Aldatma Harekatı- Aldatma Sanatı – Aldatma Bilimi Esasları
Aldatma harekatı ve aldatma sanatı, kimilerine göre aldatma bilimi olarak tanımlanır. Aldatma harekatının amacı, düşman komutanlarının ve liderlerinin yanlış karar vermelerini sağlamaktır. Dünyanın süper askeri gücü sayılan ABD bile, Afganistan (2001) ve Irak (2003) işgallerinde “aldatma harekatı”nı geniş ölçüde kullanmıştır.
“Düşmanın güçlü yönlerini zayıflık haline getirmeye çalışırken; düşmanın benim güçlü yönlerimi zayıflık, zayıf yönlerimi güçlü olarak görmesini sağlarım. Ve düşmanın güçlü olmadığı yerleri keşfederim. İzlerimi gizlerim ki hiç kimse fark etmesin. Kimse beni duymasın diye sessiz kalırım.” – Sun Tzu (M.Ö. V. Yüzyıl)
Rakiplerini aldatma, ikna etme, şaşırtma ve yanlış yönlendirme çabaları, çağlar boyunca askeri liderler
tarafından uygulandı. Örnekler, Yunanlıların Truva atından Koalisyon güçlerinin Çöl Fırtınası Operasyonu (02 Ağustos 1990)‘ndaki “Hail Mary” hilesine kadar uzanmaktadır. Sun Tzu (M.Ö. V. yüzyıl), “Bütün savaşlar aldatmaya dayanır” diyerek aldatmanın askeri rolünü en iyi şekilde ifade etmiştir. Aldatmalar, yanlış manevralar, sahte saldırılar, yanıltıcı savaş emirleri ve bir düşmanın eylemlerini etkilemek için olduğundan daha kuvvetli veya zayıf görünme göstergelerinin yaratılmasını içerebilir. Aldatma, bir taarruzun etkinliğini arttırabilir veya bir düşmanın savunmasını zayıflatabilir.“Bilgi kalitesi, karar verme için mevcut bilgilerin doğruluğu, eksiksizliği, uygunluğu ve inanılırlığı anlamına gelir. Kritik bilgilerin dışarıya sızmaması, yetkisiz kişilerin eline geçmemesi için her türlü önlem alınmalıdır.” -JP 3-13.4 Military Deception
Stratejik aldatma harekatları üst komutanlık düzeylerinde ve geniş kapsamlı olarak uygulanır. Düşmanın ulusal liderliğinin kararlarını etkilemeyi hedefler. En büyük aldatma harekatlarından biri, II. Dünya Savaşı‘nda, 1944’te uygulandı. Fransa’nın Alman işgalinden kurtarılmasından önce, ABD liderliğindeki müttefik kuvvetlerin gerçek niyetleri Adolf Hitler ve Alman Yüksek Komutanlığı’ndan gizlendi. Normandiya Çıkarması gibi büyük stratejileri desteklemek için taktik aldatma planları yapılır ve icra edilir. Bu tür uygulamalar hem siyasi karar vericileri hem de askeri karar vericileri hedef alır.
Homeros‘un İlyada ve Odyssey’deki hikayeleri, Yunanlılar ile Truva şehrinin sakinleri arasındaki savaşı anlatır. Uzun bir çatışma ve kuşatma devresinden sonra, Yunanlılar, içinde seçkin Yunanlı savaşçıların gizlendiği büyük bir tahta atı Truvalılar’a armağan ettiler. Geçilmez sanılan şehir surlarının içine at sokulduğunda, Truva yenilgiyi kabul etmek zorunda kaldı. Günümüzde “Hediye veren Yunanlılardan sakının” diye dünya genelinde yaygın bir söz vardır. Dayanağı Truva savaşıdır.
Truva adı hem efsanedeki bir yeri hem de gerçek hayattaki bir arkeolojik alanı ifade eder. Efsaneye göre Truva, 10 yıl boyunca kuşatılmış ve sonunda Kral Agamemnon liderliğindeki bir Yunan ordusu tarafından fethedilmiş bir şehirdir. Bu “Truva Savaşı”nın nedeni, Homeros’un “İlyada”sına göre, Sparta kraliçesi Helen’in kaçırılmasıydı.
Savaşta, aldatma pratiği, Truva’nın düşüşünden bu yana bin yıl boyunca bir sanat biçimine dönüşmüştür. Aldatma harekatının temelinde beklenmedik, hesapsız ve alışılmışın dışında teknikler yaratmak ve kullanmak vardır. Bu nedenle aldatma harekatına sadece “bilim” demek yetersiz kalır. Eğer karşındaki karar vericiyi kandırmak istiyorsan, aldatma, sanattan çok daha fazlasıdır. Bazılarına göre ise aldatma sahne geliştikçe üzerinde çalışılacak, pratik yapılacak ve gerektiğinde uygulanacak bir sanat biçimidir.
Sun Tzu, öğrencilerine şu aldatma taktiklerini öğretti;
- Saldırabilecek durumdayken, saldırı yapamıyormuş gibi görünün,
- Aktifken, aktif değilmiş gibi görünün,
- Yakınken, düşmana uzakta olduğunuzu düşündürün.
Yine de, bu eski talimata rağmen, ABD Ordusu, varlığının son 236 yılı boyunca askeri operasyonlarında aldatma “sanatını” tutarlı bir şekilde incelemedi veya uygulamadı. Bazı büyük generallerimiz tarafından aldatmaca kullanılmadığından değil; örnekler aldatma derslerini kuşaktan kuşağa iyi aktarılmadığını gösteriyor.
Düşmanın kafasını karıştırmak için tasarlanan aldatma planları, Amerikan Bağımsızlık Savaşı (1775-1783)‘ndan beri Amerikan savaşının bir parçası olmuştur. George Washington asla yalan söylemeyen dürüst bir adam olarak idolleştirilir. Yine de stratejik avantaj için askeri aldatmacayı kullanmakta oldukça yetenekliydi. Washington, yanlış bilgi üretmek, düşmana bilgi vermemek ve düşmanda kafa karışıklığı yaratmak için kendi casus ve muhbir ağını geliştirdi ve kurnazca kullandı. Bir keresinde kendi eliyle yazılmış ama tamamen “sahte” birlik raporunu İngilizlerin ele geçirmesine olanak sağladı. Bu sahte rapor İngiliz General Sir William Howe‘u Amerikalıların yeterli güce sahip olduğuna ikna etti. Howe’nin Valley Forge’a saldırmasını engelledi. Washington, gerçek eylemlerini ve birlik hareketlerini, farklı hedeflere yönelik saldırılar öneren hileli planlar kullanarak maskeledi. Planların İngilizlere iletileceğini bilerek, New York’a karşı bir taarruz için sözde hazırlık niteliğindeki eylemler için emir ve talimatlar gönderdi. Washington, İngilizlerin dikkatini bir yöne çekerken, kendisi başka yöne, güneye yani Yorktown’a odaklandı. Ve zafere ilerledi.
Amerikan İç Savaşı’ndaki olaylar, Generaller Joseph E. Johnston ve Robert E. Lee gibi liderler adına sezgisel aldatma tekniklerinin örneklerini sunar. Joseph E. Johnston (1807-1891), İç Savaş (1861-65) sırasında Konfederasyon generali olarak görev yapan bir ABD subayıydı.
Konfederasyon subayı olan Tümgeneral Johnston, karşı cephede yer alan Birlik Ordusu (diğer adıyla Federal Ordu veya Kuzey Ordusu)’nu Washington çevresinde basit ama etkili aldatmacalarla kontrol altında tuttu.
Birinci Manassas Savaşı’ndan sonra, Tümgeneral Johnston’un Konfederasyon kuvvetleri Munson Tepesi’nde uygun bir mevzi bölgesine ilerlemişti. Bu mevzi bölgesine karşı yapılan rakip Birlik Ordusu saldırıları başarıyla geri püskürtüldü. Üç ay boyunca tepe Konfederasyon kuvvetlerinin elinde kaldı. Birlik Ordusu (Federal Ordu veya Kuzey Ordusu) Ekim 1861’de zirveye ulaştığında, ordu komutanları kandırıldıklarını anladılar. Güçlü bir siper dahi bulunamadı. Mevzi bölgesinde sadece aldatma harekatı için kullanılmış olan sahte top parçaları vardı. Bunalara “Quaker topları” deniyordu. Bu toplar, ağır silahlara benzetilen ve siyaha boyanmış ağaç kütüklerdi.
General Lee 1862 Yarımadası Seferi sırasında Birlik Ordusu Generali George B. McClellan’ı kandırmak ve stratejik bir avantaj elde etmek için gösterişli sahte hareketler planladı. Birlik Ordusu istihbaratçılarına yanlış bilgiler aktardı.
Lee, Birlik Ordusu (Federal Ordu veya Kuzey Ordusu) liderliğini özellikle Washington DC’ye karşı bir tehdit olduğuna inandırdı. Bunun için mahkumları kullandı. Şartlı tahliye nedeniyle federal mahkumların Konfederasyon güçlerinin batıya doğru hareketini görmelerine izin verdi. Birlik Ordusu mensupları sahadaki alayları sayabilir ve hedeflerini kolaylıkla öğrenebilirdi. Lee, bilgilerin Birlik Ordusu (Federal Ordu veya Kuzey Ordusu) komutanlarına iletileceğini biliyordu. Lee, Tümgeneral McClellan’ın Başkenti korumaya odaklanmasını ve cepheye takviye kuvvet sevk etmemesini hedefliyordu. Tümgeneral George McClellan astları tarafından çok seviliyordu. Ancak ordusunun tüm gücüyle Konfederasyon kuvvetlerine saldırması konusunda çekingen davranıyordu. Bu kararsızlık Başkan Abraham Lincoln ile arasını açtı.
20. yüzyılın büyük Dünya Savaşları boyunca, Orduların aldatma uygulamalarındaki rolü ilerlemiş ve genişletilmiştir. Fransa’nın işgali ve Normandiya Harekatı’ndaki D-Günü’nün ne zaman olacağını gizleyen aldatma senaryoları, Adolf Hitler başta olmak üzere Alman Genelkurmay Başkanlığı’nın yanlış kararlar vermesine neden oldu. ABD Ordusu komutanlarının kafalarındaki endişeleri silip attı. II nci Dünya Savaşı’ndan sonra, 1947-1948’de Fort Leavenworth’taki Komuta ve Genelkurmay Koleji‘nde öğrenci subaylara aldatma harekatı üzerine geniş kapsamlı dersler verildi. 1953’te yayınlanan Ordu Eğitim Genelgesi # 8, “Savaş Aldatmacası”nda ordu çapında eğitim uygulamalarını zorunlu hale getirdi. Ordu tarihinde ilk kez”, Eylül 1954’te ST 100-5 Sahra Talimnamesi (Harekat)’ne muharebe sahası aldatması için ayrı bir bölüm eklendi. ST 100-5’den başlayarak müteakip sahra talimnameleri ve direktifleri, ABD Ordusu doktrini ve operasyonlarında aldatma uygulamalarının rolünü ve kullanımını daha da geliştirdi.
“Muharebe Alanı Aldatması” başlığını taşıyan ve Ekim 1988’de yayımlanan ST 90-2, ABD Ordusunun “savaş alanı aldatma yeteneğini canlandırmaya” çalıştığını ortaya koyuyor. Kitaba göre “Tarih, savaş alanı aldatma harekatının her zaman potansiyel bir getirisi olduğunu göstermiştir. Tarih boyunca bilge askeri planlamacılar aldatmayı kullandılar. Aldatma, düşmanın çabalarını boşa harcamasını sağlamak için düşük maliyetli ve etkili bir yoldur. Aldatmanın yaratıcı kullanımı, agresif eğitimle birleştiğinde, her düzeyde savaş etkinliğini artırır.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder