Uğur Mumcu

Uğur Mumcu
Bu toplum, bedeninden hiç eksilmeyen yaralarla yaşıyor…

Gözden kaçanı, görülmeyeni, yok sayılanı, değer verilmeyeni, fark edilmeyeni fark ettirmek için...




23 Ekim 2011 Pazar

Hapiste Yatacak Olana Öğütler - Emre Kongar

Yazının başlığı aslında bir kitap adı:
Tuncay Özkan’ın son kitabı.
Cumhuriyet Kitapları’ndan yeni çıktı.
Aynı zamanda Nâzım Hikmet’in 1949’da yazdığı bir şiirin de adı:
Kısaca “Öğütler” diye de bilinen “Hapiste Yatacak Olana Bazı Öğütler” şiiri.
Tuncay Özkan kitabına, Nâzım Hikmet’in 1949’da yazdığı, bu şiirle başlıyor.
***
Dün Deniz Feneri davasının sanıkları tahliye edilirken ben de bu kitabı okuyordum.
İktidara yakınlıklarıyla bilinen Deniz Feneri sanıkları “suç vasfının değişme ihtimalinin olması, delilleri karartma şüphesinin bulunmaması, kaçma şüphelerinin olmaması, delillerin toplanmış olması” gerekçesiyle serbest bırakılmış.
Dilerim adalet, Ankara’da ayrı, Silivri’de ayrı işlemez ve yıllardır içerde yatan sivil ya da asker Silivri sanıkları da aynı gerekçeyle tahliye edilme olanağına kavuşur.
***
Yağmur altında, Silivri Cezaevi’nin havalandırmasında birlikte koşarlarken, Tuncay Özkan’ın, Mustafa Balbay’a ezberinden okuttuğu Nâzım Hikmet’in şiiri şöyle başlıyor:
Dünyadan memleketinden insandan
umudun kesik değil diye
ipe çekilmeyip de
atılırsan içeriye
yatarsın on yıl on beş yıl
daha da yatacağından başka
sallansaydım ipin ucunda
bir bayrak gibi keşke
demeyeceksin
yaşamakta ayak direyeceksin…
***
Ve çeşitli öğütlerden sonra şöyle bitiyor:
Yani içerde on yıl, on beş yıl,
daha da fazla hatta
geçirilmez değil,
geçirilir,
kararmasın yeter ki
sol memenin altındaki cevahir!
***
Bu şiirin ardından, hapiste yatanlara sorular sormaya ve bazı öneriler yapmaya başlıyor Tuncay Özkan:
Yenilgiye karşı cesaretle durabilecek ve dik kalacak mısınız?
Cesur musunuz? Hâlâ!
Bu kocaman kaybınıza; özgürlüğünüzden ve barışınızdan yoksun bırakılmaya, esir olmaya rağmen bir şahsi başarı öyküsü yaratabilecek misiniz?
Kendinize saygı duyuyor musunuz? Bunu koruyabilecek misiniz?
Hiç kimse sizi sevmese de, siz kendinizi seviyor musunuz? Sevmeyi başaracak mısınız?
Sizi sevmeyenleri dahi sevecek kadar büyük olabilecek misiniz?
Kendinizle yüzleşip, gözlerinizin bebeğine bakıp, en doğru özeleştirileri yapıp yola devam edebilecek misiniz? “Hayır” mı diyorsunuz? “Evet” diyene kadar, kendinizle yüzleşmeye devam…
Özgürlük ve barışın elinizden alınabileceğini öğrendiniz. Bunlar için kavga vermeye hazır mısınız? Bir daha ne sizin ne de bir başkasının elinden çalınmasın diye mücadeleye hazır mısınız?
Yeniden ayağa kalkmayı istiyor musunuz? İstemelisiniz!
***
Tuncay Özkan’ın bu son kitabı da bundan öncekiler gibi hem çok değerli hem de çok kolay okunuyor…
Duygu yüklü…
Felsefe yüklü…
Bilgi yüklü!
***
Tuncay Özkan dışarıdayken de sözünü sakınmayan bir gazeteci-yazardı…
İçerdeyken de kalemini sakınmamış…
Tarihe geçecek bir kitap yazmış!
Not: Sevgili Hikmet Bila aramızdan ayrıldı. Kendisine rahmet, sevenlerine başsağlığı diliyorum.
Makaleler,Köşe Yazısı,Köşe Yazarları,gazete köşe yazıları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder