Ümraniye Cezaevi'nde operasyonda öldürülen 2 tutuklunun cenazesini izlemek için gittiği Alibeyköy'de polisler tarafından gözaltına alındıktan sonra dövülerek öldürülen Evrensel Gazetesi muhabiri Metin Göktepe mezarı başında anıldı.
Mezarlığa kadar yürüyüş yapan Metin’in gazeteci arkadaşları, anma töreninde yaptıkları konuşmalarda aradan 16 yıl geçmesine karşın gazeteciler üzerindeki baskı ve tutuklamaların sürdüğüne dikkat çekerek, “Tutuklu gazeteciler üzerindeki baskı ve şiddet sürüyor. Gün yeniden Metin olma günüdür” dediler.
Gazeteci Metin Göktepe’yi anmak için Atışalanı’nda bir araya gelen Evrensel Gazetesi çalışanları “Basın
Kaldırıma damladı hepimizin yüreğinden bir damla kan --------------- Sosyoloji Toplum bilimi , sosyoloji ders notları
Uğur Mumcu
Bu toplum, bedeninden hiç eksilmeyen yaralarla yaşıyor…
Gözden kaçanı, görülmeyeni, yok sayılanı, değer verilmeyeni, fark edilmeyeni fark ettirmek için...
Gözden kaçanı, görülmeyeni, yok sayılanı, değer verilmeyeni, fark edilmeyeni fark ettirmek için...
metin göktepe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
metin göktepe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
8 Ocak 2012 Pazar
Metin Göktepe katledilişinin 16.yılında anıldı
Devrim,siyasal,emperyalizm,demokrasi,faşizm
metin göktepe
26 Mayıs 2011 Perşembe
Bizler için öldüler!
Orhan Tüleylioğlu, 'Neden Öldürüldüler?' adlı araştırma dizisinin dördüncü kitabı Neden Öldürüldüler?-Kurşunlar Hepimize'de; yakın tarihimizde aydın, yazar ve gazetecilere yönelik gerçekleşen katliamların içyüzünü gözler önüne sermeye devam ediyor.
30 Aralık 1994 günü eşi Filiz Kutlar ile evlilik yıldönümünü kutlamak ve dostlarıyla buluşmak üzere, saat 18.30'da gittiği The Marmara Oteli'nin girişindeki Opera Pastanesi'nde (Cafe Marmara) bir paltonun cebine bırakılan bombanın patlamasıyla ağır yaralanan ve 11 Ocak 1995'te yaşam mücadelesini yitiren Onat Kutlar'la başlıyor dördüncü kitap.
30 Aralık 1994 günü eşi Filiz Kutlar ile evlilik yıldönümünü kutlamak ve dostlarıyla buluşmak üzere, saat 18.30'da gittiği The Marmara Oteli'nin girişindeki Opera Pastanesi'nde (Cafe Marmara) bir paltonun cebine bırakılan bombanın patlamasıyla ağır yaralanan ve 11 Ocak 1995'te yaşam mücadelesini yitiren Onat Kutlar'la başlıyor dördüncü kitap.
Devrim,siyasal,emperyalizm,demokrasi,faşizm
ahmet taner kışlalı,
amaç,
cumhuriyet,
cumhuriyet gazetesi,
gazetesi,
hak,
hiçbir,
ideoloji,
katliamlar,
kitap,
metin göktepe
22 Ocak 2011 Cumartesi
Vurulduk Ey Halkım Unutma Bizi
Uğurlar Olsun Uğur MUMCU Uğurlar Olsun...
vurulduk ey halkım, unutma bizi
dağ gibi karayağız birer delikanlıydık,
babamız sırtında yük taşıyarak getirirdi aşımızı, ekmeğimizi.
arabalar şırıl şırıl ışıklarıyla caddelerden geçerken
bizler bir mumun ışığında bitirdik kitaplarımızı
kendimiz gibi yaşayan binlerce yoksulun yüreğini,
yüreğimizde yaşayarak katıldık o büyük kavgaya.
ecelsiz öldürüldük
dövüldük, vurulduk, asıldık.
vurulduk ey halkım, unutma bizi...
yoksullugun bükemedigi bileklerimize, çelik kelepçeler takıldı.
işkence hücrelerinde sabahladık kaç kez,
isteseydik, diplomalarımızı mor binlikler getiren birer senet gibi kullanırdık.
mimardık, mühendistik, doktorduk, avukattık.
yazlık kışlık katlarimiz, arabalarımız olurdu.
yüreğimiz işçiyle birlikte attı, köylüyle birlikte attı.
yaşamımızın en güzel yıllarını, birer taze çiçek gibi verdik topluma.
bizleri yok etmek istediler hep.
öldürüldük ey halkım, unutma bizi...
fidan gibi genç kızlardık; hayat, şakırdayan bir şelale gibi akardı göz bebeklerimizden.
yirmi yaşında, yirmi bir yaşında, yirmi iki yaşında iskencecilerin acimasiz ellerine terkedildik.
direndik küçücük yüreğimizle, direndik genç kızlık gururumuzla.
tükürülesi suratlarına karşı bahar çiçekleri gibi,
taptaze inançlarimizi fırlattık boş birer eldiven gibi.
utanmadılar insanlıklarından, utanmadılar erkekliklerinden.
hücrelere atıldık ey halkım, unutma bizi...
vurulduk ey halkım, unutma bizi
dağ gibi karayağız birer delikanlıydık,
babamız sırtında yük taşıyarak getirirdi aşımızı, ekmeğimizi.
arabalar şırıl şırıl ışıklarıyla caddelerden geçerken
bizler bir mumun ışığında bitirdik kitaplarımızı
kendimiz gibi yaşayan binlerce yoksulun yüreğini,
yüreğimizde yaşayarak katıldık o büyük kavgaya.
ecelsiz öldürüldük
dövüldük, vurulduk, asıldık.
vurulduk ey halkım, unutma bizi...
yoksullugun bükemedigi bileklerimize, çelik kelepçeler takıldı.
işkence hücrelerinde sabahladık kaç kez,
isteseydik, diplomalarımızı mor binlikler getiren birer senet gibi kullanırdık.
mimardık, mühendistik, doktorduk, avukattık.
yazlık kışlık katlarimiz, arabalarımız olurdu.
yüreğimiz işçiyle birlikte attı, köylüyle birlikte attı.
yaşamımızın en güzel yıllarını, birer taze çiçek gibi verdik topluma.
bizleri yok etmek istediler hep.
öldürüldük ey halkım, unutma bizi...
fidan gibi genç kızlardık; hayat, şakırdayan bir şelale gibi akardı göz bebeklerimizden.
yirmi yaşında, yirmi bir yaşında, yirmi iki yaşında iskencecilerin acimasiz ellerine terkedildik.
direndik küçücük yüreğimizle, direndik genç kızlık gururumuzla.
tükürülesi suratlarına karşı bahar çiçekleri gibi,
taptaze inançlarimizi fırlattık boş birer eldiven gibi.
utanmadılar insanlıklarından, utanmadılar erkekliklerinden.
hücrelere atıldık ey halkım, unutma bizi...
Devrim,siyasal,emperyalizm,demokrasi,faşizm
altan öymen,
güdümlü hukuk,
metin göktepe,
öldürülen gazeteciler,
peşin yargı,
siyasal kin,
uğur mumcu
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)