Uğur Mumcu

Uğur Mumcu
Bu toplum, bedeninden hiç eksilmeyen yaralarla yaşıyor…

Gözden kaçanı, görülmeyeni, yok sayılanı, değer verilmeyeni, fark edilmeyeni fark ettirmek için...




24 Ocak 2012 Salı

Uğur Mumcu Az İlerde... - Mustafa Balbay Köşe Yazısı

 
Uğur Mumcu’nun katledilişinin üzerinden 19 yıl geçti. Onun “araştırmacı gazeteci”, “Kalpaksız Kuvvacı” kişiliği
dikkate alındığında Türkiye’nin bugünkü görünümüne bakıp şu yorumu yapabiliriz:
Uğur Mumcu’nun kanı akmaya devam ediyor!

Zira araştırmacı gazetecilik de, ‘Kalpaksız Kuvvacılık’ da her türlü riski göze almayı gerektiren bir kimlik haline geldi.
Ancak hemen şunu da ekleyelim; her ikisi de hâlâ çok değerli ve Türkiye’nin geleceğinde yeri var.
Hedef haline gelmesinin nedeni de bu zaten.

***

Bugün kalemini satmayan, onu sadece gerçekleri halka ulaştırmak için kullanan gazetecilerin, aydınların karşı karşıya kaldığı durumu geçen gün, mezarı başında Metin Göktepe’nin annesi şöyle dile getirdi:
“Eskiden öldürüyorlardı, şimdi tutukluyorlar...”
Neden?
Çünkü gazeteciler, öldürülünce ölmüyor!
Uğur Mumcu öldürülünce ölmüyor!
Kimliğiyle, duruşuyla, değerleriyle, temsil ettiği düşüncelerle yaşamaya devam ediyor.
Bu anlamda Uğur Mumcu’nun yerini doldurmak diye de bir kavram olamaz; zaten yaşamaya devam ediyor. Yanı sıra pek çok gazeteci de onu örnek alıp “araştırmacı gazetecilik” kimliğini canlı tutuyor.
Nasıl ve nerede olursa olsun.
Güldal Mumcu’nun, Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı’nı kurup onlarca gencin yetişmesini sağlamasıyla birlikte Ali Sirmen takılmadan edememişti:
“Yanlış kişiyi öldürdüklerini düşünecekler!”
Tutuklamalara dönersek...
İçinden geçtiğimiz dönem gelecekte sonuçlarıyla birlikte yazılacak, yorumlanacak. Süreç devam ettiği için kesin kanılar ortaya koymak erken olabilir.
Ancak tutuklamalarla birlikte oluşan korku ikliminin öldürümlerden daha keskin sonuçlar doğurduğunu söylemek abartma olmaz.
Gazetecinin önüne şöyle bir seçenek konuyor:
Ruhunu öldür, canın sağ olsun!
Ortada bir cinayet yok, ülkeyi yönetenleri zora sokacak bir asayiş sorunu yok. Gazeteci kendi rızası ile ruhunu teslim etmiş!
Olayın bir boyutu böyle...
Madalyonun öteki yüzü ise ne olursa olsun ruhunu teslim etmeyenler, mesleğini bir yaşam biçimi aşkıyla yapmaya devam ederler.
İşte onlar Uğur Mumcu’lar...
Onların içine gazeteci örgütlerinin ayakta kalan temsilcilerini de katmak gerek. Bugünkü ortamda onlar mesleğimizin sis lambaları.

***

Uğur Mumcu’nun “araştırmacı” kimliği sadece “habercilikte” değildi. Haber araçlarında da araştırmacı bir ruhu vardı.
Bugünkü dijital medya ortamının altyapısı 1980’lerin sonunda belirmeye başlamıştı. Bunu ilk fark eden ve yaşamına katan gazeteci Uğur Mumcu oldu.
Uğur Mumcu yaşıyor olsaydı, “sosyal medya” diye adlandırılan bu sonsuz mecrada neler yapardı?
Neler yapmazdı ki!
Uğur Mumcu’nun “tek kişilik ordu” diye de adlandırabileceğimiz donanımlı kimliği sosyal medyaya da kesinlikle damgasını vururdu.
Uğur Mumcu’nun tariflerinden biri de buydu zaten:
Hem Türkiye Cumhuriyeti’nin kökenlerindeki bütün değerlere sahip çıkmak hem de sürekli en yeniyi aramak.
‘Kalpaksız Kuvvacılar’, araştırmacı gazeteciliği şiar edinenler, Atatürk devrimlerini savunanlar, yolunuzdan dönmeyin, yılgınlığa kapılmayın...
Uğur Mumcu az ilerde....

Siyasi Forum Siyasi-Politik Haber - Makale - Yazılar -- Sosyoloji Toplum bilimi , sosyoloji ders notları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder