Uğur Mumcu

Uğur Mumcu
Bu toplum, bedeninden hiç eksilmeyen yaralarla yaşıyor…

Gözden kaçanı, görülmeyeni, yok sayılanı, değer verilmeyeni, fark edilmeyeni fark ettirmek için...




30 Mart 2011 Çarşamba

Direnişin ve Dayanışmanın Tarihi Onurumuzdur

'Kızıldere onurdur'

78'liler Girişimi Sözcüsü Celalettin Can, yönetmen Sırrı Süreyya Önder, ÖDP Genel Başkanı Alper Taş'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda aydın, siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcisi "Direnişin ve Dayanışmanın Tarihi Onurumuzdur" pankartının arkasında bir araya gelerek, Kızıldere'de katledilen devrimci önder Mahir Çayan ve arkadaşlarını andı.
Taksim Meydanı’nda bir araya gelen grup, dev bir Mahir Çayan posteri ve “Kızıldere onurdur, onuruna sahip çık”, “Mahir, Hüseyin, Ulaş kurtuluşa kadar savaş” sloganlarıyla Galatasaray’a dek yürüdü. Kızıldere’de katledilenler için bir dakikalık saygı duruşunda bulunan grup adına hazırlanan açıklamayı okuyan İlknur Birol,“Onlar, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın idamını engellemek için NATO’nun Ünye Radar Üssü’nde görevli üç teknisyeni kaçırmışlardı.

26 Mart 2011 Cumartesi

İnsan niçin bayılsın yemek yerken?

İmambayıldı BİRLEŞİK yazılır; çünkü dilbilgisi kurallarına göre ayrı iki sözcüğü yan yana getirerek oluşan tek sözcüklü bir yemek adıdır. Türk mutfağının gözdelerinden biri olduğu için önemli yabancı konuklara verilen resmi ziyafet mönülerinde yer alır çoğu zaman. Konuğunuz bu enfes yemeğin niçin böyle adlandırıldığını sorunca ne diyeceğinizi şaşırırsınız. Lezzetine imamın bile bayıldığını söyleseniz, bayılmanın “çok beğenme” anlamını bilmeyen ve daha önceki bir ziyafette “karnıyarık” adlı bir başka patlıcan yemeği yemiş olan konuğunuz, bu açıklamanın üstüne karın yarılması dehşetini de ekleyerek pek inandırıcı bulmaz sözlerinizi; ama masada tatsızlık çıkarmama diplomatlığıyla “kimmiş o imam” diye sormaz. Kibarlığından açıkça söylemese de ister istemez karanlık olasılıkları aklından geçirdiğini sezersiniz yüzüne bakınca.

Kendine göre haksız da değildir. İnsan niçin bayılsın yemek yerken? Fiziki nedenler dışında, olsa olsa, ancak çok kötü haber duyunca düşüp bayılanlar olur, örneğin.

25 Mart 2011 Cuma

Kilometre taşı oldu

Kilometre taşı oldu

Türkiye'deki önemli davaların dosyaları da 16 Mart katliamının delilleri arasındadır artık...
 Avukatlar alalade bir cinayet davası gibi TCK 450. maddeden açılan davayı “kontrgerilla davasına dönüştürme” gayreti içine girerler. Bunun için de ellerinde dayanak yapabilecekleri çok önemli bir karar vardır. Bunun için de ellerinde dayanak yapabilecekleri çok önemli bir karar vardır, “Her ne kadar mevcut yargılama sırasında faillere ulaşılmamışsa da..” der Sıkıyönetim Mahkemesi, “bu eylem sıradan bir cinayet eylemi olmayıp gayri muayyen kastla Türkiye ahalisini birbiri aleyhine silahlı mukateleye teşvik amacıyla işlenmiş siyasi bir eylemdir...” Bu kararın çok isabetli ve ciddi bir karar olduğuna dikkat çekiyor Cem Alptekin. Ardından da ekliyor: “Biz bu yargı kararından ve o aşamada toplanan diğer delillerden yola çıkıp, bu eylemin TCK’nin 149. maddesi ile yaptırıma bağlanan bir eylem olduğunu, sanıklara bu suçla ilgili ek savunma hakkı verilmesi gerektiğini, ayrıca 1 Mayıs ve Bahçelievler katliamı, Abdi İpekçi cinayeti ve 12 Eylül’de açılan Ankara ana MHP davasının dosyalarıyla fiil ve fail irtibatının olduğunu belirtip celbini talep ettik mahkemeden ve bu taleplerimizi kabul edince davamızın seyri ve niteliği o gün itibarıyla değişmiş oldu.”

Yargılanan ilk Gladio eylemi

Yargılanan ilk Gladio eylemi

Beyazıt'ta dersten çıkan öğrencilerin üzerine 33 yıl önce bomba atılmış, 7 üniversitelinin öldüğü olayda 41 öğrenci de yaralanmıştı
Olayın olduğu tarihte İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi ikinci sınıf öğrencisiyde Cem Alptekin. 16 Mart 1978 günü son dersleri boş olduğu için merkez binadan erken çıkıp toplanma yerleri olan Süleymaniye’ye geçerler. (Okula hakim olan sağ görüşlü öğrenciler yüzünden topluca gelip gitmektedirler.) Hava kapalı ve pusludur. Orada son dersteki arkadaşlarının gelmesini beklerken büyük bir patlama duyarlar. Önce gök gürültüsü sanırlar. Ama acı haber Süleymaniye’ye de ulaşır. İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önünde öğrencilerin üzerine “bomba atılmış, hemen ardından da öğrenciler silahla taranmıştır”...

Sokrates’in, Galilei’nin, Dreyfus’ün, Nesimi’nin, Mithat Paşa’nın mahkemeleri gibi..

Kimisi bağnaz dinci, kimisi ırkçı, kimisi siyasal nedenlerle suçlananların yaptıkları savunmalar, insanlık tarihinin belleğinde birer aydınlanma belgesi olarak yer almıştır.
 İnsanlık tarihi boyunca unutulmayan büyük davalar vardır.
Kimisi bağnaz dinci, kimisi ırkçı, kimisi siyasal nedenlerle suçlananların yaptıkları savunmalar, insanlık tarihinin belleğinde birer aydınlanma belgesi olarak yer almıştır. Onları suçlayan savcılar ve onları mahkûm eden özel mahkemeler ise olumsuz yönleriyle ve kimi zaman lanetlenerek tarihe geçmiştir.
Bu büyük davaların birincisi, kuşkusuz M.Ö. 400 yıllarında Atina’da yaşamış olan ünlü filozof Sokrates’in davasıdır. Her türlü edinilmiş bilgiyi yadsıyan bir düşünceden yola çıkan Sokrates, kullandığı diyalektik metotla ve soru sorarak insanların gerçek bilgiye sahip olmadıklarını kanıtlıyordu. Nesnel düşünceye ulaşmayı sağlayan yolun insanın kendi aklı olduğunu savunuyordu.
Gelenekleri sarsmak, sitenin tanrılarından farklı tanrıları yüceltmek ve gençliği yoldan çıkarmak suçlamasıyla hakkında dava açıldı. Kurulan özel mahkemede yargılandı, ama düşüncelerinden ödün vermedi, sonunda ölüme mahkûm edildi. Baldıran zehrini içerken, başı dik olarak ölümü soğukkanlılıkla karşıladı.
Bugün Sokrates’i 2400 yıl önce mahkûm eden mahkeme olumsuz bir biçimde anılıyor ama, Sokrates aklın terazisinin öne çıkarılması bağlamında taçlandırılıyor. Onun için ünlü filozof Kant “aklın ideali”, Hegel ise “insanlık kahramanı” deyimlerini kullandılar.
Galileo’nun yargılanması

19 Mart 2011 Cumartesi

33. yılında 16 Mart katliamı

Beyazıt'ta dersten çıkan öğrencilerin üzerine 33 yıl önce bomba atılmış, 7 üniversitelinin öldüğü olayda 41 öğrenci de yaralanmıştı...



"Beklerken büyük bir patlama duyarlar. Önce gök gürültüsü sanırlar. Ama acı haber Süleymaniye’ye de ulaşır. İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önünde öğrencilerin üzerine “bomba atılmış, hemen ardından da öğrenciler silahla taranmıştır”...


Yargılanan ilk Gladio eylemi


Beyazıt'ta dersten çıkan öğrencilerin üzerine 33 yıl önce bomba atılmış, 7 üniversitelinin öldüğü olayda 41 öğrenci de yaralanmıştı

17 Mart 2011 Perşembe

Mumcu ailesinin suç duyurusuna takipsizlik

Uğur Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu ile çocukları Özgür ve Özge Mumcu'nun, ''Uğur Mumcu Suikastı'' konusunda yürütülen soruşturma ve kovuşturmada ihmali görülen yetkililer hakkında yaptığı suç duyurusunda, ''kovuşturmaya yer olmadığına'' karar verdi.
''Takipsizlik'' kararında, Mumcu ailesince Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na sunulan suç duyurusu dilekçesinde, ''Uğur Mumcu suikastı düzenleyicilerinden yargı karşısına çıkarılamayan, suçun asli failleri ve azmettiricileri ile yürütülen soruşturma ve kovuşturmada ihmali görülen yetkililerin cezalandırılması'' isteminde bulunulduğu anımsatıldı.
Mumcu'nun öldürülmesiyle ilgili Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcılığınca 11 Temmuz 2000 tarihinde hazırlanan iddianame ile Ferhan Özmen ve Necdet Yüksel hakkında dava açıldığı, Ankara 2 Nolu DGM'nin bu kişileri mahkum ettiği anımsatılan kararda, mahkemece, suikast eyleminin Özmen ve Yüksel ile halen firarda bulunan Oğuz Demir tarafından gerçekleştirildiği, bu kişilerin de suikastın arkasında olduğu iddia edilen Tevhit-Selam Kudüs Ordusu örgütü üyesi oldukları saptamasında bulunulduğu hatırlatıldı.
Hala yakalanamayan Oğuz Demir hakkında açılan davanın da Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ettiği belirtilen kararda, yargılama kapsamında, Demir hakkında yakalama kararı verildiği, İnterpol aracılığıyla da kırmızı bülten çıkartılarak aranmasına devam edildiği belirtildi.
Kararda, Tevhit-Selam Kudüs Ordusu örgütü üyesi olmak iddiasıyla Aydın Koral, Selahattin Eş, Ali Akbulut ve Ahmet Cansız hakkında yargılamanın da Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde sürdüğü ve bu kişiler hakkında yakalama kararı verildiği, ayrıca Aydın Koral hakkında İnterpol aracılığı ile kırmızı bülten çıkarıldığı anımsatıldı.