Gri bölge taktiği, rakip devletin veya devletlerin misillemesine fırsat vermeyecek şekilde “gri bölgede” planlanıp, uygulanmaktadır. 


Gri bölge nedir?

Gri bölge terimi, askeri terminolojide savaşla barış arasındaki çizginin bulanıklaşmasını, karışıklık ve

belirsizliği ifade eder.

Gri bölge stratejisinin uygulandığı bir ortamda, askeri ve sivil strateji uzmanlarının uygun politikaları belirlemeleri ve karar vermeleri zorlaşır.

Gri bölge taktiği nedir?

Gri bölge taktiği kuvvetli bir düşmanca hareketi başlatmadan stratejik kazanç sağlayan asimetrik aksiyonları tanımlar.

Gri bölge taktiği uygulayan devletler, hatta terör örgütleri, tarih boyunca “salam dilimleme” taktiği ile yeni topraklara kavuşmuşlar, askeri ve politik olarak etki alanlarını genişletmişlerdir. Bu taktiklerin caydırılması için kapsamlı stratejiler gereklidir.

Gri bölge taktiği,  sadece kara-deniz-hava ülkelerinde değil, bugün için uzay yarışında önde olan ABD’nin de gelecekte karşılaşacağı en zorlu düşmanca davranışlar arasında olacaktır.

Gri bölge uygulaması kapsamında gittikçe artan bir şekilde, Rusya ve Çin, çatışmayı tetiklemeden adım adım artan kazanımları kullanarak büyük stratejik hamleler yapmaktadırlar.

Gri bölge taktiği ve Kırım’ın işgali

2014 başlarında Rusya’nın komşu bir devletin yani Ukrayna’nın toprağı olan ‘Kırım Yarımadası’nı kuvvet kullanarak ilhakı gri bölge taktiği uygulamasına somut bir örnektir. Rusya Federasyonu tarafından Kırım Yarımadası’nın ilhakı, Soğuk Savaş (1945-1989) sonrası Avrupa düzenini altüst etmiştir.

Rusya’nın Kırım’ı ilhakında iki ana amacı vardı:

  • Ukrayna’nın NATO’ya katılmasını engellemek,
  • NATO’ya katılması sürecinde olan Ukrayna’nın, Rusya Federasyonu’nun Sivastopol limanında üslenmiş olan Karadeniz Filosu’na el koymasına mani olmak.
  • Eski Varşova Pakti üyesi devletlere göz dağı vermek.

2014’e geldiğimizde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, görevinde 16. yılını doldurmuştu. Kırım Yarımadası’nın gri bölge taktiği ile işgal edilmesi, 16 yıllık başkanlık kariyerinde Putin’in belki de en büyük başarısıdır.

Kırım Yarımadası’nın işgalinde Rusya özellikle dünya kamuoyunun tepkisini çekmemek için doğrudan konvansiyonel askeri güçlerini kullanmamıştır.  Putin önderliğindeki Rusya, Kırım’ın ele geçirilmesinde ‘paramiliter’ dediğimiz yarı askeri kuvvetleri ve hibrit savaş unsurlarını koordineli bir şekilde ve başarıyla kullanmıştır. Rusya geliştirdiği işgal stratejisi ve bu strateji kapsamında geliştirdiği ‘gri bölge taktiği’ ile adeta salam dilimler gibi Kırım Yarımadası’nı kendi topraklarına katmıştır.

Kırım Yarımadası’nın işgali  esnasında Rusya bütün dünya kamuoyuna siyasi mesajlar vermeyi ihmal etmemiş, Kırım Yarımadası’nda bulunan Ruslar’ın asimile edilmek istendiğini gerekçe göstererek, gerektiğinde taktik uygulamalarda değişikliklere gitmiştir.

Askeri uzmanlara göre sırada Ukrayna-Rusya sınırındaki Donetsk-Luhansk-Kharkiv endüstri bölgesi ile, Estonya, Litvanya ve Letonya gibi Baltık ülkeleri vardır.

Acaba Rusya Baltık ülkelerindeki etnik Rusları “özgürleştirmek” için gri bölge taktiğini uygulayacak mıdır?

Batılı devletler, Rusya’nın bu tür  eylemlerini caydırmak için önlemler aramaktadır. Rusya Federasyonu tek bir mermi bile atmadan Kırım Yarımadası için başlangıçta belirlediği iki önemli hedefine ulaşmıştır. Bundan sonra Rusya’nın gri bölge taktiği kullanarak nereleri topraklarına katacağını zaman gösterecektir.

Güney Çin Denizi ve Gri Bölge Taktiği Uygulamaları

Çin’in gri bölge taktiği uygulamaları

Çin, Güney Çin Denizi’nde yer alan ve civarında zengin petrol ve doğal gaz rezervleri bulunduğu sanılan insansız adaların kendi ana kıtasının bir parçası olduğunu iddia etmektedir. Bu gerekçeden hareketle, Çin Halk Cumhuriyeti bu adaları gri bölge taktiği kullanarak hızlı bir şekilde tahkim etmeye ve buralarda yeni yerleşim alanları ve askeri üsler tesis etmeye başlamıştır.

Günümüzde Çin, Vietnam, Filipinler, Tayvan, Malezya ve Brunei, Güney Çin Denizi’ndeki topraklarda hak iddia etmektedir. Rakip ülkeler, Güney Çin Denizi’ndeki topraklar için yüzyıllarca mücadele ettiler, ancak gerginlik son yıllarda istikrarlı bir şekilde arttı. Çin geniş kapsamlı iddialarını ada inşaatı ve deniz devriyeleri ile destekliyor.

ABD, toprak anlaşmazlıklarında taraf tutmadığını söylüyor ama ABD donanması ve hava kuvvetleri uçakları da  bölgede devriye geziyor. ABD, Güney Çin Denizi’nde bulunan kritik deniz ve hava yollarını emniyete almak amacıyla icra ettiği harekata “seyrüsefer özgürlüğü” operasyonları diyor.

ABD ve Çin, her iki taraf da birbirlerini Güney Çin Denizi’ni “militarize” etmekle suçluyor. Çin Halk Cumhuriyeti gri bölge taktiği uygulaması ile hakimiyet alanının genişletmeye çalışırken, Güney Çin Denizi’nin  potansiyel olarak ciddi küresel sonuçları olan bir patlama noktası haline gelmesinden korkuluyor.

Sorunun kaynağı bölge/bölge dışı devletlerin okyanus alanları üzerindeki toprak ve egemenlik kavgasıdır. Paracels ve Spratlys adlı iki ada zinciri üzerinde, bir ya da birçok ülke tarafından tamamen veya kısmen ha iddia edilmektedir. Söz konusu tartışmalı deniz alanları, önemli bir nakliye rotası durumundadır. Bölgedeki insanların geçim kaynağı olan balıkçılık alanlarına ev sahipliği yapmaktadır.

Pentagon uzmanlarına göre “Gri Bölge Taktiği” konusunda Amerika Birleşik Devletleri’nin Kuzeydoğu Asya -Çin ve Kuzey Kore-‘daki başlıca rakipleriyle karşı karşıya kaldığı zorluklar birbirine çok benziyor. 

İran’ın Gri Bölge Taktiği uygulamaları

İran İslam Cumhuriyeti, 1979 Devrimi’nden sonra açık bir şekilde Şii’liğin Orta Doğu’ya ihraç edilmesini milli bir politika olarak kabul etmiştir. Aradan geçen yaklaşık 40 yıllık süreçte, İran’ın da adeta salam dilimler gibi, Orta Doğu’yu ele geçirmekte olduğunu görüyoruz.

İran, İsrail yayılmacılığına karşı İran adına vekalet savaşı yürüten Hizbullah ile Lübnan’da ve hatta Mart 2011’den itibaren Suriye’de etkin konumdadır. Mart 2011’den beri devam etmekte olan Suriye iç savaşında İran kazanç elde etmesi kesin olan devletlerin başında gelmektedir. İran, Suriye’de paramiliter ve doğrudan askeri kuvvetler kullanmaktan kaçınmamıştır. İran, Suriye’dedir.

İran, Aralık 2014’ten itibaren, yani ABD’nin Irak’ı resmen terk etmesinden sonra, Bağdat’ta kendisine müzahir yöneticilerin iş başına gelmesini temin etmiş ve desteklemiştir. İran, Irak’tadır.

İran, Eylül 2014’te başlayan Yemen İç Savaşı’nın Suudi Arabistan ile birlikte en önemli aktörlerindendir. İran, Yemen’dedir.

İran Körfez ülkeleri üzerindeki dominant etkisini ‘gri bölge taktiği’ ile her geçen gün arttırmaya çalışmaktadır. Sünni Müslümanlık inancını yaymaya çalışan Suudi Arabistan’ı rakip gören İran, Basra Körfezi’nde kıyısı bulunan Bahreyn, Katar, Irak, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri ve Umman üzerinde baskı kurmaya çalışmaktadır. İran, Körfez ülkelerindedir.

Suriye’de gri bölge çatışmaları

Suriye’de Mart 2001’den beri devam etmekte olan ‘aktif çatışma bölgesi’ durumu, giderek çatışmasızlığa ve belirsizliği yani ‘gri bölge çatışmaları’ dönüşmüş durumdadır.

Savaşla barış arasındaki bulanık çizgilerden oluşan gri bölge ortamında İran’ın Orta Doğu’daki kazanımları her geçen gün artmaktadır. İran, Tahran-Bağdat-Şam-Beyrut bitişik arazi koridorunu, askeri ifade ile ‘köprü’yü ele geçirmek niyetindedir.

Orta Doğu’da Humeyni Devrimi (1979) ile birlikte ‘İslam Cumhuriyeti’ne dönüşen İran’ın gizli amacı bu tesis edilen Tahran-Şam köprüsü vasıtasıyla Akdeniz’e ulaşmaktır. İran’ın karadan Akdeniz’e ulaşmasının siyasi, askeri ve ekonomik değeri yüksektir.

Her geçen gün Suriye ve Irak’ta kan kaybetmekte olan Irak Şam İslam Devleti (IŞİD), el-Taliban, el-Nusra ve el-Kaide gibi Suudi Arabistan yanlısı aşırı Sünni örgütlerin Suriye’de devam eden faaliyetleri, İran’ın gri bölge stratejisi tatbikini kolaylaştırmaktadır.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İran’ın gri bölge stratejisi ile Orta Doğu’daki ‘köprü inşa hedefi’nin farkındadır.

ABD üst düzey yetkilileri Şam’daki Esat rejiminin gitmesini biraz da Suriye’deki İran etkisini kırmak için istemektedir. Ancak, Esat gittikten sonra Suriye’de radikal bir dinci örgütün yönetime gelmesi tehlikesi, ABD’yi düşündürmektedir.

ABD’nin Kuzey Doğu Suriye topraklarında yeni bir Kürt devleti inşa etmeye çalışmasının bir amacı da, Tahran-Şam-Beyrut köprüsünün oluşmasını engellemektir.

Suriye’deki Kürt nüfusunun çoğunluğu Sünni Mezhebine aittir. Kürtlere son aylarda Suudi Arabistan’ın da 200 milyon dolarlık parasal destek vermesinin bir nedeni de Sünni inanışta olmalarıdır. Onların da amacı, İran’ın bölgedeki gri bölge stratejisinin başarısız kılınmasıdır.

Sonuç:

Gri bölge taktiği, rakip devletin veya devletlerin misillemesine fırsat vermeyecek şekilde planlanıp, uygulanmaktadır.

Putin, Kırım Yarımadası’nın işgaliyle ilgili olarak sorulan bir soruya verdiği cevapta “Kırım’ın işgali planlı bir hareket değildir, tamamen plansız ve kendiliğinden oluşan (spontane) olaylar neticesinde olay bu noktaya kadar gelmiştir. Amacımız Kırım’da yaşayan Rusları Ukrayna milliyetçiliğinden korumaktır” demiştir. Aslında Putin’in bu yanıtı bile rakip devletlere verilen siyasi bir mesajdır. Rakiplerin Rusya’ya verecekleri muhtemel tepkileri bertaraf etme amacını gütmektedir.

Rusya Federasyonu ile iyi ilişkiler içinde olan Çin Halk Cumhuriyeti, Amerika Birleşik Devletleri’ni düşman olarak doğrudan karşısına almaktan çekinmektedir. Çünkü Çin, bugün için diplomatik, ekonomik, enformasyonal ve askeri milli güç unsurları bakımından ABD’nin çok gerisindedir.

Çin’in ABD ile olabilecek uzun süreli bir harbi idame edecek ekonomik ve askeri gücü mevcut değildir. Özellikle bu nedenle Çin’in gri bölge taktiği uygulamalarına ağırlık verdiği değerlendirilmektedir.

Binlerce yıllık devlet tecrübesiyle gri bölge taktiği uygulamasında acele etmeyen, salam dilimler gibi adım adım toprak kazanmakta olan Çin’i durduracak tek ülke şimdilerde sadece Amerika Birleşik Devletleri’dir.  Yine de Amerikalı strateji uzmanlarının ifadesiyle, Washington, küçük çaplı diplomasiye doğru adım adım atmış olan Pekin yönetimi konusunda ihtiyatlı davranmak zorundadır.

1979 Humeyni Devrimi’nden sonra Orta Doğu’da Şii Müslümanlık inancını yaymak hedefini gizlemeyen ve bu uğurda her türlü taktiği uygulamaktan kaçınmayan İran İslam Cumhuriyeti’nin gri bölge taktiği uygulamalarına karşı Türkiye Cumhuriyeti dahil, bütün bölge ülkeleri müteyakkız olmalıdır.

Kaynaklar:

(1) SpaceNews

(2) CNAS

(3) Small Wars Journal

(4) The National Interest