Uğur Mumcu

Uğur Mumcu
Bu toplum, bedeninden hiç eksilmeyen yaralarla yaşıyor…

Gözden kaçanı, görülmeyeni, yok sayılanı, değer verilmeyeni, fark edilmeyeni fark ettirmek için...




6 Nisan 2025 Pazar

Siyasette Akil Adam Olmak: Bir Hayal mi, Yoksa Gerçek mi?

Siyaset denince aklımıza genelde hararetli tartışmalar, çekişmeler ve bazen de koltuk kavgaları gelir. Ama bir de o nadir görülen isimler vardır ya hani; herkesin “İşte bu kişi akil adam” dediği, sağduyusuyla, sakinliğiyle kalabalıkların arasında parlayan insanlar… Peki, siyasette akil adam olmak neden bu kadar zor? Daha da önemlisi, bu yolda ilerlemek isteyen biri hangi yanlış adımlarla bu hayalini elinden kaçırır?

Bilgelik Neden Kolay Kaybolur?
Siyaset, adeta bir sınav alanı. Bir yanda halkın beklentileri, diğer yanda güç oyunları… Bu karmaşada akil adam olmak, tarafsız bir hakem gibi durabilmek demek. Ama işte, insanız ya, bazen o tarafsızlık ipi elimizden kayıveriyor. Mesela, bir ideolojiye ya da gruba çok bağlanıp “Benim doğrum en doğru” dediğimiz an, o bilge duruş zedeleniyor. İnsanlar, “Hani nerede objektiflik?” diye soruyor haklı olarak.
Bir de işin içine kişisel çıkarlar girerse, vay halimize! “Acaba bu duruşum bana ne kazandırır?” diye düşünmeye başladığımızda, akil adamlık değil, fırsatçılık kokusu yayılıyor etrafa. Oysa bilge dediğin, çıkar değil, doğruyu arar. Üstüne bir de öfkemize yenik düşersek… Düşünsenize, bir anlık sinirle ağzımızdan çıkanlar, yıllarca inşa ettiğimiz saygıyı yerle bir edebilir. Sakinlik, bu işin olmazsa olmazı.
Hangi Hatalar Bizi Yoldan Çıkarır?
Akil adam olmak isteyen birinin en büyük tuzağı, kendini fazla parlatmaya çalışması. “Ben çok bilgeyim, herkes görsün!” diye bağırmak, tam tersine “Tevazu nerede kaldı?” dedirtir. Bilgelik, sessizce parlar; bağırmaya gerek duymaz. Bir de şu var: Herkesi mutlu etmeye çalışmak. Evet, insanları dinlemek önemli, ama her şeye “Evet” demek, ilkesiz bir görüntü çizer. Akil adam, gerektiğinde “Hayır” diyebilendir.
Hatalarımızla yüzleşmek de ayrı bir mesele. Hepimiz insanız, yanlış yaparız. Ama “Ben hata yapmam” diye inat edince, olgunluktan uzaklaşıyoruz. Oysa bir özür, bir “Haklısınız, ders aldım” cümlesi, ne kadar çok kapı açar, değil mi? Fikirlerimizi dayatmak da öyle… Rehber olmak güzel, ama “Benim dediğim olacak” demek, saygıyı değil, mesafe doğurur.

Sabırla İnşa Edilen Bir Miras
Siyasette akil adamlık, bir gecede kazanılan bir unvan değil. Sabırla, tutarlılıkla, halkın nabzını tutarak adım adım örülen bir miras. Toplumun derdini anlamayan, empati kuramayan biri, ne kadar uğraşırsa uğraşsın, o bilge sıfatını alamıyor. Çünkü insanlar, sözden çok eyleme bakar. “Bu kişi bizi gerçekten düşünüyor mu?” sorusunun cevabı, her şeyi belirler.
Sonuçta, akil adam olmak bir siyasetçinin hem kendine hem topluma verebileceği en güzel hediye. Ama bu yolda yürürken dikkatli olmak lazım. Hırsın, öfkenin, aceleciliğin tuzağına düşmeden, tevazuyla, sakinlikle ilerlemek gerek. Belki de en önemlisi, samimi olmak. Çünkü insanlar samimiyeti kilometrelerce öteden hisseder.

Siyasi Forum Siyasi-Politik Haber - Makale - Yazılar -- Sosyoloji Toplum bilimi , sosyoloji ders notları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder