Uğur Mumcu

Uğur Mumcu
Bu toplum, bedeninden hiç eksilmeyen yaralarla yaşıyor…

Gözden kaçanı, görülmeyeni, yok sayılanı, değer verilmeyeni, fark edilmeyeni fark ettirmek için...




16 Ağustos 2011 Salı

Somali-Kenya sınırındaki Dadaab Kampı… Yarın bugünden kötü olacak

Yarın bugünden kötü olacak

Binlerce kişinin açlıkla boğuştuğu Somali-Kenya sınırındaki Dadaab Kampı….







Afrika boynuzu olarak bilinen bölge aslında hiç unutmadığı ve belli aralıklarla yaşadığı felaketle yeniden karşı karşıya. Somali başta olmak üzere Etiyopya, Cibuti ve Kenya son 60 yılın en büyük kuraklığını yaşıyor.






Yarın bugünden kötü olacak

İki yıldan bu yana neredeyse tek damla yağmur almayan eski kıta Afrika’da milyonlarca kişi açlıkla boğuşuyor. Rakamları yuvarlamadan söyleyelim. Somali’de 2 milyon 850 bin kişi, Etiyopya’da 3.2 milyon kişi Kenya’da 3.5 milyon kişi, Uganda’da 600 bin kişi, ve Cibuti’de 120 bin kişinin yardıma ihtiyacı var.








Ankara’dan yola çıktıktan 48 saat sonra ulaşabildik kuraklığın simgesi haline gelen Kenya-Somali sınırındaki Dadaab Kampı’na… Kamp yetersiz bir tanımlama… Çünkü bir zamanlar kasaba olan Dadaab artık orta ölçekli bir kent… Kuraklık ve açlık ile birlikte artık Dadaab Kampı 500 binin üzerindeki nüfusuyla Kenya’nın büyük yerleşim merkezlerinden biri… Üstelik bu nüfus her geçen gün artıyor…





Yarın bugünden kötü olacak

Çünkü yemek su ve güvenlik için yola çıkan yüzbinlerce Somalili Kenya topraklarındaki Dadaab Kampı’na yürümeye devam ediyorlar. Yürümek kelimesini lafın gelişi kullanmadık. Çünkü gerçekten yürüyor açlık çeken yüzbinler. Kimi 100, kimi 300 kimileri ise 850 kilometre mesafeyi yürüyerek geliyorlar.






Ve bu yolculukta kuruyan Afrika yürüyen Somalililerin bazen yaşlı akrabalarını bazen evlatlarını alıyor onlardan… Dadaab Kampı’ndaki hemen her çadırda geride bıraktığı annesine babasına evladına ağlayan bir kadın ya da erkeğe rastlamak mümkün…





Topraklarını, hayvanlarını, anne babalarını ve hatta evlatlarını açlığa kurban veren Somalililerin işi yaşama tutunmak için geldikleri Dadaab Kampı’nda da kolay değil. Çünkü önce saatlerce kampa kayıt yaptırmak için, ardından haftalarca hasret kaldıklara besinlere kavuşmak için bekliyorlar. BM tarafından yapılan kayıt işlemiyle birlikte biraz yemek desteğiyle yeniden Afrika kıtasının insafına kalıyorlar. Çünkü 30 km boyunda ve 30 km enindeki dev kampta kimse mültecilere yol göstermiyor. Çalılardan kurdukları ilkel çadırlarda hayata tutunmanın mücadelesini veriyorlar.





Yarın bugünden kötü olacak

Bugün o ilkel çadırlarda açlıkla savaşan onbinlerce Somalili mültecinin barındığı Dagahlay Kampı’ndaydık… Geniş düzlükte, içme suyundan uzak, kendilerine 1 ay yetecek gıdayla şaşkınlık ve korkuyla bekleyen mültecileri gördüğümüzde elbette ilk dikkatimizi çeken bir deri bir kemik kalmış halleriydi… Haftalardır bir kaç lokma yiyecek ile idare ettikleri belli olan kadınlar, yaşlılar ve erkekler… Ama en can yakıcı olan çocuklar…






Merakla objektiflerimize gülümseyenler de vardı belki de ilk kez bir yabancıyla karşılaştığı için korkup ağlayanlar da... Ortak noktaları ise bir fidan inceliğindeki kemikleri ve bitkin bakışlarıydı…




Rakamları hatırlatalım yine… 310 bin çocuk açlıktan ölme seviyesinde ve son beş ayda 30 bin çocuk hayatını kaybetti…





Kampta objektifinizi ya da başınızı çevirdiğiniz her nokta dramatik bir fotoğraf adeta… Ama çadırların yanıbaşında üstü toprakla yeni örtülmüş taze mezarların önemli bir bölümünü oluşturan çocuk mezarlarının yarattığı duyguyu anlatacak kelime yok…





Mülteci sayısı sadece Dadaab’da 500 binin üzerinde ve burada yıllardır çalışan BM, Dünya Sağlık Örgütü ve Dünya Gıda Örgütü gibi kuruluşlara rağmen düzenli bir yardım faaliyeti yürütülemiyor… İnsanlar yemek için barınmak için izdiham yaratıyor…

Bölgede çalışan Türk sivil toplum kuruluşları da var. Örneğin İnsani Yardım Vakfı, Uluslar Arası Doktorlar Birliği, Yeryüzü Doktorları ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi gibi… Örneğin İHH, kampta yemek dağıtımı, cami mescit inşaatları gibi konularda çalışıyor, Türk doktorlar gezici poliklinik hizmeti veriyor ama yetmiyor… ve kamptaki mülteci sayısı arttıkça yetecek gibi de görünmüyor… daha fazla yardıma daha profesyonel organizasyonlara ihtiyaç var ama bunun için de Afrika’nın çığlığının herkes tarafından duyulmaya ihtiyacı var…





Anlattığımız bu siyah tablo Somali’nin başkenti Mogadishuyla karşılaştırılamaz bile… Türk Kızılayı’nın yardım faaliyetlerini sürdürdüğü kentte sokak aralarında çadırlarda kalan yüzbinler hem gıda hem de güvenlik sorunuyla boğuşuyor… Hiçbir altyapısı kalmayan kent giderek Nekropol’e bir ölüler şehrine dönüşüyor…





Yarın bugünden kötü olacak

Yani Afrika’da durum kısaca şu, bugün dünden kötüydü, yarın da bugünden kötü olacak.










Afrika Boynuzu'nda yaşam savaşı

Doğu Afrika'da 'Afrika Boynuzu' diye tabir edilen bölgede yer alan Somali, Kenya, Etiyopya ve Cibuti, son 60 yılın en büyük kuraklık krizine sahne oluyor.
Alışmadık Alışmayacağız

Av safarileri ile ünlü bölgede yaşanan kuraklğın bölgedeki doğal yaşamı de olumsuz etkilediği görülüyor.





















Siyasi Forum Siyasi-Politik Haber - Makale - Yazılar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder