Başta Süleyman Demirel hükümeti bulunuyor.
Saat 13 haberlerinden duyuyoruz: Genelkurmay Başkanı Org. Memduh Tağmaç, Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Faruk Gürler, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Celal Eyiceoğlu ve Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Muhsin Batur ülkenin yönetimine el koyuyor.
Yayımlanan muhtıranın üçüncü maddesinde denilen bu idi: 'Türk Silahlı Kuvvetleri kanunların kendisine vermiş olduğu Türkiye Cumhuriyeti'ni korumak ve kollamak görevini yerine getirerek, idareyi doğrudan doğruya üzerine almaya kararlıdır.'
- - -
Av mevsimi başlatılmıştı böylece...
Hem solcular hem de kitaplar...
- - -
Av başlayınca; Deniz Gezmiş ile Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan idama mahkum edilmişlerdi.
Maltepe Cezaevi'ndeki Mahir Çayan ve arkadaşları buradan kaçmışlardı.
İdamlık yoldaşlarını kurtarmak derdindeydiler.
Ünye Radar Üssü'nde çalışan biri Kanadalı ikisi İngiliz üç teknisyeni kaçırmışlardı.
Deniz Gezmiş ve arkadaşlarına karşılık bunları kullanacaklardı...
Bu kötü çocukların hesabı ile iyi çocuklar darbecilerin hesabı hiç de uyuşmuyordu.
-Pazarlık yok... Öldürülsünler...
-Başüstüne komutanım!
- - -
Böylece harekete geçti darbenin askeri...
Onları saklandıkları Niksar'ın Kızıldere Köyü'nde öldüreceklerdi.
Toplarla, ağır makineli tüfeklerle, roketatarlarla oraya giderlerken yanlarına bir doktor ve bir de savcı almışlardı.
Öldürdüler de...
- - -
Savcının gözetiminde doktor cesetlere baktı; raporunu yazdı:
'... anarşistlere ait cesetlerin hepsinde mevcut mermi izlerinin kanlı olduğu ve henüz kanın akmakta olduğu; bir pıhtılaşmanın söz konusu bulunmadığı; kanın mayi halinde ve sıcak olduğu...'
- - -
Yetmedi bu kadarı:
'...çatıdan yukarıya çıkıldığında Mahir Çayan'ın fotoğraflarından teşhis edilen veya tahmin edilen cesedi görüldü; cesedin kafasında bir mermi yarası tespit edildi.'
- - -
Kötü gençleri kuşatan askeri birliğin komutanı; konuşmak için çağırttığı Mahir Çayan'ı keskin nişancıya başından vurdurtmuştu.
Çünkü o kötü çocuk; evin çatısından komutana bağırmıştı:
-Üstümüze ana kuzusu erleri sürme de sen gel!
Askere ateş etmiyordu bu kötü çocuklar nedense...
- - -
Ve; makineli tüfekler gürlemiş; roketatarla kerpiç köy evi parçalanmış; içerideki o kötü gençler kurşun yağmuruna tutulmuşlardı.
Mahir Çayan'dan sonra Sabahattin Kurt, Nihat Yılmaz, Saffet Alp, Sinan Kazım Özüdoğru, Ertan Saruhan, Hüdai Arıkan, Ahmet Atasoy, Ömer Ayna, Cihan Alptekin de katledilmişlerdi.
- - -
Gözlerini kırpmadan ölmüşlerdi...
Deniz Gezmiş-Yusuf Aslan-Hüseyin İnan aşkına...
- - -
Mahir 26 yaşındaydı...
Diğerleri de o çağlarda...
İsteseler müteahhit olurlardı...
Boğaz'a bakarak içki de içebilirlerdi...
Okşarlardı en güzel kızların saçlarını...
- - -
Amma velakin kötü çocuk idiler...
Elbiseyi diken de onu giyebilsin diye...
Ülkemize elin sömürgeni çöreklenmesin diye...
Mustafa Kemal gibi başımız dik dursun diye...
Çocuklar hastalıktan ölmesin diye...
Yola çıktılar...
Kızıldere'de düştüler...
Kötü çocuk idiler; çok kötü...
- - -
Her 30 Mart 1972'de...
Ben de biraz kötü çocuk olurum...
Kendi çocuklarıyla savaşan kahraman komutanlar gelir aklıma.
Atatürk'ün başına geçirilen çuval gelir...
4 Temmuz 2003 Süleymaniye gelir...
- - -
Onların ruhları kuş olup uçtular...
Niksar dağlarında ötüşüp dururlar halen...
Kötü çocuk olsalar da...
Bazıları gizlice sevdi onları...
Adlarını; sevgiliyi anar gibi andı...
Yasalar bile buna engel olamadı...
- - -
O kötü çocukları...
Bir türlü öldüremediler...
- - -
(Not: Buradaki bazı bilgiler, o kötü çocukların anılarını yüceltmek için Sonsuz Yarım Gün diye bir destan yazan; Kenan Evren'in hışmına uğrayan Rıza Zelyut'un; imha edilen o kitabından alınmıştır.)
Siyasi Forum Siyasi-Politik Haber - Makale - Yazılar -- Sosyoloji Toplum bilimi , sosyoloji ders notları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder