ETS Nedir, Ne İşe Yarar? (Hızlı Hatırlatma)
Emisyon Ticaret Sistemi (ETS), karbon dioksit gibi sera gazı emisyonlarını azaltmak için kullanılan bir yöntem. Şirketlere bir emisyon sınırı (kota) veriliyor, bu kotayı aşmamak için ya emisyonlarını düşürüyorlar ya da fazla kotası olan başka şirketlerden “izin” satın alıyorlar. Bu, hem çevreyi koruyor hem de şirketleri daha temiz teknolojilere yönelmeye teşvik ediyor. Türkiye’de bu sistem, iklim değişikliğiyle mücadele ve 2053’te net sıfır emisyon hedefine ulaşmak için önemli bir araç.
Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) Nedir ve Nasıl Çalışır?
1. Türkiye’de ETS Nasıl Uygulanacak?
Türkiye’de ETS henüz tam anlamıyla devreye girmedi, ancak hazırlıklar hızla devam ediyor. Sistem, Avrupa Birliği’nin ETS modelinden esinleniyor ve Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’na uyumu ile AB Yeşil Mutabakatı’na (özellikle Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması - SKDM) entegrasyonu için tasarlanıyor. İşte adım adım nasıl uygulanacağına dair detaylar:
- Başlangıç: Türkiye, 2015’ten beri sera gazı emisyonlarını izlemek için İzleme, Raporlama ve Doğrulama (İRD) sistemini kullanıyor. Bu, ETS’nin temel taşı çünkü hangi tesisin ne kadar emisyon ürettiğini bilmek gerekiyor.
- Kanun Taslağı: 2024’te TBMM’ye sunulması beklenen İklim Kanunu, ETS’nin yasal çerçevesini oluşturacak. Bu kanun, hangi sektörlerin ETS’ye dahil olacağını ve nasıl işleyeceğini netleştirecek.
- Yönetmelik: Karbon Piyasalarının İşletilmesine İlişkin Yönetmelik Taslağı yayımlandı. Bu taslak, ETS’nin nasıl yönetileceğini (örneğin, izinlerin nasıl dağıtılacağı, piyasanın nasıl işleyeceği) detaylandırıyor.
b) Pilot Uygulama
- Türkiye, ETS’yi önce bir pilot aşama ile başlatacak. Bu aşamada, en yüksek emisyon üreten tesisler (C Kategorisi, yani yıllık 500.000 ton CO2 eşdeğeri üzeri emisyon) sisteme dahil edilecek. Yaklaşık 130 tesisin bu kapsama girmesi bekleniyor.
- Pilot uygulama, sistemin nasıl çalıştığını test etmek ve aksaklıkları gidermek için önemli. Örneğin, SOCAR Türkiye gibi şirketler, rafineri sektöründe pilot çalışmalara veri sağlayarak destek veriyor.
c) Karbon Piyasası ve İşleyiş
- EPİAŞ’ın Rolü: Enerji Piyasaları İşletme A.Ş. (EPİAŞ), Türkiye’de karbon piyasasını yönetecek. Şirketler, emisyon izinlerini (tahsisat) bu piyasada alıp satacak.
- Piyasa Türleri:
- Birincil Karbon Piyasası: EPİAŞ, emisyon tahsisatlarını ihale yoluyla dağıtacak.
- İkincil Karbon Piyasası: Şirketler, ihtiyaçlarına göre tahsisatları birbirlerinden alıp satacak.
- Kayıt Sistemi: ETS’ye katılmak isteyen tesisler, İşlem Kayıt Sistemi (İKS)’ne kayıt olmak zorunda. Bu, şeffaflığı ve denetimi sağlayacak.
d) Uygulama Süreci
- Sınır Belirleme: Her yıl, toplam emisyon için bir üst sınır (cap) belirlenecek. Bu sınır, zamanla kademeli olarak düşürülecek, böylece emisyonlar azalacak.
- Tahsisat Dağıtımı: Başlangıçta tahsisatlar kısmen ücretsiz verilebilir (özellikle rekabet gücü yüksek sektörlerde), ancak ileride çoğu ihale yoluyla satılacak.
- Denetim: Tesisler, emisyonlarını düzenli olarak raporlayacak ve bu raporlar bağımsız denetçiler tarafından kontrol edilecek. Kota aşımı yapanlar ceza ödeyecek.
e) Zaman Çizelgesi
- 2025: Pilot ETS’nin başlaması planlanıyor.
- 2026: AB’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) tam olarak devreye girecek. Türkiye’nin kendi ETS’sini kurması, bu mekanizmaya uyum için kritik.
- 2053: Türkiye’nin net sıfır emisyon hedefine ulaşması için ETS, uzun vadeli bir araç olacak.
f) Uluslararası İşbirliği
- Türkiye, Avrupa Enerji Borsası (EEX) ile bir Mutabakat Zaptı imzaladı. Bu, ETS’nin Avrupa standartlarına uyumlu olmasını ve SKDM maliyetlerini azaltmasını sağlayacak.
- Dünya Bankası’nın Karbon Piyasalarına Hazırlık Ortaklığı (PMR) projesi, Türkiye’ye teknik destek sağlıyor.
2. Hangi Sektörler Etkilenecek?
Türkiye’de ETS, özellikle enerji yoğun ve yüksek emisyonlu sektörleri hedef alıyor. Aşağıda, ETS kapsamına girmesi beklenen sektörler ve bu sektörlerin nasıl etkileneceği açıklanıyor:
a) ETS Kapsamındaki Sektörler
2015’ten beri İRD sistemi kapsamında izlenen sektörler, ETS’nin de ana hedefi. Bunlar:
- Elektrik Üretimi: Kömür ve doğalgaz santralleri gibi yüksek emisyonlu tesisler.
- Çimento: Üretim sürecinde yoğun karbon salımı olan bir sektör.
- Demir-Çelik: Türkiye’nin ihracatında önemli, ancak emisyon yoğun bir sektör.
- Rafineri: Petrol işleme tesisleri, örneğin STAR Rafineri gibi.
- Seramik: Fayans, tuğla gibi ürünlerin üretimi.
- Kireç: İnşaat ve sanayide kullanılan kireç üretimi.
- Kâğıt: Kâğıt ve karton üretimi.
- Kimya: Kimyasal madde ve ürün üretimi.
- Cam: Cam üretimi, enerji yoğun bir süreç.
- Alüminyum: Metal üretimi, yüksek enerji tüketimi nedeniyle kapsama giriyor.
Not: Tarım sektörü şu an için ETS kapsamında değil, ancak 2025’ten itibaren hayvancılık ve gübre üretimi için karbon fiyatlandırması tartışılıyor. Ormancılık sektörü ise hem emisyon kaynağı (ağaç kesimi) hem de tahsisat kaynağı (ağaç dikimi) olarak değerlendirilebilir, ancak henüz net değil.
b) Tesis Kategorileri
ETS, emisyon miktarına göre tesisleri üç kategoriye ayırıyor:
- A Kategorisi: Yıllık 50.000 ton CO2 eşdeğerinden (ktCO2e) az emisyon (214 tesis).
- B Kategorisi: 50.000-500.000 ktCO2e arası emisyon (136 tesis).
- C Kategorisi: 500.000 ktCO2e’den fazla emisyon (126 tesis). Pilot aşamada sadece C Kategorisi tesisler dahil edilecek.
Toplamda 476 tesis ETS kapsamına girebilir, ancak başlangıçta en yüksek emisyonlu 126 tesis (C Kategorisi) hedeflenecek.
c) Sektörler Üzerindeki Etkiler
- Maliyet Artışları: ETS, emisyon kotası aşan tesisler için ek maliyet demek. Örneğin, bir çimento fabrikası kotasını aşarsa, piyasadan tahsisat almak zorunda kalacak. Bu maliyetler, ürün fiyatlarına (örneğin, inşaat malzemelerine veya elektriğe) yansıyabilir.
- Yeşil Dönüşüm: ETS, şirketleri daha az emisyon üreten teknolojilere (örneğin, yenilenebilir enerji, enerji verimliliği) yatırım yapmaya teşvik edecek. Örneğin, demir-çelik sektörü, hidrojen bazlı üretim gibi yeniliklere yönelebilir.
- Rekabet Gücü: AB’nin SKDM’si, 2026’dan itibaren çimento, demir-çelik, alüminyum, gübre, hidrojen ve elektrik ithalatına karbon vergisi getirecek. Türkiye’nin kendi ETS’si, bu vergiden kaçınmak için önemli. Aksi takdirde, Türk ihracatçıları ek maliyetlerle karşılaşabilir.
- Yeni Fırsatlar: Düşük emisyonlu şirketler, fazla tahsisatlarını satarak gelir elde edebilir. Ayrıca, yenilenebilir enerji ve yeşil teknoloji sektörlerinde iş fırsatları artabilir.
d) Bireyleri Etkileyecek mi?
ETS doğrudan vatandaşları hedef almıyor, ancak dolaylı etkiler mümkün. Örneğin, enerji veya çimento gibi sektörlerdeki maliyet artışları, elektrik faturalarına veya inşaat maliyetlerine yansıyabilir. Ancak, uzun vadede daha temiz bir çevre ve enerji verimliliği, herkes için fayda sağlayabilir.
Türkiye’deki ETS’nin Öne Çıkan Özellikleri
- AB ile Uyum: Türkiye’nin ETS’si, AB ETS’sine benzer bir “sınırla ve ticaret yap” (cap and trade) modeli izleyecek. Bu, AB’ye ihracatta avantaj sağlayacak.
- Kademeli Geçiş: Pilot aşama, sistemi test etmek için küçük bir grupla başlayacak, sonra kapsam genişleyecek.
- Teşvikler: Hükümet, yeşil dönüşümü desteklemek için finansman ve teşvik programları sunuyor. Örneğin, Ticaret Bakanlığı’nın “Yeşil Mutabakat Eylem Planı” bu süreçte rehber.
Zorluklar ve Tartışmalar
- Maliyet Endişesi: Şirketler, özellikle demir-çelik ve çimento gibi sektörler, ETS’nin maliyetlerini tüketicilere yansıtabilir. Bu, fiyat artışlarına yol açabilir.
- Karbon Kaçağı: Bazı şirketler, ETS maliyetlerinden kaçmak için üretimi başka ülkelere kaydırabilir. Bunun önüne geçmek için uluslararası uyum önemli.
- Hazırlık Seviyesi: 2018’de yapılan bir ankete göre, Türk işletmeleri ETS’yi destekliyor, ancak detaylı bilgi ve hazırlık eksikliği var.
Türkiye’de ETS, 2025’te pilot aşamayla başlayarak, özellikle enerji, çimento, demir-çelik, rafineri ve kimya gibi yüksek emisyonlu sektörleri kapsayacak. Sistem, emisyonları azaltırken yeşil teknolojilere geçişi hızlandıracak, ancak maliyet artışları ve rekabet gücü gibi zorluklar da gündemde. Uzun vadede, daha temiz bir çevre ve sürdürülebilir bir ekonomi için ETS, Türkiye’nin iklim hedeflerinde kilit bir rol oynayacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder