“O da Yaptı” Savunması: Yanlışı Örtmenin Kısır Döngüsü
İnsan, doğası gereği hata yapar. Ancak hatayı kabullenmek, öz eleştiri yapmak ve düzeltmeye yönelmek, bireyin ve toplumun olgunlaşmasının temel taşlarından biridir. Ne var ki, günümüzde bir yanlış işaret edildiğinde ya da biri uyarıldığında sıkça duyulan bir savunma var: “O da yaptı, bu da yaptı, şu da yaptı!” Bu refleks, özellikle siyasi konularda taraf tutanlarda daha belirgin bir şekilde ortaya çıkıyor. Peki, bu “o da yaptı” savunması neden bu kadar yaygın? Bu tavır neyi gizliyor ve daha önemlisi, bu kısır döngüden nasıl çıkabiliriz? Bu deneme, bu soruları irdeleyerek bireysel ve toplumsal sorumluluk üzerine öneriler sunmayı amaçlıyor.
“O da Yaptı”nın Psikolojisi
“O da yaptı” savunması, temelde bir sorumluluktan kaçma mekanizmasıdır. Psikolojide bu, “tu quoque” (sen de yaptın) safsatası olarak bilinir; yani, bir eleştiriyi geçersiz kılmak için karşı tarafın benzer bir yanlışı yaptığını öne sürmek. Bu tavır, kişinin kendi hatasını sorgulamaktan kaçınmasını sağlar. Eleştiriyi kabul etmek yerine, dikkat başka birine ya da başka bir olaya yönlendirilir. Böylece, asıl mesele tartışılmadan gölgede kalır.
Siyasi arenada bu savunma, kutuplaşmanın bir yansımasıdır. Taraftarlık, bireylerin kendi gruplarının yanlışlarını görmezden gelmesine ve karşı tarafın hatalarını abartmasına yol açar. Örneğin, bir politikacının yolsuzluk yaptığı ortaya çıktığında, destekçileri “Ama diğer parti de aynısını yaptı!” diyerek konuyu saptırabilir. Bu, ne yazık ki, sadece hatayı normalleştirmekle kalmaz, aynı zamanda ahlaki ve etik standartların aşınmasına da zemin hazırlar. Yanlış, “herkes yapıyor” gerekçesiyle meşrulaştırılır ve düzeltme çabası rafa kalkar.
Toplumsal Dinamikler ve Kutuplaşma
Siyasi konularda “o da yaptı” savunmasının yaygın olmasının bir nedeni, modern toplumların kutuplaşma tuzağına düşmesidir. İnsanlar, ideolojik kamplara ayrılarak “biz” ve “onlar” arasında keskin bir çizgi çeker. Bu çizgi, bireylerin kendi tarafındaki yanlışları tolere etmesini, karşı tarafın yanlışlarını ise büyütmesini kolaylaştırır. Sosyal medya, bu dinamikleri daha da körükler. Algoritmalar, bireyleri kendi görüşlerini doğrulayan içeriklere yönlendirirken, karşıt görüşleri şeytanlaştıran bir yankı odası yaratır. Sonuç olarak, bir yanlış eleştirildiğinde, kişi bunu kişisel bir saldırı olarak algılar ve savunma refleksiyle “Ama onlar da yaptı!” der.
Bu tavır, sadece bireysel sorumluluğu değil, toplumsal ilerlemeyi de baltalar. Yanlışların düzeltilmesi için önce onların açıkça konuşulması gerekir. Ancak “o da yaptı” savunması, bu diyaloğu engeller. Tartışma, bir çözüm arayışından çok bir suçlama yarışına dönüşür. Bu da, ne yazık ki, sorunların çözümsüz kalmasına ve toplumun güvensizlik sarmalına sürüklenmesine yol açar.
“O da Yaptı”nın Zararları
Bu savunma mekanizmasının birey ve toplum üzerindeki etkileri derindir. İlk olarak, bireysel düzeyde, bu tavır öz eleştiri yeteneğini köreltir. Hatalardan ders almak yerine, kişi kendini haklı çıkarmaya odaklanır. Bu, kişisel gelişimi engeller ve bireyin etik duruşunu zayıflatır. Toplumsal düzeyde ise, “o da yaptı” savunması, yanlışların normalleşmesine ve hesap verebilirliğin azalmasına neden olur. Eğer herkes yanlış yapıyorsa ve bu yanlışlar sürekli başkalarının yanlışlarıyla örtülüyorsa, ahlaki bir çöküş kaçınılmazdır.
Siyasi bağlamda, bu tavır demokrasiye zarar verir. Demokrasi, liderlerin ve kurumların hesap verebilir olmasına dayanır. Ancak “o da yaptı” savunması, bu hesap verebilirliği ortadan kaldırır. Yanlış yapanlar, başka yanlışları işaret ederek sorumluluktan kaçar. Bu, vatandaşların siyasete ve kurumlara olan güvenini sarsar. Sonuçta, toplumda bir umutsuzluk ve çaresizlik hissi hâkim olur.
Bu Kısır Döngüden Nasıl Çıkarız?
“O da yaptı” savunmasının üstesinden gelmek, bireysel ve toplumsal bir çaba gerektirir. İşte bu döngüyü kırmak için bazı öneriler:
- Öz Eleştiri Kültürü Geliştirmek: Bireyler olarak, hatalarımızı kabul etmeye ve onlardan ders çıkarmaya açık olmalıyız. Eleştirildiğimizde, ilk tepkimiz savunmaya geçmek yerine, söyleneni anlamaya çalışmak olmalı. Bu, hem kişisel gelişimimize katkı sağlar hem de yapıcı bir diyalog zemini oluşturur.
- Empati ve Objektiflik: Siyasi konularda taraf tutarken, karşı tarafın bakış açısını anlamaya çalışmak önemlidir. “Onlar da yaptı” demek yerine, “Bu yanlış, kim yaparsa yapsın eleştirilmeli” perspektifi benimsenmelidir. Bu, kutuplaşmayı azaltır ve ortak bir etik zemin yaratır.
- Hesap Verebilirlik Talebi: Toplum olarak, liderlerden ve kurumlardan hesap verebilirlik talep etmeliyiz. Bir yanlış ortaya çıktığında, “o da yaptı” diyerek geçiştirmek yerine, o yanlışın düzeltilmesi için somut adımlar atılmasını istemeliyiz. Bu, siyasetin ve kurumların güvenilirliğini artırır.
- Eğitim ve Eleştirel Düşünce: Eleştirel düşünce becerileri, bireylerin safsataları tanımasına ve manipülasyonlara karşı dirençli olmasına yardımcı olur. Eğitim sistemi, gençlere bu becerileri kazandırmalı; medya okuryazarlığı ve mantık dersleri bu konuda etkili olabilir.
- Diyalog ve Uzlaşı Kültürü: Toplumda, suçlama yerine diyalog ve uzlaşıyı teşvik eden bir kültür oluşturulmalıdır. Sosyal medya platformları, kutuplaştırıcı algoritmalar yerine farklı görüşleri bir araya getiren mekanizmalar geliştirebilir. Böylece, insanlar farklı perspektiflere maruz kalarak daha geniş bir anlayış geliştirir.
- Kendi Tarafımıza Eleştirel Bakış: Siyasi taraftarlık, kendi tarafımızın yanlışlarını görmemizi zorlaştırır. Ancak, gerçek dürüstlük, kendi desteklediğimiz kişi ya da grupların hatalarını da eleştirebilmekten geçer. Bu, hem bireysel hem de toplumsal ahlaki standartları yükseltir.
Özetlersek;
“O da yaptı” savunması, yanlışları örtmenin ve sorumluluktan kaçmanın bir yoludur. Özellikle siyasi konularda bu tavır, kutuplaşmayı derinleştirir, ahlaki standartları aşındırır ve toplumsal ilerlemeyi engeller. Ancak bu kısır döngüden çıkmak mümkündür. Öz eleştiri, empati, hesap verebilirlik ve diyalog gibi değerleri benimseyerek, bireyler ve toplum olarak daha yapıcı bir yaklaşım geliştirebiliriz. Unutmayalım ki, bir yanlışı düzeltmek için önce onu kabul etmek gerekir. “O da yaptı” demek yerine, “Bu yanlış, düzeltilmeli” diyebilmek, daha adil, daha samimi ve daha umut dolu bir toplumun kapısını aralar.
Siyasi Forum Siyasi-Politik Haber - Makale - Yazılar -- Sosyoloji Toplum bilimi , sosyoloji ders notları“O da Yaptı” Savunmasında ısrar eden kişilere nasıl yaklaşmalıyız?
Sakin ve Saygılı Kal: Karşındaki kişi “o da yaptı” dediğinde genellikle duygusal bir savunma içindedir. Öfkeli ya da suçlayıcı bir tonda yanıt verirsen, tartışma kişisel bir çatışmaya dönebilir. Sakin bir ses tonu ve saygılı bir üslup, gerginliği azaltır. Konuyu Saptırmamaya Çalış: “O da yaptı” savunması, dikkati asıl konudan uzaklaştırmayı amaçlar. Yanıtın, konuşmayı yeniden ana mesele üzerine çekmeli. Empati Göster, Ama Sınır Çiz: Karşındaki kişinin duygularını anlamaya çalış, ancak yanlışın meşrulaştırılmasına izin verme. Empati, onları dinlediğini hissettirir ve savunmalarını yumuşatabilir. Objektif ve Çözüm Odaklı Ol: Tartışmayı “sen haklısın, ben haklıyım” çekişmesinden çıkarıp, yanlışın kendisi ve çözümü üzerine odaklan.Örnek Yanıtlar ve StratejilerKarşındaki kişinin “o da yaptı” dediği bir durumda, şu tür yanıtlarla hem yapıcı bir diyalog kurabilir hem de tartışmayı rayında tutabilirsin:
Yanlışı Genelleştirmeden Ele Almak:
“Haklısın, başkaları da benzer hatalar yapmış olabilir. Ama şu an konumuz bu değil, senin yaptığın bu davranış. Bunu nasıl düzeltebiliriz, sence?” Bu yanıt, kişinin “herkes yapıyor” savunmasını kısmen kabul eder gibi görünerek savunmacı tavrını yumuşatır, ama hemen konuyu asıl meseleye geri getirir. Yanlışın Evrensel Olduğunu Vurgulamak:
“Evet, başkaları da hata yapabilir, bu insanlık hali. Ama bu, bizim bu yanlışı görmezden gelebileceğimiz anlamına gelmez. Gel, bu konuda ne yapabiliriz, konuşalım.” Bu, yanlışın herkes tarafından yapılabileceğini kabul eder, ama bunun bir mazeret olmadığını nazikçe ifade eder. Objektif Bir Çizgi Çekmek:
“Başkalarının ne yaptığı şu an önemli değil. Bu davranışın doğru olmadığını düşünüyorum ve bunun üzerine konuşmak istiyorum. Sen ne dersin?” Bu yanıt, tartışmayı başka örneklerden bağımsız tutar ve karşındaki kişiyi kendi eylemi üzerine düşünmeye davet eder. Sorumluluk Almaya Davet Etmek:
“Tamam, diyelim ki başkaları da yaptı. Ama senin elinde şu an kendi davranışını düzeltme şansı var. Bu konuda ne yapmayı düşünüyorsun?” Bu, kişiyi kendi sorumluluğuna odaklanmaya teşvik eder ve yapıcı bir çözüm arayışına yönlendirir. Etik Çerçeveyi Hatırlatmak:
“Herkes hata yapabilir, ama önemli olan o hatayı nasıl ele aldığımız. Başkalarının yaptıkları bu durumu değiştirmez. Sence bu konuda ne yapmalı?” Bu, ahlaki bir perspektif sunarak kişinin kendi davranışını sorgulamasını sağlar.Eğer Karşı Taraf YatışmıyorsaBazı durumlarda, “O da yaptıysa o da hatalı” gibi bir yanıt bile karşı tarafı sakinleştirmeyebilir, çünkü kişi duygusal bir savunma içinde ya da kendi yanlışını kabullenmeye hazır olmayabilir. Bu durumda şu adımları deneyebilirsin:
Duygularını Onaylayarak Gerginliği Azalt:
“Anlıyorum, bu konuda kendini haksızlığa uğramış hissediyorsun. Ama gel, şu an sadece bu olaya odaklanalım, ne dersin?” Bu, kişinin duygularını gördüğünü gösterir ve onları dinlediğini hissettirir, böylece savunmacı tavırları azalabilir. Tartışmayı Ertelemek:
“Görüşlerin önemli, ama şu an bu konuda çok farklı düşünüyoruz gibi. Belki biraz sakinleşip sonra tekrar konuşsak daha iyi olur, ne dersin?” Eğer tartışma çok hararetliyse, bir mola vermek her iki tarafın da daha yapıcı düşünmesine yardımcı olabilir. Kendi Sınırlarını Belirtmek:
“Başkalarının hataları bu konuyu değiştirmez. Ben bu davranışın yanlış olduğunu düşünüyorum ve bu konuda daha fazla suçlama duymak istemiyorum. Konuşmak istersen, bu meseleyi nasıl çözebileceğimize odaklanalım.” Bu, nazik ama net bir şekilde sınır çizer ve tartışmayı yapıcı bir çerçeveye oturtur. Diyaloğu Kapatmak (Eğer Gerekirse):
“Sanırım bu konuda anlaşamıyoruz. Ben bu davranışın doğru olmadığını düşünüyorum, ama daha fazla tartışmak istemiyorum. İstersen başka bir zaman konuşuruz.” Eğer karşı taraf ısrarla konuyu saptırıyorsa ve yapıcı bir diyalog mümkün görünmüyorsa, tartışmayı kibarca sonlandırmak en iyisi olabilir.Siyasi Konularda Ekstra DikkatSiyasi konularda bu savunma daha sık ve daha duygusal olabilir, çünkü insanlar ideolojilerini kimliklerinin bir parçası gibi görür. Bu durumda:
Kişisel Saldırıdan Kaçın: “Senin partin hep böyle!” gibi genellemeler yerine, spesifik bir davranış ya da olay üzerine odaklan. Ortak Değerlere Vurgu Yap: “Hepimiz daha adil bir toplum istiyoruz, değil mi? O yüzden bu yanlışın düzeltilmesi hepimizin yararına olur” gibi bir yaklaşım, karşı tarafı savunmadan çıkarmaya yardımcı olabilir. Farklı Perspektiflere Açık Ol: Karşı tarafın “o da yaptı” demesinin ardında bir haksızlık algısı olabilir. Bunu anlamaya çalışarak, “Haklısın, o olay da yanlışmış, ama şu an bu konuyu konuşuyoruz” gibi bir yanıt verebilirsin.Özetle“O da yaptı” savunmasına yanıt verirken, sakin, net ve yapıcı bir yaklaşım benimsemek kritik. Konuyu asıl meseleden uzaklaştırmadan, karşındaki kişiyi sorumluluk almaya ve çözüme odaklanmaya davet et. Eğer karşı taraf yatışmıyorsa, duygularını onaylayarak ya da sınır koyarak tartışmayı yönetebilirsin. En önemlisi, kendi duruşunu korurken diyaloğu bir suçlama savaşına dönüştürmemeye çalış. Bu, hem günlük hayatta hem de siyasi tartışmalarda daha sağlıklı iletişim kurmanı sağlayacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder