Deniz Gezmiş, Türkiye’nin 1960’lar ve 70’lerindeki siyasi tarihinin en tartışmalı figürlerinden biridir. Kimileri onu devrimci bir kahraman, kimileri ise terörist ya da suçlu olarak görür. Bu farklı algılar, dönemin siyasi kutuplaşmasından, ideolojik çatışmalarından ve propaganda savaşlarından kaynaklanıyor.
Deniz Gezmiş Kimdi ve Ne Yapıyordu?
Deniz Gezmiş (1947-1972), 1960’larda Türkiye’de sosyalist hareketin öncülerinden biriydi. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi olarak başlayan siyasi hayatı, Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) liderliğine kadar uzandı. Gezmiş ve arkadaşları, ABD emperyalizmine, kapitalizme ve dönemin sağcı hükümetlerine karşı silahlı mücadele yürütmeyi seçtiler. Bu, 1960’ların sonlarında dünyada yükselen sol hareketlerin (örneğin, Latin Amerika’daki gerilla mücadeleleri ya da Avrupa’daki öğrenci hareketleri) Türkiye’deki yansımasıydı.
Gezmiş’in eylemleri arasında banka soygunları, silahlı çatışmalar ve kaçırılmalar yer alır. Ancak bu eylemler, onun ve yoldaşlarının bakış açısına göre, devrimci mücadelenin finansmanı ve lojistiği için gerekliydi. Karşıt görüştekiler ise bu eylemleri adi suçlar ya da terörizm olarak nitelendirir.
Bazı İddialar
- Yozgat’ta Hırsızlık İddiası: Bu iddia, tarihsel kaynaklarda ya da güvenilir belgelerde yer alan bir bilgi değildir. Deniz Gezmiş’in Yozgat’a gittiğine ya da orada hırsızlık yaptığına dair somut bir kanıt bulunmaz. Bu tür iddialar, genellikle Gezmiş’in itibarını zedelemek için dönemin sağcı propaganda araçları tarafından ortaya atılmış ya da şehir efsanesi olarak yayılmış olabilir. Gezmiş’in faaliyetleri daha çok Ankara, İstanbul ve Karadeniz Bölgesi’nde yoğunlaşmıştır.
- İş Bankası Soygunu: Bu iddia doğrudur, ancak bağlamı önemlidir. Deniz Gezmiş ve THKO üyeleri, 1971 yılında Ankara’daki İş Bankası Altındağ Şubesi’ni soymuşlardır. Bu soygun, devrimci mücadelenin finansmanı için gerçekleştirilmiş bir eylemdir. Soygun sırasında kimsenin öldürülmediği ya da yaralanmadığı bilinir. Gezmiş ve arkadaşları, bu tür eylemleri “halkın malını halk için kullanmak” olarak meşrulaştırıyordu. Ancak bu, yasal açıdan bir suçtur ve karşıtları tarafından “terörist faaliyet” olarak görülmüştür.
- Diğer İddialar: Gezmiş’in İstanbul’a kaçtığı ya da başka şehirlerde suç işlediği gibi iddialar, genellikle dönemin istihbarat raporlarında ya da sağcı basında abartılı şekilde yer bulmuştur. Örneğin, Gezmiş’in yakalanması için devlet tarafından yürütülen operasyonlar sırasında birçok asılsız ihbar ortaya çıkmış, bu da şehir efsanelerini körüklemiştir.
Dönemin Koşulları
Deniz Gezmiş’in eylemlerini anlamak için 1960’ların sonu ve 1970’lerin başındaki Türkiye’yi göz önünde bulundurmak gerekir:
- Siyasi Kutuplaşma: Sağ-sol çatışması çok keskindi. Solcular, ABD destekli hükümetlere ve kapitalizme karşı mücadele ederken, sağcılar komünizme karşı “vatan savunması” söylemiyle hareket ediyordu.
- 12 Mart 1971 Muhtırası: Gezmiş’in aktif olduğu dönemde, ordu muhtırayla yönetime el koymuş, solculara yönelik yoğun bir baskı ve gözaltı dalgası başlamıştı. Bu, Gezmiş ve arkadaşlarının silahlı mücadele yolunu seçmesinde etkili oldu.
- Ekonomik ve Sosyal Krizler: İşsizlik, yoksulluk ve eşitsizlik, gençler arasında radikal ideolojilerin yayılmasını hızlandırdı.
- Uluslararası Etkiler: Che Guevara, Vietnam Savaşı ve 1968 öğrenci hareketleri, Türkiye’deki sol gençliği derinden etkiledi. Gezmiş, bu küresel dalganın Türkiye’deki temsilcilerinden biriydi.
Bu koşullarda, Gezmiş’in eylemleri, kendi ideolojisi içinde “devrimci bir zorunluluk” olarak görülüyordu. Ancak bu eylemler, devlet ve muhafazakâr kesimler tarafından suç olarak damgalandı.
Gerçek Ne?
Deniz Gezmiş’in hayatı ve eylemleri, hem tarihsel belgelerle hem de dönemin tanıklıklarıyla büyük ölçüde bilinmektedir:
- Doğrular: Gezmiş, THKO’nun lideri olarak banka soygunlarına (örneğin, İş Bankası soygunu) ve silahlı eylemlere katılmıştır. 1971’de Amerikan askeri üssünden bir askeri kaçırmış, ancak serbest bırakmıştır. Yakalandığında, yanında silah bulunmuş ve devlet aleyhine faaliyetlerden yargılanmıştır.
- Yalanlar veya Abartılar: Yozgat’ta hırsızlık gibi iddialar, somut kanıtlarla desteklenmez. Gezmiş’in “adi suçlu” gibi gösterilmesi, dönemin propaganda savaşlarının bir parçasıdır.
- Yargılama ve İdam: Gezmiş, 1971’de yakalandıktan sonra idamla yargılandı. 6 Mayıs 1972’de, 25 yaşındayken idam edildi. Yargılama süreci, dönemin siyasi atmosferi nedeniyle tartışmalıdır; birçok kişi adil olmadığını savunur.
Deniz Gezmiş’i değerlendirirken, onun eylemlerini dönemin koşulları olmadan anlamak eksik olur. Gezmiş, kendi bakış açısına göre, emperyalizme ve adaletsizliğe karşı mücadele eden bir devrimciydi. Ancak eylemleri, yasal düzenin dışına çıkarak silahlı mücadele yöntemlerini içerdiği için, devlet ve karşıtları tarafından suç olarak görüldü. Bugün bile, Gezmiş’in mirası ideolojik bir tartışma konusu olmaya devam ediyor:
- Destekleyenler: Onu, özgürlük ve eşitlik için mücadele eden bir sembol olarak görür. Genç yaşta idam edilmesi, bu kesimde bir “kahraman” imajı yaratmıştır.
- Eleştirenler: Eylemlerinin şiddete dayandığını, devletin güvenliğini tehdit ettiğini ve masum insanların zarar görmesine yol açabileceğini savunur.
Özetle; Gezmiş’in hayatı ve eylemleri, ne tamamen “iyi” ne de tamamen “kötü” olarak etiketlenebilir. Onun hikayesi, Türkiye’nin çalkantılı bir döneminin aynasıdır. Yozgat hırsızlığı gibi asılsız iddialar yerine, İş Bankası soygunu gibi belgelenmiş eylemler üzerinden tartışmak daha gerçekçi bir tablo çizmiş olmaz mı?
Deniz Gezmiş’in idamdan önceki son sözIeri şunIardı:
“Yaşasın tam bağımsız Türkiye! Yaşasın Marksizm Ieninizmin yüce ideoIojisi! Yaşasın Türk ve Kürt haIkIarının bağımsızIık mücadeIesi! KahroIsun emperyaIizm! Yaşasın işçiIer, köyIüIer!”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder