Uğur Mumcu

Uğur Mumcu
Bu toplum, bedeninden hiç eksilmeyen yaralarla yaşıyor…

Gözden kaçanı, görülmeyeni, yok sayılanı, değer verilmeyeni, fark edilmeyeni fark ettirmek için...




ideolojik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ideolojik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Şubat 2012 Cumartesi

Anarşi, Anarşizm ve Anarşist Nedir?

Anarşizmin tarihsel kökeni ve ideolojik açılımı

Anarşizm, toplum-birey üzerinde baskı, zor veya benzeri bir egemenlik kurmayı amaçlayan Devlet ya da benzer türevleri reddeden; Sömürü ve hükümdarlığın olmamasını amaçlayan ideolojik bir düşünce akımıdır. Başka bir deyişle anarşizm, bireylerin birbirleriyle eşit haklara sahip, özgürce işbirliği içinde olabileceği bir toplum yaratmayı amaçlayan politik bir kuramdır. Anarşizm bireye ve onların bireyselliğine zararlı olarak düşünülen tüm hiyerarşik yönetim ve kontrol biçimlerine karşı çıkar. Devletin ekonomik sistemi (Feodalizm, Kapitalizm, Emperyalizm, Sosyalizm, Komunizm) ne olursa olsun, anarşizme göre bireyin yaşam tercihleri üzerinde herhangi bir zorbalık ya da zorunluluk kabul edilmez.

Anarşizm genel olarak Devlet yada yönetim araçlarına karşı şiddet yöntemini öngören bir hareket biçiminde algılanır. Oysa ki Anarşizm, hükümetin birey üzerindeki olağanüstü gücüne karşı basit bir başkaldırının ötesinde, çok daha incelikli ve nüanslı bir gelenektir. Anarşistler iktidar ve hükmetmenin, toplum için zaruri bir gereksinim olduğu fikrine karşı çıkarlar. Bunun yerine daha işbirlikçi, hiyerarşi karşıtı toplumsal formları, politik ve ekonomik örgütlenmeleri savunurlar.

Anarşizm, merkezi politik yapılar, üretim araçlarının özel mülkiyeti ve ekonomik kurumlar yerine toplumsal ilişkilere dayanan gönüllü etkileşim ve özyönetimi savunur, özgürlük ve otonomi ile karakterize edilen bir toplumu arzular. Özgür bireylerin gönüllü etkileşimine dayanan bir toplumu, bireylerin ve toplulukların alınan kararlardan etkilendikleri ölçüde söz sahibi olması düşüncesini ifade eder.

Zorlayıcı kurumlara ve toplumsal bazlı hiyerarşilere karşı olmak anarşizmin temel ilkelerindendir. Ayrıca anarşizm gönüllülüğe dayanan bir toplumun nasıl işleyeceği konusunda olumlu bir görüşü ifade eder. Şiddetin anarşizmdeki yeri, ne tür bir ekonomik sistemin olması gerektiği, çevre ve endüstriyalizm hakkında sorular ve diğer hareketlerde anarşistlerin rolleri gibi farklı alanlarda Anarşist akımlar arasında çeşitli görüşler bulunmaktadır. Anarşist akımlar birbirlerinden çok farklı ve hatta birbirlerine karşı olabilirler.

"Anarşizm" ve "Anarşi" ideoloji ve siyaset alanında en fazla yanlış temsil edilen kavramlardır. Genel anlamda "kaos" veya "düzensizlik" kelimeleri ile eş anlamlı tutularak, anarşistlerin toplumsal kaos ve orman kanununa geri dönüşü arzuladıkları belirtilir.

Bu yanlış tanımlanma sorunu tarihe bakıldığında birçok akım için benzerlik gösterir. Örneğin, tek adam egemenliğinin (Kraliyet -Monarşi) gerekli olarak görüldüğü ülkelerde de zamanında "Cumhuriyet" veya "Demokrasi" gibi kavramlar, aynen "anarşi" kavramı gibi kötü ve yıkıcı olarak değerlendirilmişlerdir. Bugün geliştirilmeye çalışılan sözüedilen kavramlar, eskiden düzensizlik ve karmaşayı temsil etmek için kullanılmışlardır.

Statükonun devam ettirilmesinden yana olan çıkar kesimleri, sisteme karşı çıkanların pratikte başarılı olamayacağını yada "eskiyi aratacağını" öne sürerek Cumhuriyet, Demokrasi, Kapitalizm gibi kavramları durdurmaya, geciktirmeye çalışmışlardır. Elbette bu tür tezleri öne sürmeleri gayet anlaşılırdır: Devletin yada iktidarın "nimetlerinden" kolayca vazgeçemeyecek kadar içine batmış olan bu tür kişi veya kesimlere göre, yeni olan her türlü toplumsal yaşam biçimi ancak dağılmaya ya da kaosa yol açabilir.


"Anarşi" kelimesinin tarihsel kökeni

Yunancadan gelen "anarşi" kelimesi, "olmaksızın", "-sız", "...-in isteği", "...-in yokluğu" ya da "...-in olmaması" anlamlarını veren an (veya a) öneki ile, "yönetici", "hükümdar", "şef", "sorumlu kişi", "otorite" [yetke], "hükmeden", "komutan" anlamına gelen archos kelimesinin birleşiminden oluşur.

Yunanca anarchos ve anarchia kelimeleri genellikle "hükümetin olmaması" veya "hükümetsizlik" anlamlarında ele alınırken; görüldüğü üzere, anarşizmin asıl anlamı basitçe "hükümetsizlik" değildir. "An-archy", "hükümdarın olmadığı" veya daha genel bir ifadeyle "otoritenin olmadığı" anlamına gelir; ve anarşistler bu kelimeyi bu anlamıyla kullanırlar.

Bazı anarşistlere göre anarşizm, "sadece sermayeye değil, kapitalizmin asıl güç kaynağına: yani hukuk, otorite ve Devlet'e de saldırır". Bazılarına göreyse Anarşizm, geleneksel siyasete karşıdır; devletsizlik ve şiddetsizlik temel ilkeleridir. Klasik anarşizmde parlamento sahte bir kurumdur, halkın iktidarı değildir,bu yüzden oy vermemek gerekir. Devlet, doğası gereği kötüdür, kötü olduğu için değil. Partiler, milletvekilleri düzenin elemanlarıdır.

Anarşist akımların ortak özellikleri; Bütünsellikten yoksunluk, antidogmatizm, devrimcilik, çelişki ve tutarsızlığı tutarlı kabullenme, birey özgürlüğüdür.


Anarşizmin İdeolojik Kökeni

Devletin ve hiyerarşinin reddi konusu, 19. yüzyıl Avrupa anarşistlerinin çok öncesinde ortaya çıkmıştır. Bazı yazarlar anarşist bakış açısının Çinli Taoist bilgin Lao Tzu'nun çalışmalarında görülebileceğini söylerler. Anadolu'da yaşayan Sinoplu Diyojen, Knikler ve çağdaşları ile Stoacıların kurucusu Zenon'da Anarşizme benzer konulardan bahsetmiştir.

Modern çağda anarşizm, aydınlanma felsefesinin, seküler düşüncesinden doğmuştur. Özellikle J. J. Rousseau’nun özgürlük temelli ahlak düşüncesi, bu düşüncenin gelişmesinde etkili olmuştur. “Anarşist" terimi ilk başlarda (bazı ülkelerde halen) olumsuz anlam içerirken, Fransız Devrimi ile birlikte, Anarşizme olumlu anlamlar yüklenmeye başladı (örneğin Enragés'de görüldüğü gibi).

William Godwin birçok yazar tarafından modern anarşist düşünceyi geliştiren ilk düşünür olarak değerlendirilir. Peter Kropotkin'e göre Godwin; "eserinde, geliştirdiği düşüncelere isim vermemesine rağmen anarşizmin politik ve ekonomik kavramlarını formüle eden ilk düşünürdür." Felsefi anarşist Godwin, devrimci eyleme karşıdır, ve fazla güçlü olmayan bir devleti geçici ve gerekli bir “şer” olarak görür. Devlet, bilginin toplumda yayılması ile birlikte zamanla güçten düşecek ve gereksizleşecektir. Godwin'e göre insanlar arasındaki herhangi bir temelde ayrım kabul edilemez (yeteneklerde dahil olmak üzere).

Godwin’le birlikte dile getirilmeye başlanan anarşist düşünce ilk kez Pierre-Joseph Proudhon tarafından isimlendirilmiştir. Kendini “anarşist” sıfatı ile tanımlayan ilk kişi olan Proudhon bu yüzden modern anarşist teorinin kurucusu kabul edilir. Proudhon kendiliğinden gelişen bir toplumsal düzen önermiştir. Bu düşünceye göre, örgütlenme, merkezi otoriteden bağımsız ortaya çıkar; bu “pozitif anarşidir”. Bu tür bir sistemde toplumsal düzen, herkesin “sadece ve sadece ne istiyorsa" onu gerçekleştirdiği ve ticari etkinliğin tek başına toplumsal düzeni ürettiği yerde yükselebilir. Proudhon'a göre, "bilimde ve yasada gelişmeler aracılığı ile oluşmuş toplumsal ve