Reel sosyalizmin iflası ve iki kutuplu Dünya’nın sona ermesiyle, sosyalizmin özgürlük ve eşitlik ideali olmaktan çıktığı ve kapitalist sistemin zaferini ilan ettiği iddiası özellikle Batılı ülkelerde büyük bir iştiha ile dile getiriliyordu. Gerçekten de eşitlik ve özgürlük idealiyle inşa edilen reel sosyalist sistem, hem kendi iç çelişkilerini aşamadığı için hem de aşırı biçimde yozlaştığı ve sınıfsız olması gereken bir toplumda ayrıcalıklı bir sınıf oluştuğu için çöküyordu. Ayrıca Marx’ın tahayyül ettiği toplum biçiminin oldukça uzağında olduğu da gün gibi aşikârdı. Nihayetinde reel sosyalizm tarihin
Kaldırıma damladı hepimizin yüreğinden bir damla kan --------------- Sosyoloji Toplum bilimi , sosyoloji ders notları
Uğur Mumcu
Bu toplum, bedeninden hiç eksilmeyen yaralarla yaşıyor…
Gözden kaçanı, görülmeyeni, yok sayılanı, değer verilmeyeni, fark edilmeyeni fark ettirmek için...
Gözden kaçanı, görülmeyeni, yok sayılanı, değer verilmeyeni, fark edilmeyeni fark ettirmek için...
üzerine etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
üzerine etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1 Ağustos 2014 Cuma
Sosyalizm Üzerine
Reel sosyalizmin iflası ve iki kutuplu Dünya’nın sona ermesiyle, sosyalizmin özgürlük ve eşitlik ideali olmaktan çıktığı ve kapitalist sistemin zaferini ilan ettiği iddiası özellikle Batılı ülkelerde büyük bir iştiha ile dile getiriliyordu. Gerçekten de eşitlik ve özgürlük idealiyle inşa edilen reel sosyalist sistem, hem kendi iç çelişkilerini aşamadığı için hem de aşırı biçimde yozlaştığı ve sınıfsız olması gereken bir toplumda ayrıcalıklı bir sınıf oluştuğu için çöküyordu. Ayrıca Marx’ın tahayyül ettiği toplum biçiminin oldukça uzağında olduğu da gün gibi aşikârdı. Nihayetinde reel sosyalizm tarihin
4 Şubat 2012 Cumartesi
Lenin’le Kadın Sorunu Üzerine / Clara Zetkin
Lenin’le kadın sorunu üzerine
Kadın sorunu toplumsal sorunun, işçi sorununun parçasıdır...
(...) Lenin - sözümü kesmeden, birkaç kez onaylayıcı biçimde başını salladı. Sözlerimi bitirince, soran gözlerle ona doğru baktım. “Anlaştık!” dedi. ... “Sadece birkaç ana noktada düşüncelerimi söylemek istiyorum, ki bu noktalarda yaklaşımınızı tamamıyla paylaşıyorum. Eğer bu çalışma eylem, mücadele hazırlayacak ve onları başarılı kılacaksa, bunlar bana süregiden ajitasyon ve propaganda çalışmamız açısından da önemli görünüyor.
“Yönergeler, kadının gerçek kurtuluşunun ancak Komünizmle mümkün olabileceğini kesin bir şekilde ifade etmelidir. Kadının toplumsal ve insani konumu ile, üretim araçları üzerindeki özel mülkiyet arasındaki kopmaz bağ güçlü bir şekilde işlenmelidir. Böylece, kadın hakları savunuculuğuna karşı araya kalın ve silinmez ayrım çizgisi çekilmiş olur. Ama bununla, aynı zamanda, kadın sorununu toplumsal sorunun, işçi sorununun parçası olarak kavrama ve böyle bir sorun olarak onu proletaryanın sınıf mücadelesi ve devrimle sıkı bir şekilde bağlamanın da temeli verilmiş olur.
“Komünist kadın hareketinin kendisi bir kitle hareketi, salt proleterlerin değil, bilakis her türden sömürülen ve ezilenin, kapitalizmin ya da herhangi bir egemenlik ilişkisinin tüm kurbanlarının genel kitle hareketinin bir parçası olmalıdır. Komünist kadın hareketinin proletaryanın sınıf savaşımları ve onun tarihsel yaratısı olan komünist toplum için önemi de burada yatar. Partide Komünist Enternasyonal’de seçkin bir devrimci kadınlar topluluğumuz olduğu konusunda haklı bir gurur duyabiliriz. Ama tayin edici olan bu değildir. Kent ve köydeki milyonlarca emekçi kadını kendi tarafımıza, mücadelelerimize ve özellikle de toplumun komünistçe dönüştürülmesine kazanmalıyız. Kadınlar olmaksızın hiçbir gerçek kitle hareketi olamaz.
Uyanan kadınları eğitmek ve sınıf mücadelesine kazanmak
“Örgütlenme ile ilgili olan şeyler, ideolojik anlayışımızdan çıkar: Komünist kadınların ayrı birlikleri yoktur. Komünist kadının yeri, tıpkı komünist erkeğin olduğu gibi, Partide üyeliktir. Eşit yükümlülükler ve haklarla. Bu konuda hiçbir görüş ayrılığı olamaz. Ancak, gerçeklere gözlerimizi kapayamayız. Parti, özel görevi en geniş kadın kitlelerini uyandırmak, onları partiyle bağlamak ve sürekli olarak onun etkisinde tutmak olan çalışma gruplarna, komisyonlara, komitelere, kollara, ya da başka nasıl adlandırılırsa adlandırılsın, organlara sahip olmalıdır. Bunun için tabii ki, bu kadın kitleleri arasında tamamiyle sistematik bir çalışma yapmamız gerekiyor. Uyanan kadınları eğitmemiz ve Komünist Partisinin önderliği altında proleter sınıf mücadeleleri için kazanmamız ve silahlandırmamız gerekiyor.
“Burada yalnızca fabrikada ya da ev ocağının başında bulunan proleter kadınları düşünmüyorum. Burada aynı zamanda küçük-köylü kadınları, çeşitli katmanların küçük-burjuva kadınları da aklımda. Onlar da hepsi
(...) Lenin - sözümü kesmeden, birkaç kez onaylayıcı biçimde başını salladı. Sözlerimi bitirince, soran gözlerle ona doğru baktım. “Anlaştık!” dedi. ... “Sadece birkaç ana noktada düşüncelerimi söylemek istiyorum, ki bu noktalarda yaklaşımınızı tamamıyla paylaşıyorum. Eğer bu çalışma eylem, mücadele hazırlayacak ve onları başarılı kılacaksa, bunlar bana süregiden ajitasyon ve propaganda çalışmamız açısından da önemli görünüyor.
“Yönergeler, kadının gerçek kurtuluşunun ancak Komünizmle mümkün olabileceğini kesin bir şekilde ifade etmelidir. Kadının toplumsal ve insani konumu ile, üretim araçları üzerindeki özel mülkiyet arasındaki kopmaz bağ güçlü bir şekilde işlenmelidir. Böylece, kadın hakları savunuculuğuna karşı araya kalın ve silinmez ayrım çizgisi çekilmiş olur. Ama bununla, aynı zamanda, kadın sorununu toplumsal sorunun, işçi sorununun parçası olarak kavrama ve böyle bir sorun olarak onu proletaryanın sınıf mücadelesi ve devrimle sıkı bir şekilde bağlamanın da temeli verilmiş olur.
“Komünist kadın hareketinin kendisi bir kitle hareketi, salt proleterlerin değil, bilakis her türden sömürülen ve ezilenin, kapitalizmin ya da herhangi bir egemenlik ilişkisinin tüm kurbanlarının genel kitle hareketinin bir parçası olmalıdır. Komünist kadın hareketinin proletaryanın sınıf savaşımları ve onun tarihsel yaratısı olan komünist toplum için önemi de burada yatar. Partide Komünist Enternasyonal’de seçkin bir devrimci kadınlar topluluğumuz olduğu konusunda haklı bir gurur duyabiliriz. Ama tayin edici olan bu değildir. Kent ve köydeki milyonlarca emekçi kadını kendi tarafımıza, mücadelelerimize ve özellikle de toplumun komünistçe dönüştürülmesine kazanmalıyız. Kadınlar olmaksızın hiçbir gerçek kitle hareketi olamaz.
Uyanan kadınları eğitmek ve sınıf mücadelesine kazanmak
“Örgütlenme ile ilgili olan şeyler, ideolojik anlayışımızdan çıkar: Komünist kadınların ayrı birlikleri yoktur. Komünist kadının yeri, tıpkı komünist erkeğin olduğu gibi, Partide üyeliktir. Eşit yükümlülükler ve haklarla. Bu konuda hiçbir görüş ayrılığı olamaz. Ancak, gerçeklere gözlerimizi kapayamayız. Parti, özel görevi en geniş kadın kitlelerini uyandırmak, onları partiyle bağlamak ve sürekli olarak onun etkisinde tutmak olan çalışma gruplarna, komisyonlara, komitelere, kollara, ya da başka nasıl adlandırılırsa adlandırılsın, organlara sahip olmalıdır. Bunun için tabii ki, bu kadın kitleleri arasında tamamiyle sistematik bir çalışma yapmamız gerekiyor. Uyanan kadınları eğitmemiz ve Komünist Partisinin önderliği altında proleter sınıf mücadeleleri için kazanmamız ve silahlandırmamız gerekiyor.
“Burada yalnızca fabrikada ya da ev ocağının başında bulunan proleter kadınları düşünmüyorum. Burada aynı zamanda küçük-köylü kadınları, çeşitli katmanların küçük-burjuva kadınları da aklımda. Onlar da hepsi
24 Ekim 2010 Pazar
Yolsuzluğun Nedenleri Üzerine Ampirik
YOLSUZLUĞUN NEDENLERİ ÜZERİNE AMPİRİK BİR ÇALIŞMA
M. Umur TOSUN
Bu çalışma, 1982-1995 yılları arasında 44 ülkede yolsuzluk düzeyini belirleyen
faktörleri tespit etmeyi amaçlamaktadır. Yolsuzluğu belirlediği düşünülen
faktörler kanun hakimiyeti, bürokratik kalite, genel devlet harcamalarının
gayrisafi yurtiçi hasıla içindeki payı, kentsel nüfus artış hızı, ekonomik büyüme
oranı, ücret ve maaşların toplam kamu harcamaları içindeki payı ve enflâsyon
oranı olarak seçilmiştir. Yolsuzluk düzeyi ile adı geçen değişkenler arasındaki
ilişkinin tespit edilebilmesi amacıyla ‘Rassal Etkiler Sıralı Probit Modeli’
kullanılmıştır. Sonuç olarak söz konusu faktörlerden, kanun hakimiyeti,
bürokratik kalite, genel devlet harcamalarının gayrisafi yurtiçi hasıla içindeki
payı ve kentsel nüfus artış hızının yolsuzluk düzeyini belirlemede istatistiksel
anlamlılığa sahip olduğu ortaya çıkarılmıştır. Kanun hakimiyeti, bürokratik
kalite ve kamu harcamaları artarken, yolsuzluk düzeyinin azaldığı bununla
birlikte kentsel nüfus artış hızı artarken, yolsuzluğun arttığı sonucuna
ulaşılmıştır.
Yolsuzluk olgusu, genellikle kişisel çıkar sağlamak amacıyla kamu
görevinin kötüye kullanılması olarak tanımlanmaktadır. Yukarıdaki tanımdan
da anlaşılabileceği gibi, yolsuzluk kamu kesimi ile sınırlandırılmıştır. Halbuki
literatürde bazı yazarlar yolsuzluğun kamu sektörü ile sınırlı tutulmasının
konunun kapsamını daraltacağını ileri sürerek, özel sektörde de yolsuzluğun
varlığını hissettirebileceğini ileri sürmektedirler. Örneğin Coase (1979) ve
Cingi (1994) makalelerinde bu tür bir yolsuzluktan bahsetmektedir.
Yolsuzluğun tanımlanmasında yaşanan bu soruna rağmen yolsuzluk,
genellikle kişisel çıkar sağlamak amacıyla kamu görevinin kötüye kullanılması
olarak tanımlanmaktadır. Bu çalışmada da, söz konusu tanım, hareket
noktası olacaktır.
M. Umur TOSUN
Bu çalışma, 1982-1995 yılları arasında 44 ülkede yolsuzluk düzeyini belirleyen
faktörleri tespit etmeyi amaçlamaktadır. Yolsuzluğu belirlediği düşünülen
faktörler kanun hakimiyeti, bürokratik kalite, genel devlet harcamalarının
gayrisafi yurtiçi hasıla içindeki payı, kentsel nüfus artış hızı, ekonomik büyüme
oranı, ücret ve maaşların toplam kamu harcamaları içindeki payı ve enflâsyon
oranı olarak seçilmiştir. Yolsuzluk düzeyi ile adı geçen değişkenler arasındaki
ilişkinin tespit edilebilmesi amacıyla ‘Rassal Etkiler Sıralı Probit Modeli’
kullanılmıştır. Sonuç olarak söz konusu faktörlerden, kanun hakimiyeti,
bürokratik kalite, genel devlet harcamalarının gayrisafi yurtiçi hasıla içindeki
payı ve kentsel nüfus artış hızının yolsuzluk düzeyini belirlemede istatistiksel
anlamlılığa sahip olduğu ortaya çıkarılmıştır. Kanun hakimiyeti, bürokratik
kalite ve kamu harcamaları artarken, yolsuzluk düzeyinin azaldığı bununla
birlikte kentsel nüfus artış hızı artarken, yolsuzluğun arttığı sonucuna
ulaşılmıştır.
Yolsuzluk olgusu, genellikle kişisel çıkar sağlamak amacıyla kamu
görevinin kötüye kullanılması olarak tanımlanmaktadır. Yukarıdaki tanımdan
da anlaşılabileceği gibi, yolsuzluk kamu kesimi ile sınırlandırılmıştır. Halbuki
literatürde bazı yazarlar yolsuzluğun kamu sektörü ile sınırlı tutulmasının
konunun kapsamını daraltacağını ileri sürerek, özel sektörde de yolsuzluğun
varlığını hissettirebileceğini ileri sürmektedirler. Örneğin Coase (1979) ve
Cingi (1994) makalelerinde bu tür bir yolsuzluktan bahsetmektedir.
Yolsuzluğun tanımlanmasında yaşanan bu soruna rağmen yolsuzluk,
genellikle kişisel çıkar sağlamak amacıyla kamu görevinin kötüye kullanılması
olarak tanımlanmaktadır. Bu çalışmada da, söz konusu tanım, hareket
noktası olacaktır.
Devrim,siyasal,emperyalizm,demokrasi,faşizm
ampirik,
nedenleri,
üzerine,
yolsuzluğun
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)