli Kazanç: Rakamlar ve GerçeklerTürkiye'nin bu hamlesi, 5 Kasım 2024'te Bişkek'te imzalanan anlaşmayla TBMM'de onaylandı. 2012'de verilen 100 milyon dolarlık düşük faizli krediden kalan kısım siliniyor; karşılığında Kırgızistan, yeşil ekonomi ve çevre projelerine odaklanacak. Resmi gerekçe basit: Kalkınma yardımı yoluyla kardeş ülke ilişkilerini pekiştirmek. Ama asıl hikâye, rakamların ötesinde.


58 milyon dolar, Türkiye'nin 1,1 trilyon dolarlık GSYİH'sine göre bir zerre – %0,005'lik bir feragat. Buna karşılık, Kırgızistan'la ticaret hacmi mevcut 1 milyar dolardan 5 milyar dolara çıkabilir; Türk firmalarına 7 milyar dolarlık enerji ve altyapı projeleri (hidroelektrik santralleri, yollar) açılabilir. Bu, sadece para değil; Orta Asya'da jeopolitik bir köprü. 2011'de benzer bir silme kararı almıştık ve ilişkiler güçlenmişti. Bugün, Rus gazına bağımlılığımız %70'lerdeyken, Kırgızistan'ın yeşil enerji projeleri çeşitlendirme fırsatı sunuyor. Düşünün: Bir F-16 uçağının maliyeti bile 80 milyon dolar; bu silmeyle açılan pazar, istihdam ve ihracatla geri döner.Eleştirmenler – ki içlerinde CHP ve DEM Parti gibi muhalefet sesleri var – bunu "lüks" diye damgalıyor. "Emekliler açken, asgari ücret erirken neden?" diyorlar. Duygusal olarak anlaşılır; elektrik faturalarının %60-70'ini devlet sübvanse ederken (düşük tüketim kademesinde), sosyal yardımlar (evde bakım aylığı 11.539 TL'ye, engelli aylığı 6.364 TL'ye çıktı) artarken bile halkın derdi bitmiyor. Ama bu yardımlar, "sus payı" değil; başka yerlerden (fosil ithalat tasarrufundan) kısıp yaratılan tampon. Sorun, her şeyi "torba bütçe" gibi görmek: Devletin parası avuç avuç dağıtılacak bir şey değil. Kalkınma Bakanlığı fonları, Eximbank kredileriyle ayrı hesaplar dönüyor. Kısa vadeli harcama, popülist bir tatmin verir; ama enflasyonu körükler, yapısal sorunları (eğitim, altyapı) erteletir. Sonuç? Daha koyu krizlere davetiye.
Jeopolitik Fırtına ve Enerji Bağımsızlığı: Asıl ÖncelikAsgari ücret tartışmaları önemli, evet. Ama ufukta jeopolitik bir fırtına var – ve bu, maaş zamlarından daha beter vurur. Orta Asya'da Rusya-Çin gerilimi, Kafkasya'da Ermenistan-Azerbaycan hattı, Doğu Akdeniz'de gaz savaşları... Türkiye, enerji ithalatının %70'ini (Rus gazı, İran petrolü) dışarıya bağımlı. Bir kesinti, ekonomiyi diz çöktürür. Kırgızistan hamlesi burada devreye giriyor: Yeşil enerji projeleriyle çeşitlendirme, Türk Devletleri Teşkilatı'nı güçlendirme fırsatı. Ama asıl kritik, enerji bağımsızlığı.Batı Avrupa, 1900'lerin ortalarında başladığı yatırımlarla (kömür santralleri, sonra yenilenebilir) bizi geçti; biz 2010'larda YEKA ihaleleriyle hızlandık. Kurulu gücümüz 100 GW+'ya çıktı, yenilenebilir payı %50'ye yaklaşıyor. Güneş ve rüzgâr – sonsuz, yerli kaynaklar – yaşamı sürdürecek. Karadeniz gazı (710 bcm rezerv) köprü, Akkuyu nükleer destekleyici; ama asıl yıldız, Ege-Marmara rüzgâr koridorları ve Güneydoğu güneş panelleri. 2035 hedefi: %50 yenilenebilir. Çıkar grupları (fosil lobileri) eskiden engellerdi, şimdi sadece zaman kaybettiriyor. Jeopolitik baskı ezer geçer.Halka "bağımsızlık = güvenlik" diye anlatmak yetmez; somut rahatlama lazım. Fatura indirimleri (%20-30 tasarruf mümkün), istihdam vaadi (yeni projelerde binlerce iş) – bunlar "sus payı" gibi değil, zincirleme etki. Yenilenebilir ucuzlayınca sübvansiyonlar kalkar, ama o zamana kadar tampon tutar.
Sabır, Destek ve İçsel Dönüşüm
Bu girişimler – Kırgızistan'dan Özbekistan anlaşmalarına, Azerbaycan koridorlarına – birbirini besler. Filizlenir, çocuklarımız için refah getirir. Ama yaygınlaşması zor: Uzun vadeli düşünme, içten kaynamalı. Empati ve vizyon, eğitimle sulanır ama kök yoksa filizlenmez. Ailede başlar – sorumlu ebeveynler, rol modeller – ama kısır döngü: Kim kimi eğitecek? Krizler tetikler: Acı dersler, darbe yemek... Geç kalınmazsa kalkarız.Eleştirmenlere seslenelim: Bu, hediye değil; şartlı yatırım. Kısa vadeli veryansın yerine, 5-10 yıl sonrasını düşünün. Yoksa Çin-Rusya o pazarları kapar, biz "gün kurtarma" tuzağında kalırız. Sabır ve destekle, o çocuk hayıflanması güle döner – annem gibi, devlet de haklı çıkar.



Siyasi Forum Siyasi-Politik Haber - Makale - Yazılar -- Sosyoloji Toplum bilimi , sosyoloji ders notları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder