Cehaletin ve Kibrin Bilgelikten Güçlü Görünmesi: Şaşırtıcı mı, Kaçınılmaz mı?
I. Bilgelik Yavaş, Cehalet HızlıdırBilgelik, zamanın içinde olgunlaşan bir şarap gibidir. Yıllar, hatalar, acılar, sorgulamalar ister. Okumak, dinlemek, susmak, anlamak… Her biri birer çentik, birer yara izi.
Cehalet ise bir virüs: Hızla yayılır, bağışıklığı yoktur, semptomları yoktur. Tek bir paylaşım, tek bir slogan, tek bir “biliyorum” iddiası yeter.Kibir, bu virüsün taşıyıcısıdır. “Bilmiyorum” demek, ego için ölümcül bir darbedir. Oysa bilgelik, tam da o cümleyle başlar: “Hiçbir şey bilmiyorum.” (Sokrates)II. Güç, Gerçeğin Değil, İnancın ÖlçüsüdürToplumlar, gerçeğe değil, inanca göre hareket eder.
Bir yalan, yeterince yüksek sesle ve yeterince uzun süre söylendiğinde, gerçek olur.
Joseph Goebbels’in ünlü sözü burada karanlık bir ayna tutar:
Cehalet, kesinliği pompalar.
Kibir, kesinliğin sesini yükseltir.Ve kalabalıklar, kuşkudan değil, kesinlikten beslenir.III. Evrimsel Miras: Hayatta Kalma, Anlama Değilİnsan beyni, gerçeği bulmak için değil, hayatta kalmak için evrilmiştir.
Tehlikeyi hızlıca tanımla. Gruba uy. Lideri takip et. Şüphe etme.
Bu mekanizma, mağarada işe yarıyordu.
Bugün hâlâ aynı:
Ama güç, bilgelikle ölçülmüyor.
Güç, etkiyle, yayılmayla, duygusal rezonansla ölçülüyor.
Cehalet, yüzeyde hükmeder.V. Peki Şaşırmalı mıyız?Hayır.
Şaşırmak, beklentiyi yanlış kurmak demektir.
Biz, insanlığın akıl çağında yaşadığını sanıyoruz.
Oysa hâlâ duygu çağındayız.
Akıl, bir mum.
Duygu, bir orman yangını.Mum, yangını söndüremez.
Ama karanlığı aydınlatır.VI. Son Söz: Bilgelik Yenilmez Değil, Ama ÖlümsüzdürCehalet geçicidir.
Kibir, bir balon.
Ama bilgelik, zamanın içinde birikerek büyür.Bir gün, bir çocuk, eski bir kitabı açar.
Bir cümle okur.
Durur.
Düşünür.
Ve o an, cehaletin gürültüsü bir saniyeliğine susar.O saniye yeter.
“Cehaletin ve kibrin bilgelikten güçlü olması şaşırtıcıdır.”
Bu cümleyi ilk okuduğumda, içimde bir duraksama oldu. Şaşırtıcı mı? Belki bir an için evet. Ama ikinci nefeste, insanlık tarihinin sayfalarını çevirmeye başladığımda, şaşkınlığım yerini soğukkanlı bir kabullenişe bıraktı. Çünkü bu durum, ne tesadüf ne de istisna; insan doğasının en eski, en kararlı dinamiğidir.I. Bilgelik Yavaş, Cehalet HızlıdırBilgelik, zamanın içinde olgunlaşan bir şarap gibidir. Yıllar, hatalar, acılar, sorgulamalar ister. Okumak, dinlemek, susmak, anlamak… Her biri birer çentik, birer yara izi.
Cehalet ise bir virüs: Hızla yayılır, bağışıklığı yoktur, semptomları yoktur. Tek bir paylaşım, tek bir slogan, tek bir “biliyorum” iddiası yeter.Kibir, bu virüsün taşıyıcısıdır. “Bilmiyorum” demek, ego için ölümcül bir darbedir. Oysa bilgelik, tam da o cümleyle başlar: “Hiçbir şey bilmiyorum.” (Sokrates)II. Güç, Gerçeğin Değil, İnancın ÖlçüsüdürToplumlar, gerçeğe değil, inanca göre hareket eder.
Bir yalan, yeterince yüksek sesle ve yeterince uzun süre söylendiğinde, gerçek olur.
Joseph Goebbels’in ünlü sözü burada karanlık bir ayna tutar:
“Bir yalanı ne kadar büyük söylersen, o kadar çok insan inanır.”
Bilgelik, kuşkuyu büyütür.Cehalet, kesinliği pompalar.
Kibir, kesinliğin sesini yükseltir.Ve kalabalıklar, kuşkudan değil, kesinlikten beslenir.III. Evrimsel Miras: Hayatta Kalma, Anlama Değilİnsan beyni, gerçeği bulmak için değil, hayatta kalmak için evrilmiştir.
Tehlikeyi hızlıca tanımla. Gruba uy. Lideri takip et. Şüphe etme.
Bu mekanizma, mağarada işe yarıyordu.
Bugün hâlâ aynı:
- Bir grup, “Dünya düz!” diye bağırırsa,
 - Diğeri “Hayır, yuvarlak” diye usulca açıklıyorsa,
bağıran kazanır. 
Ama güç, bilgelikle ölçülmüyor.
Güç, etkiyle, yayılmayla, duygusal rezonansla ölçülüyor.
- Bir filozof, bir kitap yazar. 100 kişi okur.
 - Bir popülist, bir tweet atar. 1 milyon kişi paylaşır.
 
Cehalet, yüzeyde hükmeder.V. Peki Şaşırmalı mıyız?Hayır.
Şaşırmak, beklentiyi yanlış kurmak demektir.
Biz, insanlığın akıl çağında yaşadığını sanıyoruz.
Oysa hâlâ duygu çağındayız.
Akıl, bir mum.
Duygu, bir orman yangını.Mum, yangını söndüremez.
Ama karanlığı aydınlatır.VI. Son Söz: Bilgelik Yenilmez Değil, Ama ÖlümsüzdürCehalet geçicidir.
Kibir, bir balon.
Ama bilgelik, zamanın içinde birikerek büyür.Bir gün, bir çocuk, eski bir kitabı açar.
Bir cümle okur.
Durur.
Düşünür.
Ve o an, cehaletin gürültüsü bir saniyeliğine susar.O saniye yeter.
Cehalet ve kibir, bilgelikten güçlü görünebilir.
Ama görünmek, olmak değildir.
Görünen kazanır.
Ama kalan, bilgeliktir.
Ve tarih, kazananları değil, kalanları yazar.Ama görünmek, olmak değildir.
Görünen kazanır.
Ama kalan, bilgeliktir.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder