Yaşar Kemal (1923), yazdığı yapıtlarla dünyada yüz akımızdır. Çevremizde yalnızlaştığımız, sorunların sarmalıma dolandığımız bu günlerde, aldığı büyük ödül bizi de onurlandırdı, yüzümüzü güldürdü. “Üst Düzey Fransız Nişanı”, özünde yazının, sanatın başarısını yansıtıyor.
Yaşar Kemal, o törende toplumu yanlış yola götürenleri şöyle uyardı: “Sanat, insanca olmayan her şeyin karşısındadır. Sanat, insanları zulme, bitip tükenmeyen anlamsız savaşlara, bütün kötülüklere karşı uyarır. Umut, insanoğlunun sahip olduğu en büyük değerlerden biridir. Ben, hep umudun türküsünü söylemeye çalıştım.” (18.12.2011)
Yaşar Kemal’in bu sözleri ancak yazı ile insanlara iletilir. Kalıcılığı, ancak yazı ile sağlanır. Biz henüz konuşma toplumu özelliğini bırakamadık. İçinde bulunduğumuz Orta Doğu halkları için, “Hele bir konuş ki, seni tanıyalım” derlermiş. Uzak Doğulular içinse, “Hele bir yaz” isteğiyle kişiler tanınmaya çalışılırmış.
Anlatımda sözlü geleneğimiz, günümüzde de ağır basıyor. Ondan olmalı şiire yatkınız. Bizde, düşün yazıları yazan azdır ama, şairlerimizi sayısı bir hayli ileridir. Aziz Nesin, “Türkiye’de her iki kişiden üçü şairdir” sözünü, bu amaçla söylemiş olmalı.
İnsanımızın günlük tutmadığından yakınılır. Prof. Talat Sait Halman, “Türkler, tarihte kent kurmamış, ender uluslardan biridir” diyor. Oradan oraya göçmekten zaman bulamamışız. Ev yapamayandan, yazı yazması beklenir mi? Ama konuşmuşuz, haykırmışız, ünlemişiz! Bazılarının şimdi yaptığı gibi…Konuşmada, genellikle o an ağza gelen söylenir. Yazıda ise, akla gelen. Sadece üstün yetenekliler akıllarıyla konuşur.
Yazının bulunuşu, tarihi başlatmıştır. Yazı, önemli bir kültür adımıdır. Konuşmaya oranla yazıda oturmuşluk, olgunluk görülür.
Yaşar Kemal’in konuşması da, yazdıkları da dünyada türünün en güzel örnekleridir. “Beni sanat yaşatıyor, yiyip içtiklerim değil” diyen bir kalemdir o. İyi ki varsın Yaşar Kemal. Onurlu, öpülecek, örnek bir kalemsin. Sen çok yaşa…
Yaşar Kemal, o törende toplumu yanlış yola götürenleri şöyle uyardı: “Sanat, insanca olmayan her şeyin karşısındadır. Sanat, insanları zulme, bitip tükenmeyen anlamsız savaşlara, bütün kötülüklere karşı uyarır. Umut, insanoğlunun sahip olduğu en büyük değerlerden biridir. Ben, hep umudun türküsünü söylemeye çalıştım.” (18.12.2011)
Yaşar Kemal’in bu sözleri ancak yazı ile insanlara iletilir. Kalıcılığı, ancak yazı ile sağlanır. Biz henüz konuşma toplumu özelliğini bırakamadık. İçinde bulunduğumuz Orta Doğu halkları için, “Hele bir konuş ki, seni tanıyalım” derlermiş. Uzak Doğulular içinse, “Hele bir yaz” isteğiyle kişiler tanınmaya çalışılırmış.
Anlatımda sözlü geleneğimiz, günümüzde de ağır basıyor. Ondan olmalı şiire yatkınız. Bizde, düşün yazıları yazan azdır ama, şairlerimizi sayısı bir hayli ileridir. Aziz Nesin, “Türkiye’de her iki kişiden üçü şairdir” sözünü, bu amaçla söylemiş olmalı.
İnsanımızın günlük tutmadığından yakınılır. Prof. Talat Sait Halman, “Türkler, tarihte kent kurmamış, ender uluslardan biridir” diyor. Oradan oraya göçmekten zaman bulamamışız. Ev yapamayandan, yazı yazması beklenir mi? Ama konuşmuşuz, haykırmışız, ünlemişiz! Bazılarının şimdi yaptığı gibi…Konuşmada, genellikle o an ağza gelen söylenir. Yazıda ise, akla gelen. Sadece üstün yetenekliler akıllarıyla konuşur.
Yazının bulunuşu, tarihi başlatmıştır. Yazı, önemli bir kültür adımıdır. Konuşmaya oranla yazıda oturmuşluk, olgunluk görülür.
Yaşar Kemal’in konuşması da, yazdıkları da dünyada türünün en güzel örnekleridir. “Beni sanat yaşatıyor, yiyip içtiklerim değil” diyen bir kalemdir o. İyi ki varsın Yaşar Kemal. Onurlu, öpülecek, örnek bir kalemsin. Sen çok yaşa…
Siyasi Forum Siyasi-Politik Haber - Makale - Yazılar -- Sosyoloji Toplum bilimi , sosyoloji ders notları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder