SİYONİST VİZYON: SOYKIRIM ANLATISI VE KÜRESEL HEGEMONYA AYGITI
Sanattan siyasete, medyadan ticarete, spordan akademiye kadar her alanda kök salmış bir ideolojik proje
Acının Kutsallaştırılması ve Hakikatin Gölgelenmesi
Modern dünyanın en derin çelişkilerinden biri, insanlığın acıyı hem lanetleyip hem de bazı acıları kutsal bir statüye yükseltmesidir. Bazı trajediler öyle bir dokunulmazlık kazanır ki, onları sorgulamak bile tabularla çevrilir. Bu trajedilerden biri, Holokost’tur. Ancak bu anlatının ardında, yalnızca bir tarihsel olay değil, aynı zamanda sistematik bir bilinç manipülasyonu yatmaktadır: Siyonizm.
Siyonizm, sadece bir ideoloji ya da siyasi hareket değil, aynı zamanda küresel bir strateji ve kültürel bir projedir. Bu proje, yalnızca Filistin topraklarında bir devlet kurmayı değil, dünya çapında bir algı ve güç ağı oluşturmayı hedefler. Bu hedefin en-dot-com’da en güçlü araçlarından biri ise “soykırım endüstrisi” olarak adlandırılan yapıdır.
TARİHİN SEÇİCİ ANLATISI: KURBANIN ZALİME DÖNÜŞÜMÜ
Resmî tarih yazımına göre Holokost, Nazi Almanyası’nın Yahudi halkına karşı işlediği, insanlık tarihindeki en korkunç suçlardan biridir. Ancak bu anlatı, yalnızca bir hatırlama pratiği olmaktan çıkmış, küresel bir hafıza mühendisliğine dönüşmüştür. Peki, bu nasıl mümkün olmuştur?
Cevap, kurban kimliğinin bir silaha dönüştürülmesinde yatıyor. Holokost anlatısı, yalnızca Nazi zulmünü değil, aynı zamanda Siyonist hareketin bu acıyı siyasi, ekonomik ve kültürel bir sermayeye çevirme başarısını temsil eder. Yahudi halkının yaşadığı bu tarihsel trajedi, ironik bir şekilde Filistin halkının sürgün edilmesi (Nakba), katledilmesi ve on yıllardır sistematik olarak aşağılanması için bir meşruiyet aracı haline gelmiştir.
Bu süreçte, sözde mazlumun kimliği, zamanla bir zalim kimliğine evrilmiştir. Filistin’de uygulanan işgal, apartheid politikaları ve savaş suçları, Holokost’un gölgesinde normalize edilmiş; eleştiriler ise “antisemitizm” suçlamasıyla susturulmuştur.
Ek Bilgi:
1948’de İsrail’in kuruluşuyla başlayan Nakba, yaklaşık 750.000 Filistinlinin zorla yerlerinden edilmesi ve yüzlerce köyün yok edilmesi anlamına gelir. Bugün, İsrail’in Filistin’deki politikaları, İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) ve Amnesty International gibi kuruluşlar tarafından “apartheid” olarak tanımlanmaktadır. Ancak bu gerçekler, Holokost anlatısının gölgesinde uluslararası kamuoyunda sıklıkla göz ardı edilir.
1948’de İsrail’in kuruluşuyla başlayan Nakba, yaklaşık 750.000 Filistinlinin zorla yerlerinden edilmesi ve yüzlerce köyün yok edilmesi anlamına gelir. Bugün, İsrail’in Filistin’deki politikaları, İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) ve Amnesty International gibi kuruluşlar tarafından “apartheid” olarak tanımlanmaktadır. Ancak bu gerçekler, Holokost anlatısının gölgesinde uluslararası kamuoyunda sıklıkla göz ardı edilir.
SOYKIRIM ENDÜSTRİSİ: ACININ TİCARİLEŞMESİ
Holokost, yalnızca anımsanmakla kalmamış, aynı zamanda sistematik bir şekilde ticarileştirilmiştir. Müzeler, anma törenleri, filmler, kitaplar, eğitim programları, tazminat fonları ve uluslararası bağış kampanyalarıyla, bu trajedi adeta bir “acı ekonomisi”ne dönüşmüştür.
Örneğin, Holokost müzeleri ve anma merkezleri, ABD’den Avrupa’ya kadar birçok ülkede milyonlarca dolarlık bütçelerle işletilmektedir. Hollywood’un ürettiği sayısız Holokost temalı film, izleyicilerde tek yönlü bir duygusal tepki uyandırırken, Filistinlilerin yaşadığı acılar genellikle görmezden gelinir.
Bu endüstri, yalnızca geçmişi değil, bugünü de şekillendiriyor. Avrupa’da Holokost’u sorgulamak yasal olarak suç sayılırken, İsrail’in Gazze’deki bombardımanları ya da Batı Şeria’daki yerleşimci şiddeti eleştirildiğinde, bu eleştiriler hızla “Yahudi düşmanlığı” damgası yer. Böylece tarih, tartışılmaz bir dogmaya dönüşür; modern dünyanın seküler bir inanç sistemi haline gelir.
Ek Bilgi:
Almanya, Holokost tazminatları kapsamında İsrail’e ve Yahudi kuruluşlarına milyarlarca dolar ödemiştir. Örneğin, 1952’de imzalanan Lüksemburg Anlaşması ile Almanya, İsrail’e 3 milyar Alman markı tazminat ödemeyi taahhüt etmiştir. Bu fonlar, İsrail’in erken dönem ekonomisinin temel taşlarından biri olmuştur.
Almanya, Holokost tazminatları kapsamında İsrail’e ve Yahudi kuruluşlarına milyarlarca dolar ödemiştir. Örneğin, 1952’de imzalanan Lüksemburg Anlaşması ile Almanya, İsrail’e 3 milyar Alman markı tazminat ödemeyi taahhüt etmiştir. Bu fonlar, İsrail’in erken dönem ekonomisinin temel taşlarından biri olmuştur.
KÜRESEL KÜLTÜREL HEGEMONYA: SİYONİST AYGITIN ALAN HAKİMİYETİ
Siyonist proje, yalnızca siyasi alanda değil, kültürel ve toplumsal alanlarda da derin bir etkiye sahiptir. Hollywood filmleri, uluslararası spor organizasyonları, akademik çalışmalar, reklam kampanyaları ve medya, bu ideolojik anlatının taşıyıcılarıdır.
- Sinema: Steven Spielberg’in Schindler’in Listesi gibi filmler, Holokost’u insanlık tarihinin en büyük trajedisi olarak sunarken, Filistinlilerin Nakba’sını konu alan yapımlar nadirdir ve genellikle marjinal kalır.
- Spor: İsrail, uluslararası spor etkinliklerinde boy gösterirken, Gazze’deki stadyumların bombalanması ya da Filistinli sporcuların hareket özgürlüğünün kısıtlanması nadiren haber olur.
- Akademi: Holokost üzerine yazılmış binlerce akademik çalışma bulunurken, Nakba üzerine yapılan çalışmalar genellikle sansürlenir veya görmezden gelinir.
- Reklam ve Markalar: Büyük markalar, Holokost anma kampanyalarına sponsor olurken, İsrail’in insan hakları ihlallerini eleştirmekten kaçınır.
Ek Bilgi:
AIPAC (Amerika-İsrail Kamu İşleri Komitesi) gibi lobi grupları, ABD’de İsrail yanlısı politikaların şekillenmesinde büyük rol oynar. 2023 verilerine göre, AIPAC’ın yıllık bütçesi 100 milyon doları aşmaktadır ve bu kaynaklar, medya kampanyalarından siyasi bağışlara kadar geniş bir alanda kullanılır.
AIPAC (Amerika-İsrail Kamu İşleri Komitesi) gibi lobi grupları, ABD’de İsrail yanlısı politikaların şekillenmesinde büyük rol oynar. 2023 verilerine göre, AIPAC’ın yıllık bütçesi 100 milyon doları aşmaktadır ve bu kaynaklar, medya kampanyalarından siyasi bağışlara kadar geniş bir alanda kullanılır.
SONUÇ: HAKİKATİN SOYKIRIMI
Siyonist projenin en büyük soykırımı, yalnızca insanlara değil, hakikate karşı işlenmiştir. Acıyı tekelleştirerek, tarihi çarpıtarak ve diğer halkların çığlıklarını susturarak, bu proje insanlığın vicdanını gölgelemiştir.
Holokost, bu sistemin hem bahanesi, hem meşruiyet kalkanı, hem de ekonomik motorudur. Ancak bu anlatının gölgesinde, Filistin’de yakılan evler, yıkılan okullar ve öldürülen çocuklar, bir yalanın üzerine inşa edilmiş hakikatsizliğin somut sonuçlarıdır.
Bugün, Gazze’de devam eden bombardımanlar ve Batı Şeria’daki yerleşimci şiddeti, bu anlatının nasıl bir zulmü perdelediğini açıkça göstermektedir. Gerçek soykırım, yalnızca bedenlere değil, insanlığın adalet ve hakikat arayışına karşı işlenmektedir.
Ek Bilgi:
Birleşmiş Milletler’in 2024 raporlarına göre, Gazze’de 2023-2024 arasında 40.000’den fazla insan öldürülmüş, 2 milyona yakın kişi yerinden edilmiştir. Ancak bu rakamlar, Batı medyasında Holokost anlatısının gölgesinde sıklıkla ikinci planda kalır.
Birleşmiş Milletler’in 2024 raporlarına göre, Gazze’de 2023-2024 arasında 40.000’den fazla insan öldürülmüş, 2 milyona yakın kişi yerinden edilmiştir. Ancak bu rakamlar, Batı medyasında Holokost anlatısının gölgesinde sıklıkla ikinci planda kalır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder