Uğur Mumcu

Uğur Mumcu
Bu toplum, bedeninden hiç eksilmeyen yaralarla yaşıyor…

Gözden kaçanı, görülmeyeni, yok sayılanı, değer verilmeyeni, fark edilmeyeni fark ettirmek için...




24 Ekim 2010 Pazar

Yolsuzluğun Nedenleri Üzerine Ampirik

YOLSUZLUĞUN NEDENLERİ ÜZERİNE AMPİRİK BİR ÇALIŞMA
M. Umur TOSUN

Bu çalışma, 1982-1995 yılları arasında 44 ülkede yolsuzluk düzeyini belirleyen
faktörleri tespit etmeyi amaçlamaktadır. Yolsuzluğu belirlediği düşünülen
faktörler kanun hakimiyeti, bürokratik kalite, genel devlet harcamalarının
gayrisafi yurtiçi hasıla içindeki payı, kentsel nüfus artış hızı, ekonomik büyüme
oranı, ücret ve maaşların toplam kamu harcamaları içindeki payı ve enflâsyon
oranı olarak seçilmiştir. Yolsuzluk düzeyi ile adı geçen değişkenler arasındaki
ilişkinin tespit edilebilmesi amacıyla ‘Rassal Etkiler Sıralı Probit Modeli’
kullanılmıştır. Sonuç olarak söz konusu faktörlerden, kanun hakimiyeti,
bürokratik kalite, genel devlet harcamalarının gayrisafi yurtiçi hasıla içindeki
payı ve kentsel nüfus artış hızının yolsuzluk düzeyini belirlemede istatistiksel
anlamlılığa sahip olduğu ortaya çıkarılmıştır. Kanun hakimiyeti, bürokratik
kalite ve kamu harcamaları artarken, yolsuzluk düzeyinin azaldığı bununla
birlikte kentsel nüfus artış hızı artarken, yolsuzluğun arttığı sonucuna
ulaşılmıştır.

Yolsuzluk olgusu, genellikle kişisel çıkar sağlamak amacıyla kamu
görevinin kötüye kullanılması olarak tanımlanmaktadır. Yukarıdaki tanımdan
da anlaşılabileceği gibi, yolsuzluk kamu kesimi ile sınırlandırılmıştır. Halbuki
literatürde bazı yazarlar yolsuzluğun kamu sektörü ile sınırlı tutulmasının
konunun kapsamını daraltacağını ileri sürerek, özel sektörde de yolsuzluğun
varlığını hissettirebileceğini ileri sürmektedirler. Örneğin Coase (1979) ve
Cingi (1994) makalelerinde bu tür bir yolsuzluktan bahsetmektedir.
Yolsuzluğun tanımlanmasında yaşanan bu soruna rağmen yolsuzluk,
genellikle kişisel çıkar sağlamak amacıyla kamu görevinin kötüye kullanılması
olarak tanımlanmaktadır. Bu çalışmada da, söz konusu tanım, hareket
noktası olacaktır.
Tanım ile ilgili güçlüklere rağmen, dünyada ve ülkemizde son yıllarda
yolsuzluk olgusuna yönelik çalışmaların arttığı görülmektedir. Söz konusu
çalışmalar bir yandan yolsuzluğun ekonomik sonuçlarını tespit etmeye
yönelirken diğer yandan yolsuzluğun nedenlerini ortaya çıkarmayı
amaçlamaktadır. Bu amaçla bağımsız uluslararası örgütler tarafından
yayımlanan yolsuzluk endekslerinden yararlanıldığı bilinmektedir. Söz
konusu endeksler şu örgütler tarafından yayımlanmaktadır:


a)YönetimGeliştirme Enstitüsü (IMD-Institute for Management Development),
b)İktisatçılar Haber Alma Birimi (EIU-Economists Intelligence Unit),
c)Standard & Poors,
d)Dünya Bankası (IBRD-International Bank for Reconstruction and Development),
e)Politik Risk Hizmetleri Grubu (PRS-Political Risk Services),
f)Uluslararası Şeffaflık Örgütü (TI-Transparency
International),
g)Politik ve Ekonomik Risk Danışmanlık (PERC-Politicaland Economic Risk Consultancy).

Ayrıca, yolsuzluğu ölçmeye yönelik olarak Gallup tarafından 44 ülkede uygulanan bir anket de bulunmaktadır.

Yolsuzluk anketlerinin ortak özelliği, insanların yolsuzluğu algılamalarının bir
yansımasını gösteriyor olmasıdır. Söz konusu endekslerden akademik
araştırmalarda en çok kullanılanı, Politik Risk Grubu tarafından yayınlanan
“Uluslararası Ülke Risk Rehberi” (ICRG-International Country Risk
Guide)’dir (Alesina ve Weder 1999:9). Zira ICRG, en uzun zaman diliminde,
en çok ülke sayısına yer veren endekstir. Bu noktadan hareketle, bu
çalışmada da ICRG “Algılanan Yolsuzluk Endeksi” kullanılmaktadır. Yine
çalışma, söz konusu endeksi kullanmak suretiyle yolsuzluğu belirleyen
ekonomik ve kurumsal faktörler üzerine bir deneme niteliği taşıma amacını
gütmektedir.

Literatürde, yolsuzluğu belirleyen faktörlere ilişkin olarak yapılan
ampirik çalışmalar hem sayı hem de nitelik olarak yolsuzluğun sonuçlarına
yönelik çalışmalardan daha azdır . Bu çalışma ile söz konusu farkın
kapanmasına bir katkı sağlamak talî bir amaç olarak görülebilir. Literatürde
yolsuzluğun nedenlerine ilişkin çalışmalar; Braun ve Di Tella (2000), La
Porta, de Silanes, Shleifer veVishny (1999), Murphy, Shleifer ve Vishny
(1991), Rauch ve Evans (2000), Laffont ve N’Guessan (1999), Van
Rijckeghem ve Weder (1997), Treisman (2000), Wei (2000), Swamy, Knack,
Lee ve Azfar (2001) tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmalar sonucunda
yolsuzluğu belirleyen faktörler ve etkileri açısından şunlar
söylenebilmektedir: Enflâsyon oranındaki değişkenlik, etnik bölünmüşlük,
fakirlik, Fransız veya sosyalist hukuk kökeni, Katolik ve Müslüman nüfusun
fazla olması, ekonominin dışa kapalı olması, kamu kesiminde düşük
ücretlerin varlığı, kadın işgücünün toplam işgücü içindeki payının düşük
olması yolsuzluk düzeyini artıran faktörler arasında istatistiksel anlamlılığa
sahip faktörler olarak tespit edilmiştir. Bu çalışma ile yukarıda sayılan
değişkenlere bir takım yeni değişkenlerin eklenebileceği düşünülmektedir. Bu
düşünceden hareketle aşağıdaki teorik çerçeve ve model yardımıyla,
yolsuzluğu belirleyen faktörlerin yolsuzluk düzeyini açıklama güçleri
belirlenmeye çalışılacaktır.

TEORİ

Yolsuzluğun, kamu görevinin kötüye kullanılması olarak tanımlanması
beraberinde yolsuzluğun kamu ekonomisi içindeki yerinin tespit edilmesini
ve açıklanmasını zorunlu kılmaktadır. Kamu ekonomisindeki literatüre göre,
yolsuzluk büyük ölçüde devletin ekonomiye müdahalesi nedeniyle kısıtlanan
ekonomik faaliyetler sonucunda ortaya çıkan rantların yasadışı yollarla ele
geçirilmesi ile oluşmaktadır. Burada rant kavramı faktör sahiplerinin,
faktörün alternatif maliyetini aşan bir getiriyi elde etmesini açıklamak üzere
kullanılan ekonomik rant kavramından farklıdır.

Tollison’a (1982:576) göre, rantların iki kaynağı bulunmaktadır.
Bunlardan birincisi fiyat mekanizması içinde “doğal” olarak ortaya
çıkmaktadır (örneğin arz ve talep eğrilerinin kayması vb.). Ekonomide değer
yaratıcı faaliyetleri teşvik eden unsur, piyasa mekanizması içinde doğal olarak
ortaya çıkan bu rant beklentisidir. Söz konusu aşırı getiri (pozitif veya
negatif) kısa süreli olup, rekabet nedeniyle ortadan kalkacak, normal seviyeye
inecektir. Bu şartlar altında “kâr peşinde koşma” ile “rant kollama” aynı
anlama gelecektir. Konumuz açısından yolsuzluğa yol açan “rant kollama”
faaliyeti içindeki rant kavramı ise, fiyat mekanizması içinde “yapay” olarak
yaratılmaktadır. Devletin yapay rant yaratma kabiliyeti, büyük ölçüde
piyasaya yaptığı müdahalelerdeki başarısızlıklarından kaynaklanmaktadır.
Devletin piyasaya müdahalesinin gerekçeleri şöyle sıralanmaktadır:

a) Piyasa başarısızlıkları (sosyal mallar vs.),
b) Servetin ve gelirin yeniden dağıtımı,
c) Seçmenlerin ve baskı gruplarının isteklerine cevap verme,
d) Bürokratik davranış.

Yukarıda sayılan müdahale nedenlerini temsil etmek üzere, kanun
hakimiyeti, büyüme oranı, ücret ve maaşların toplam harcamalar içindeki
payı, bürokratik kalite, genel devlet harcamalarının gayrisafi yurtiçi hasıla
içindeki payı, kentsel nüfus artış hızı ve enflâsyon oranı gösterge olarak
seçilmiştir. Bu göstergelerin seçilmesinin arkasında yatan mantık şöyle ifade
edilebilir:

Belirli bir ülkede vatandaşların kurum ve kuralları anlaşmazlıkların
çözümünde yararlı bir araç olarak görmesi kanun hakimiyeti olarak ifade
edilmektedir. Kanunların varlığı ve devletin kanunları yaptırım gücüyle
desteklemesi piyasa başarısızlıkları ana başlığı altında ifade edilen “adalet”
sosyal malının en önemli alt başlığını temsil etmek üzere kullanılmıştır. Öte
yandan kamu harcamaları, genel olarak diğer piyasa başarısızlıkları olarak
ifade edilen dışsallıklar, eksik bilgi, bazı piyasaların var olmayışı (örneğin
emeklilik sigortası vb.) gibi başarısızlıkların ortadan kaldırılmasında
kullanılan diğer bir araç olarak görülmektedir. Kamu harcamaları, söz
konusu başarısızlıkların ortadan kaldırılması için kullanılırken ister istemez
özel sektör için ekonomik faaliyetleri kısıtlıyıcı bir özellik taşıyabilecek ve
“yapay” rant yaratımına katkıda bulunabilecektir. Ayrıca büyüyen bir
ekonomide kısıtlanan ekonomik faaliyetlerin boyutlarının ve niteliğinin de
yolsuzlukları genişletici bir rol üstleneceği düşünülmektedir.

Servetin ve gelirin yeniden dağıtımı politikasına yönelik olarak devletin,
kamu sektöründe çalışan sayısını artırarak özel sektöre oranla daha “güvenli
işler” yaratması diğer bir yapay rant yaratım türünü teşkil etmektedir. Öte
yandan, ücret ve maaşların toplam kamu harcamaları içindeki payının artması
bürokraside rantların yasa dışı yollarla ele geçirilme biçimi olarak daha
evvelce ifade edilen yolsuzlukların bir nebze olsun azalmasına yardımıcı
olabileceği düşünülmektedir. Bunun yanında, servetin ve gelirin yeniden
dağıtım politikasını olumsuz yönde etkileyen bir unsur olan enflâsyon
modele dahil edilmektedir.

Seçmen ve baskı gruplarının isteklerine cevap verme ise modele kentsel
nüfus artış hızıyla yansıtılmaya çalışılmıştır. Vatandaşların istek ve arzularının
yerinde giderilebilmesi bir yandan ülke içindeki göçün önlenmesine yardım
ederken diğer yandan ekonomideki tahsis mekanizmasının etkinliğinin
göstergesi sayılabilmektedir.

Bürokratik davranış ise politik baskılardan bağışıklığı ifade eden
bürokratik kalite endeksi kullanmak suretiyle ile modele yansıtılmıştır.
Yukarıda ifade edilen görüşler doğrultusunda beklenen etkiler ise
şöyledir:

a) Kanun hakimiyeti arttıkça, yolsuzluğun azalması,
b) Bürokratik kalite arttıkça, yolsuzluğun azalması,
c) Genel devlet harcamalarının gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYİH)
içindeki payı arttıkça, yolsuzluğun artması
d) Büyüme hızı arttıkça, yolsuzluğun artması
e) Kentsel nüfus artış hızı arttıkça, yolsuzluğun artması,
f) Enflâsyon arttıkça, yolsuzluğun artması,
g) Ücret ve maaşlar toplam kamu harcamaları içindeki payı arttıkça,
yolsuzluğun azalması.

VERİLER: KAYNAĞI VE TANIMI

Yukarıda yolsuzluk düzeyini belirleyen ekonomik ve kurumsal
faktörlerden bahsettik. Bu bölümde ise söz konusu ekonomik ve kurumsal
faktörlere ait verilerin tanım ve kaynaklarından bahsedilecektir.
Çalışmada kullanılan örneklem 44 ülke için 1982-1995 yıllarını
kapsamaktadır. Bu zaman aralığının 1995 yılı ile sınırlandırılmasının nedeni,
1995 yılından sonra ampirik çalışmada kullanılan “Algılanan Yolsuzluk
Endeksi”nin hesaplanma yönteminin değişmiş ve diğer yıllarla
karışılaştırılabilme özelliğini yitirmiş olmasıdır.

Yolsuzluk Endeksi

“Algılanan Yolsuzluk Endeksi”nin kaynağını PRS (Political Risk
Services) oluşturmaktadır. Ülkelere verilen yolsuzluk dereceleri 0 ilâ 6
arasında tam sayı değerlerden oluşmaktadır. Veri ülkede yolsuzluğun en
yüksek düzeyini “0”, en alt düzeyini ise “6” derecesi temsil etmektedir.
Çalışmada kolaylık sağlanması açısından, endeks değerlerinin herbirinden
“6” çıkarılmıştır. Böylelikle “0”, yolsuzluk düzeyinin az olduğu ülkeleri; “6”
ise yolsuzluk düzeyinin nispeten fazla olduğu ülkeleri ifade etmektedir.

Genel Devlet Harcamalarının GSYİH İçindeki Payı

Kamu harcamalarının bütün ülkelerce karşılaştırılabilir olması, devletin
tüm harcamalarının kapsanmasındaki güçlükler ve hesaplar arası
aktarmalardan kaynaklanan çift saymalardan kaçınmak amacıyla, dar anlamda
kamu harcamalarından, yararlanılacaktır. Verinin kaynağı “Dünya Gelişmişlik
Göstergeleri CD-ROM” dur. Adı geçen kaynakta “genel devlet
harcamalarının / GSYİH” (Dünya Bankası:1999) oranı, kamu harcamaları
göstergesi olarak kullanılmıştır. Söz konusu gösterge, bütün devlet
kademelerinde mal ve hizmet satın alımı için yapılan carî harcamaları
kapsamaktadır. Bu harcamalar içine, kamu iktisadî teşebbüslerinin mal
alımları dahil edilmemiştir. Bununla birlikte, ülkenin millî güvenlik ve
savunmasına yönelik olarak yapılan sermaye harcamaları da söz konusu
göstergeye dahil edilmiştir .

Kanun Hâkimiyeti

Kanun hâkimiyeti endeksi, ICRG tarafından yayımlanan bir endekstir.
Söz konusu gösterge, vatandaşların mevcut kurumları, kanunların
uygulamasında ve anlaşmazlıkların çözümünde ne dereceye kadar
kabullendiklerini göstermektedir. Endekste ülkelere 0 ile 6 arasında tam sayı
değerler verilmektedir. Yüksek tam sayı değerler, siyasî kurumların
geçerliliğini, güçlü bir adlî sistemin varlığını ve siyasî gücün anti-demokratik
bir kesintiye uğramadan düzenli bir şekilde devredildiğini ve kullanıldığını
ifade etmektedir. Düşük tam sayı değerler, ülkede, hak aramanın fiziksel
güce dayalı olduğunu veya gayrimeşru araçlarla yapıldığını göstermektedir.
Ayrıca düşük tam sayı değerler, yeni liderlerin, eski yönetimin taahhüt ettiği
yükümlülükleri yerine getirmekte isteksiz olduklarını da göstermektedir.

Bürokratik Kalite

ICRG tarafından yayımlanan bürokratik kalite endeksi, diğer
endekslerde olduğu gibi 0 ile 6 arasında tamsayı değerler almaktadır. Yüksek
tam sayı değerler, bürokratların, politik baskılardan bağışık olduklarını ve
devlet hizmetlerinde kesintiye uğramadan veya politika uygulamalarında
önemli değişiklikler olmaksızın hükmetme gücü ve uzmanlığına sahip
olduklarını göstermektedir. Ayrıca işe alınma ve eğitimlerinin yerleşmiş
kurallar ile yapıldığını da göstermektedir. Düşük tamsayı değerler ise
bunların tam tersini ifade etmektedir.

Ekonomik Büyüme Oranı

Verinin kaynağını, “Dünya Gelişmişlik Göstergeleri CD-ROM”u
oluşturmaktadır. Büyüme oranı, 1995 sabit fiyatlarıyla ABD doları cinsinden
hesaplanmaktadır.

Ücret ve Maaşların Toplam Kamu Harcamaları İçindeki Payı

Ücret ve maaş ödemelerinin toplam kamu harcamaları içindeki payı,
ampirik çalışmada kullanılan diğer bir göstergedir. Söz konusu göstergenin
de kaynağını, “Dünya Gelişmişlik Göstergeleri CD-ROM”u (Dünya
Bankası :1999) oluşturmaktadır. Ücret ve maaş ödemeleri aynî olarak değil,
ancak nakit olarak kamu görevlilerine icra ettikleri hizmetlerin karşılığında
yapılan her türlü ödemeyi kapsamaktadır. Nakit ödemeler gayrisafi olarak
hesaplanmıştır. Başka bir deyişle vergiler ve sosyal güvenlik işveren payları
rakamlara dahil edilmiş bulunmaktadır. Veri, sadece merkezî devlet ücret ve
maaş ödemelerinin toplam harcamalar içindeki payını içermektedir.

Kentsel Nüfus Artış Hızı

Her bir ülkede yıl ortasında kent olarak tanımlanan yerleşim
birimlerinde oturan ve Birleşmiş Milletlere bildirilen kent nüfusundaki
artıştır. Verinin kaynağını yine “Dünya Gelişmişlik Göstergeleri CD-ROM”
(Dünya Bankası:1999) oluşturmaktadır.

Enflâsyon Oranı

Enflâsyon oranı, tüketici fiyat endeksi kullanılarak hesaplanmıştır.
Verinin kaynağını, “Dünya Gelişmişlik Göstergeleri CD-ROM” (Dünya
Bankası :1999) oluşturmaktadır. 1995 yılı baz alınarak hesaplanmıştır.
Tüketicilerin sabit bir mal ve hizmet sepetini elde etmek için katlandıkları
maliyetteki değişmeleri göstermektedir.

MODEL

Çalışmanın bu bölümünde, ampirik incelemelere başlamadan önce, bu
ampirik incelemelerin dayandırıldığı ekonometrik modelin ve tahmin
yönteminin kısaca açıklanması gerekmektedir. Çalışmada kullanılan
ekonometrik model ile yolsuzluk olgusunu belirleyen ekonomik ve kurumsal
faktörlerin, yolsuzluk üzerindeki göreceli etkilerinin öngörülmesi
amaçlanmaktadır. Bu bağlamda, kullanılan regresyon modeli tahmin
yöntemi, benzeri çalışmalarda kullanılan regresyon tahmin yöntemlerinden
farklılık arzetmektedir. Bu farklılığın nedenlerinden biri, literatürdeki bir çok
çalışmada göz ardı edilen, ekonometrik modelin bağımlı değişkeninin ‘kesikli
bağımlı değişken’ olmasıdır. Bağımlı değişken olarak kullanılan ‘yolsuzluk
endeksi’, 0 ile 6 tam sayıları arasında derecelendirilmiş değerler alan kesikli
bir değişken niteliğinde olduğu için, regresyon modelinin tahmin
edilmesinde OLS-Ordinary Least Square (Sıradan En Küçük Kareler)
tahmin yöntemi uygun değildir. Diğer çalışmalardan farklı olmasının bir
başka nedeni ise, modelde, yalnızca ülke farklılıklarını ortaya koyan ‘yatay-
kesit veri’ kullanımının yerine, farklı ülkelere ait bilginin zaman içindeki
değişimini de ortaya koyan ‘panel veri’ kullanımının temel alınmasıdır. Bu tür
çalışmalarda, sayısal bilginin, hem yatay-kesit boyutundan hem de zaman
boyutundan yararlanılarak, ülkeler arası farklılıkların dinamik etkilerinin
içerilmesinin yanında, tahminlerde kullanılan gözlem sayısının artması
nedeniyle ekonometrik sonuçların tutarlılığının artırılmasına da katkı
sağlanmaktadır.

Bu bağlamda, yolsuzluk ve yolsuzluğu belirleyen ekonomik ve kurumsal
faktörler arasındaki göreceli ilişkiyi açıklamak amacıyla kurulan ekonometrik
model, rassal etkiler (random effects) panel veri tahmin yaklaşımı ile ‘kesikli
bağımlı değişkenli olasılık modelleri’ sınıflamasına giren sıralı probit tahmin
yaklaşımının bir bileşimi olan Rassal Etkiler Sıralı Probit (Random
Effect Ordered Probit) Modeli olarak adlandırılabilir. Bahsi geçen
modelin ekonometrik ayrıntıları, bunu izleyen bölümde kısaca yer
almaktadır.

Bulguların Yorumu

1982 ile 1995 yıllarını kapsayan 44 ülke için kamu harcamaları, kanun
hâkimiyeti, bürokratik kalite ve kentsel nüfus artış oranı yolsuzluğu
belirleyen faktörler arasında sayılabilirken; büyüme oranı, kamu görevlilerine
ödenen ücretlerin ve enflâsyon oranının yolsuzluk düzeyini belirleyen
faktörler arasında yer almadığı tespit edilmiştir. Genel devlet harcamalarının
GSYİH içindeki payının teorik beklentilerin aksine, yolsuzluk düzeyi ile ters
orantılı bir ilişki içinde olması, söz konusu etkinin gelişmiş ülkelerde kamu
harcamalarını daha etkin gerçekleştirmesinden kaynaklanabileceği kanısını
yaratmıştır. Bu doğrultuda, kamu harcamaları için gelişmiş ve azgelişmiş
ülke ayrımına gidilmiştir. Benzer şekilde, kamu görevlilerine ödenen ücret ve
maaşların yolsuzluk düzeyi ile herhangi bir ilişkisinin ortaya çıkarılamamış
olması, teorik kapsamda çok anlamlı bulunmamış ve söz konusu değişken
için de, gelişmiş-az gelişmiş ülke ayrımına gidilmiştir. Bu noktadan hareketle,
bulgular açısından şunlar ifade edilmektedir;

Genel devlet harcamaları ile yolsuzluk arasındaki ters orantılı ilişki,
kamu harcamalarının etkin kullanılması ile ilgili bir yorumu beraberinde
getirmektedir. Ampirik bulgulardan da anlaşılacağı gibi, belli bir maddî refah
(10.000 $) düzeyinin üzerindeki ülkelerde yapılan genel devlet harcamalarının
amaçlarının ve nihaî etkilerinin, bu maddî refah düzeyinin altında kalan
ülkelerdekinden çok farklı olabileceği gerçeği göz ardı edilmemelidir.
Gelişmiş ülkelerde, gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelere kıyasla, kamu
harcamalarının daha etkin ve yerinde kullanıldığı düşünülecek olursa, etkin
kullanılan kamu harcamalarının yolsuzluğun azalmasında yadsınamayacak bir
paya sahip olduğu ileri sürülebilmektedir. Başka bir deyişle, kamu
harcamalarının etkililiği (hedefe ulaşma derecesi) arttıkça, yolsuzluk düzeyi
azalabilmektedir.

Bu ampirik çalışmada, yolsuzluk düzeyini belirleyen faktörlerden bir
diğeri de kanun hâkimiyeti olarak tespit edilmiştir. Bulgulara göre “kanun
hâkimiyeti”’nin yolsuzluk düzeyine etkisi ters orantılı ve önemli derecede
anlamlı bulunmaktadır. Bu sonuç, iteratürde yapılan birçok çalışmayla
tutarlılık arz etmektedir.

Bulguların, yolsuzluk düzeyini tespit ettiğini gösterdiği diğer bir faktör,
bürokratik kalitedir. Teorik açıklamalarımızda belirtildiği gibi, bürokratik
kalitenin, yolsuzluk düzeyinin tespitinde önemli bir yeri bulunmaktadır. Bu
ampirik bulgularla, teoriyi destekler sonuçlara ulaşılmaktadır. Bürokratik
kalitenin artması, yolsuzluk düzeyinin azalmasına neden olmaktadır. Ayrıca
literatürde bürokratik kalite ile yolsuzluk arasında benzer bir ilişki La Porta,
de Silanes, Shleifer ve Vishny (1999) tarafından da bulunmuştur.

Daha önce de ifade edildiği gibi, kentsel nüfus artış oranının yüksek
olduğu ülkelerde hızlı gelişmelere ayak uydurulamaması, yolsuzluğa neden
olabilmektedir. Yeterli kentsel yaşam alanlarının yaratılamaması, bir yandan
devletin arazilerinin işgaline, öte yandan söz konusu alanların alt yapı
hizmetlerinin yapılması açısından devletin zarara uğramasına yol
açabilmektedir. Bu noktadan hareketle, işgal edilen arazilerin yasal hale
getirilebilmesi ve gerekli hizmetlerin işgalcilerin ayağına götürülebilmesi için
yolsuzluklara başvurulabilmektedir. Dolayısıyla, kent nüfus artış oranı ile
yolsuzluk arasındaki doğru orantılı ilişki, iktisadî koşulların değişimi ile ortaya
çıkan toplumsal dönüşüm talebine, kamu hizmetlerinin ayak
uyduramamasının ve bu dönüşüm sırasında bireylerin yüksek yaşam
standardını yakalamakta gecikmesinin bir sonucu olarak yolsuzluğun ortaya
çıkması ile açıklanabilir.

Kamu görevlilerinin ücretlerinin yolsuzluk düzeyi üzerine etkisinin
ülkeler açısından farklılaşması, bu ampirik çalışmanın diğer önemli bir
bulgusudur. Kamu maaş ve ücret rejimlerinin yolsuzluk üzerindeki etkisi,
ülkelerin gelişmişlik düzeylerine bağlı olarak farklı bir biçimde ortaya
çıkmaktadır. Bu farkın muhtemel bir açıklaması şu olabilir: Az gelişmiş
ülkelerde, memur maaş düzeyinin düşük olması, bütçede personel
harcamaları için ayrılmış belli bir ödenekle daha fazla memur istihdam
ederek siyasî kaygılarla rant dağıtma amacından kaynaklanıyor olabilir. Başka
bir deyişle, kamu sektöründeki ücret ve maaş harcamalarının toplam
harcamalar içindeki payının artması, az gelişmiş ülkelerde, rant kollayan
kamu çalışanlarının sayısındaki bir artışı simgelerken, gelişmiş ülkelerde
kamu çalışanlarının gelirindeki bir artışı simgelemektedir. Bu yüzden, kamu
sektörü ücret ve maaş harcamalarının payı ile yolsuzluk arasında, az gelişmiş
ülkelerde doğru orantılı bir ilişki gözlemlenirken, gelişmiş ülkelerde ters
orantılı bir ilişki gözlenmektedir.

SONUÇ

Sonuç olarak yukarıda ifade edilen beklentiler doğrultusunda, kanun
hakimiyeti, bürokratik kalite, kamu harcamaları ve kentsel nüfus artış hızının
yolsuzluk düzeyini belirlemede istatistiksel olarak anlamlı göstergeler olarak
ortaya çıktığı görülmektedir. Kanun hakimiyeti ile bürokratik kalite artarken
yolsuzluk düzeyi beklentiler doğrultusunda azalmakta, kentsel nüfus artış
hızının artması yine beklentiler doğrultusunda yolsuzluk düzeyini
artırmaktadır. Kamu harcamalarının/GSYİH içindeki payı artarken
beklentilerin aksine yolsuzluk düzeyinin azaldığı görülmektedir. Öte yandan,
enflâsyon, büyüme ve ücret ve maaşların, yolsuzluğun düzeyini belirlemede
herhangi bir etkiye sahip olmadıkları görülmektedir. Kamu harcamalarının
beklentilerin aksine yolsuzluk düzeyini azaltması, gelişmiş ve az gelişmiş ülke
ayrımında farklılaşmaktadır. Gelişmiş ülkeler, her ne kadar daha büyük kamu
harcamaları yapsalar da, harcamalar yolsuzluğun ortaya çıkmasını önleyecek
şekilde gerçekleşmektedir. Bununla birlikte az gelişmiş ülkelerde kamu
harcamaları, yapay rant yaratarak yolsuzluklara neden olabilmektedir. Az
gelişmiş ülkelerdeki söz konusu durumun muhtemel bir açıklaması olarak
harcamaların etkin ve etkili kullanılamayışı gösterilebilmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder